OTUZ DOKUZUNCU BÖLÜM

4.1K 440 46
                                    


    SEVGİLİ DOSTLAR! GEÇTİĞİMİZ GÜNLERDE SİZLERLE PAYLAŞTIĞIM "YÖRÜNGE SERİSİ 2" "KARANLIKTAN ÇIK!" HİKAYESİNİN KAPAĞI VE TANITIMINA GÖSTERDİĞİNİZ İLGİ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM.YOL ARKADAŞLIĞIMIZIN DEVAM EDECEK GİBİ GÖRÜNMESİ BENİ GERÇEK ANLAMDA MUTLU EDİYOR,ÇÜNKÜ NEREDEYSE HER BİRİNİZLE BİREBİR TANIŞIP,SOHBET ETME FIRSATI BULDUM.BU YAZIŞMALAR SANAL ORTAMDA YAPILIYOR GİBİ GÖRÜNSE DE, BİZ,KAFA DENGİ İNSANLAR OLARAK, BİRBİRİMİZİ HER ZAMAN BİR ŞEKİLDE BULUYORUZ, DİYE DÜŞÜNÜYORUM.UMARIM UZUN ZAMANLAR DA KAYBETMEYİZ.

VE FİNALE BİR KALA,39.BÖLÜMÜ KEYİFLE OKUYUN.SEVGİLER



                      OTUZ DOKUZUNCU BÖLÜM

ELA

Festival alanı hıncahınç doluydu.Seyircilere ayrılan yeri tam ortasından bölen emniyet şeridi dışında, iğne atsan yere düşmezdi.Gençler coşmuş,hep bir ağızdan "Yörünge"ye eşlik ediyorlardı.Sahnedeki müzisyenlerin harika performansı muazzam bir sinerji doğurmuş, ortam yıkılıyordu.

Bu sabah,son yıllarda gittikçe rock müziğinin en önemli festivalleri arasına giren Zeytinli'ye doğru grubun tur otobüsüyle yola çıkmıştık.Öğrendiğim kadarıyla ekipmanları taşıyan tır ise, saatler önce hareket etmişti.Otobüste, grubun dışında benimle gelen Umut, Mine ve Selvi, Altay'ın kız kardeşi Merve ve Nil'e eşlik eden Korhan bey de vardı.

Öğlenden sonra festival alanını baştan başa gezerken,coşkulu ortam bizi de sarmalamış ve eğlenceli saatler geçirmiştik.Konaklamalı izleyiciler için oluşturulan kamp alanı dışında,aklınıza gelebilecek tüm ihtiyaçlarınızı karşılayan çadırlar kurulmuş ve çarşı gibi görünen bu mekanda her türlü hediyelik eşya,yiyecek ve giyecek bulabilirdiniz.Müziğe gelince,gündüz tüm Türkiye'den gelen rock gruplar peş peşe sahne alıyor,ama ağır toplar,assolist misali,en son çıkıyorlardu.İşte bu yüzden "Yörünge"nin sahneye çıkması da karanlığa kalmıştı.Konseri kulisten izlemeyi reddettiğimizde,Kerim kalabalığın arasına karışmamıza şiddetle karşı çıkmıştı,ama Korhan baş komiser sağ olsun,sorumluluğu üstlenmiş ve şu anda da tam arkamızda Nil'i belinden kavramış, bize göz kulak oluyordu.Ama Kerim bununla yetinmemiş,korumalardan İlker'i de yanımıza dikmişti.

"Yörünge"yi sahnede ilk defa görüyordum.Beni en çok şaşırtan Cemil'di,çünkü adam adeta kabuk değiştirmiş,inanılmaz bir enerjiyle hopluyor, zıplıyor,seyircilerle samimi ve esprili diyaloglar kurup, onları coşturuyordu.Bu her zamanki durgun ve soğukkanlı haline o kadar aykırıydı ki,bir hayli zaman ağzım açık, soliste bakakaldım.Altay'ın da her zamanki uyuşukluğu uçmuş gitmiş,hareketlerindeki ağırkanlılık tamamen ortadan kalkmıştı.Bir tek Can yine enerjik, yerinde duramayan görüntüsüyle günlük tutumunu davulun başında da sürdürüyordu.

Ve Kerim...Sevgilim kendisini tamamen müziğe kaptırmıştı.Kotu ve lacivert tişörtüyle çok hoştu,yüzü, boynu ve kaslı kolları terle kaplanmış, inanılmaz seksi görünüyor ve ben sahneye fırlayıp, üstüne atlamamak için kendimi zor tutuyordum.Ona belki de aynı istekle bakan yüzlerce kıza, bu adamın sadece beni istediğini ve sadece bana ait olduğunu haykırmak geliyordu içimden.Bu kadar sahiplenici olduğumu yeni yeni keşfediyordum ve bu biraz can sıkıcı bir duygu olsa da, yapabileceğim bir şey yoktu.Bayağı bayağı kıskançtım işte.Nokta.Neyse ki Kerim'e güvenim tamdı da, bu durum uykularımı kaçırmıyordu hiç değilse."Güven" deyince, farkına varmadan,aklım babamla tartıştığım o güne kaydı.O zor saatlerde sevgilim bir şövalye gibi yetişmiş,her şeyi organize etmiş ve özel bir uçakla bizi kısa sürede İstanbul'a ulaştırmıştı.Havaalanında bekleyen arabasıyla akşam olmadan evimize varmıştık bile ve Kerim ertesi sabah için hepimizi dışarıda kahvaltı etmeye davet etmişti.O gece annemi, Ankara'da ailesinin yanında olan Selvi'nin odasına yerleştirmiştim ve Umut'a da oturma odasındaki üçlü koltukta uyumak düşmüştü.Şimdilik bu düzenleme idare ederdi, ama ev işini Selvi için en iyi şekilde halletmem gerekiyordu.Dicle'yi aradım ve halen Çanakkale'de ailesinin yanında olduğunu,ama Samsun'da yaşayan Volkan'ın ailesi ve İstanbul'da evlendikten sonra yaşamak üzere tuttukları daire arasında mekik dokuduğunu öğrendim.Neyse ki en büyük problemleri çözülmüştü,aileler ortak bir karara varıp, düğünü Volkan'ın sülalesinin kalabalığından dolayı Samsun'da yapılmasına karar vermişlerdi.Gençler daha sonra arkadaşları için İstanbul'da bir kutlama düzenlemeyi düşünüyorlardı.Volkan ve Dicle'nin oturacakları dairenin döşenmesi neredeyse tamamlanmıştı.Bu durumda Mine'yle konuşmam şart oldu ve onu aradığımda,Dicle'yle oturdukları evde kalmaya devam edeceğini,hatta çalışacağı işi bile ayarladığını ve tabi ki bir ev arkadaşına ihtiyacı olacağını söyledi.Böylece bu önemli pürüzü Selvi'yi mağdur edip,kırmadan çözümledim ve rahat bir oh çektim.Umut zaten okula başlayınca kendi evine çıkmayı planlıyordu, o zamana kadar salona,piyanodan kalan boşluğa onun için bir karyola yerleştirebilirdik.Kafam rahatlayınca o günün bütün olumsuzluklarına rağmen,önceki geceden farklı olarak, huzurlu bir uykuya dalmıştım.Annemin de, Umut'un da, hemen bitişiğimdeki odalarda güvende olmaları,yıllardır hep tedirgin ve tetikte olan bir yanımı yatıştırmış,ruhumdaki son karanlık kalıntıları da sonsuza kadar def etmişti.

ELA'YA  KARŞI  ELALAR  ("YÖRÜNGE" SERİSİ  1) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin