ON İKİNCİ BÖLÜM

6.1K 529 44
                                    



                       ON İKİNCİ BÖLÜM

KERİM

Güneş elimdeki taşı dünya dışı bir görüntüye büründürmüş, Ela'nın gözlerini ise erimiş altının göz alıcı rengine boyamıştı.Güzellikleri içimi sızlattı.O gözlerde titreşen gözyaşlarının üzüntüden değil de, heyecandan olmasını umdum.Onun da, bu yüzüğün gerçek bir söz olmasını istediğine inanmak geldi içimden.Çünkü benim için öyleydi,kalbimdeki gerçeğin ta kendisiydi.

Elimi uzattığımda, gözle görülür şekilde titreyen elini avucuma koydu.Yüzüğü dikkatle parmağına geçirirken, kendi ellerimin de titrediğinin farkına vardım.

Ve yüzük parmağına yerleştiği an benim için bir milattı.Sanki tüm hayatımı, yirmi yedi yılımı, bu anı yaşamak için geçirmiştim.İçimden yemin ettim.Bu yüzüğün son ve daimi durağı bu el olacaktı.Ela'yı inandıracaktım.Karşılıklı güvenin, saygının ve en önemlisi sonsuz aşkın hüküm sürdüğü bir dünyayı, kendi dünyamızı, el birliğiyle kurabilirdik.

Çünkü ona deli gibi aşık olduğumu biliyordum artık.Bunu, dün gece gitarı elime aldığımda, onun hayaliyle akıp giden notalardan biliyordum.Bunu, yanında olmadığım zaman tenimin altında kaynayan huzursuzluktan biliyordum.Bunu, uzun süre suyun altında nefessiz kalmış gibi beni boğan yakıcı özlemden biliyordum.

Kendimi konuşmaya zorladım:

"Nasıl oldu?Düzeltmek gerekecek mi?"

Ela'nın da kendine gelmekte zorlandığı belliydi:

"Hayır.Galiba tam geldi.Harika bir yüzük.Teşekkür ederim."

Ne yapacağını bilemiyormuş gibi durakladı:

"Öyleyse ben şimdi bunu çıkarayım.Gerektikçe takarım."

Sesinin bariz bir şekilde isteksiz çıkması, sarf ettiği sözlerin acıtan anlamını biraz olsun yumuşattı.Kutuyu uzattım ve yüzüğü zarif parmağından çıkarmasını esefle izledim.Bu ruh halinden sıyrılmak isteğiyle:

"Haklıydın Ela.Pişeceğiz burada.Hadi şu ağaçların altına gidelim." Dediğimde kız da bu bahaneye hemen sarılarak ayaklandı ve battaniyeyi yerden topladı.Ben de sepeti aldım ve gölgeye tekrar kampımızı kurduk.

"Acıktın mı?Veya bir şey içmek ister misin?" Sesimi normal tonuna döndürmeyi başarmıştım.

"Bakalım Fatoş abla neler koymuş buraya." Sepeti karıştırdım:

"Su ve kutu kola var.Bu termostaki de büyük ihtimalle çaydır."

"Aslında pek aç değilim, biraz geç kahvaltı ettim, ama bir kola içerim.Yalnız sen açsan eğer, yiyelim istersen."

"Bekleyebilirim.Ben de alışverişe çıktığımda ayak üstü bir şeyler atıştırmıştım."

Ela kolasından birkaç yudum içtikten sonra, bana dönüp muzipçe baktı:

"Kerim, merak ettiğim bir şey var, ama istemezsen cevaplamayabilirsin.Böyle şeyler başına sık geliyor mu?Yani işte kızlarla yakalanmalar falan?"

Gülümsedim, beni merak etmesi hoşuma gitmişti:

"Evet, geliyor diyebilirim.Tabi birine "merhaba" demem bile yeterli.

Arkadaşmış, tanıdıkmış, hatta tanımadıkmış fark etmez, hemen "sevgili" diye etiketliyorlar.Medyanın olayları ne kadar araştırıp, ne ölçüde doğruları yazdığını sen de gördün."

ELA'YA  KARŞI  ELALAR  ("YÖRÜNGE" SERİSİ  1) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin