BÖLÜM 10 - 'HAİN'

4.5K 364 370
                                    


Okuduğunuzda bir yorum bırakırsanız mutlu olurum. İyi okumalar;)

***

Baygınlığı hatrı sayılır derecede uzun sürmüş, bu süre zarfında Mete karanlığın derinliklerine teslim olmuştu. Bedeninin, ruhuna yaptığı gölge gibiydi tıpkı bu...İçinden kurtulması güçtü. Ama hissediyordu, tehlike altında olduğunu biliyordu. Yanağından çenesine doğru ilerleyen, sıcak ve akışkan sıvı onu kendine getirdi. Gözlerini kırparak araladı. Uzun zamandır bayılmamış, bu hissin nasıl olduğunu unutmuştu. Gözünde ışık huzmeleri beliriyor, zihni bulanıyordu.

"Ne dedim size, acı onu kendine getirir!"

Karşısında birinin olduğunu biliyordu ama seçemiyordu. Onu net görebilmek için bir süre göz kırpıştırdı. Vampir olmanın getirdiği muazzam dürtüler, yarım dakikalık buğunun ardından gözlerini de, bilincini de tamamen açtı. Artık adamı görebiliyordu. Korba'lardan biriydi, omuzlarından dökülen pelerini öyle söylüyordu. Elinde tuttuğu bıçağın ucundan damlayan kanı pelerini ucuna silmekle meşguldü. O bıçağı görünce elini istemsizce sızlayan yanağına götürmek istedi ama biri buna engel oldu.

"Dur bakalım!" dedi sağındaki adam çekiştirerek.

Mete iki yanına döndü, iki kolundan da aynı karşısındaki adama benzer birileri onu ayakta tutmak için sıkıca sarmışlardı. Yüzlerine dikkatle baktığında, bu üçlünün kim olduğunu hemen anladı.

"Sarı saçlar, siyah gözler ve hiç değişmeyen aptal bakışlar... Korba'nın varisleri!" dedi gülümseyerek.

Karşısındaki adam bıçağı tamamen temizlediğinden emin olunca gözlerini ona dikti. "Albatros, hiç uyanmayacaksın sanmıştık," dedi.

"Bu bir çeşit temenni miydi yoksa? Üzgünüm, uyanıp sizi hayal kırıklığına uğratmak istemezdim." Alaycı üslubuna ek olarak yüzündeki muzip ifade fazlasıyla sinir bozucuydu. "Sonuçta o bıçağı ancak ben uyurken kullanabilirsin."

Adam kahkaha attı. "Sanırım yumruk yiyerek bayıldığını unuttun," dedi hatırlatmak isteyerek. "Abim işini tam yapmış olsaydı o uykudan hiç uyanamazdın ama biz bu durumu telafi edeceğiz." Bıçağı diğer elinin avucuna vururken, tehditkar bakıyordu.

Mete tehdidine karşılık bir soru sordu. "Sen Leo olansın değil mi?"

Adam bu soruya şaşırdı ama bozuntuya vermeden cevapladı. "Bunu inkar edemem," dedi.

"Tam tahmin ettiğim gibi! Siz dörtlü içerisindeki, aldığı risklerin sonunu hiç düşünmeyen bir tek sen varsın. Tıpkı benim eski halim gibi... Ama aramızda zeka farkı var neyse ki."

Leo bozulduğunu belli etmemek adına gülümsüyordu ama o ifadenin altındaki gizli öfke kendini açığa çıkarmak üzereydi. Yavaş adımlarla yaklaştı ve daha biraz önce temizlediği bıçağı, bu defa Mete'nin karnına sapladı.

O acıyla başını önüne eğip haykırmamak için dişlerini sıkarken kulağına yaklaştı. "Aramızdaki tek fark zeka değil," dedi Leo. Bıçağı bir tur döndürdü. Bu acıyı daha da katmerleyince Mete'nin bütün kasları gerildi. "Seninle benziyor olsaydık eğer haddini aşan laflar etmezdin. Çünkü buradaki güç dağılımında en zayıf halka olduğunu bilirdin." Yüzüne dalga geçercesine hafif birkaç şaplak indirdi ve bıçağı aniden çekti.

ÖNSEZİ #2: ALBATROSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin