KAİ
j-hope'un,calista'yı resmi olarak kendi takımına alması kai ve mark'ı oldukça rahatsız etmişti.özenle bu çaylağın üzerine titriyor olması ikisini düşündürüyordu.her ne kadar mark umursamayarak devam etse de kai öyle değildi.bu şüphe git gide daha çok içini kemirmeye başlamıştı.calista'da ki tüm farklılıkları sezebiliyor ve onu her gördüğünde oluşan ısırma isteğini bastıramıyordu.zaten neden bastırması gereksin ki? kai aklına eseni yapan ve yönetmeyi seven güçlü bir vampirdi.sigarasını yere atıp ayağı ile ezdi ve ayağa kalkıp pantolonunun paçalarını düzeltti.dar siyah kotunun diz kısmında yırtıklar vardı.serseri stili herkesin dikkatini çekiyor ve kızların aklını başından alıyordu.ellerini siyah deri ceketinin cebine atıp çakmağını çıkardı ve havaya atıp tutmaya başladı.ok atışı sahasından çıkarken gök yüzünün sanki yarılacakmış gibi gürlediğini kara bulutların okulun her bir yanına dağıldığını gördü.siyah pelerinli bir grup koşarak okula girerken gözlerini üzerlerinde gezdirdi.kai kendini bildi bileli buraya ait hissediyordu.bu okulda doğmuş ve büyümüştü.o yüzden liderliğini kimseyle paylaşmaya niyeti yoktu.doku dersi eğitmeni onun ailesinin bu okulda öğretmenlik yaptığını ama kurtlarla olan savaş sonrasında öldüklerini söylemişti.o doğuştan vampir ve savaşçı bir ailenin çocuğuydu.öfkesi,nefreti gün geçtikçe büyüyen ve buna engel olamayan kai,kurtlardan nefret ettiği kadar mark ve j-hope'dan da ediyordu.rekabete gerek olmadığını herkesin ona boyun eğmesi gerektiğini düşünüyordu.fakat bir yıl önce kurtlarla büyük bir savaşa daha girilmişti ve burada ortak bir hedefleri vardı.kurtlar dünyadan yok olmalı!bu mümkün dahi değildi.üç büyükler bile onları durduramamış ve anlaşmaya varmak zorunda kalınmıştı.kurtların bu okulda nefes alması kai'yi her geçen gün daha fazla çileden çıkarıyordu.
"dostum."
yanından gelen gür sesle başını çevirdi.lay onunla aynı hizada yürüyordu.
"ne var?"dedi büyük bir soğukluk ile.
kai artık kendini daha sakin hissediyordu.yalnız kaldıkça düşünüyor ve daha fazla nefret biriktiriyordu.beynini patlatacak o pazartesi gürültüsü bile artık tuhaf gelmiyordu.
"nereye böyle?"dedi.
"cadıları topla lay!"dedi sertçe.
"neden?"
"soru sorma ve dediğimi yap."deyip okulun arkasına doğru yürümeye başladı.
lay ardından bakarken onun bugün, geçen her günden çok daha fazla tuhaf olduğunu düşündü.yağmur bedenini ıslatırken koşup okula girdi.onu gören çaylaklar aralarında fısıldaşırken istifini bozmadan ikinci katta ki büyü atölyesine daldı.cadılar sınıfa lay'in girmesiyle ürkmüş ve dilini yutmuş gibi ona bakıyordu.
"freya nerede?"dedi onları korkutmak isteyen bir tonla.
önde ki grubun arasından çıkan freya lay'in karşısına dikildi.
"onları korkutuyorsun."dedi.
lay bir kaç adım da aralarında ki mesafeyi kapatıp kızın beyaz teninde gezdirdi parmağını.
"korkmaları gerekiyor zaten."deyip göz kırptı.
kız elinde ki ufak cam tüpü masaya bırakıp;
"ne oldu?sen bu sınıfa gelmezdin?"diye sordu.
lay ondan uzaklaşıp etrafına bakındı.onu dikkatle inceleyen cadılara..
"kai grubunu da alıp mezarlığa gelmeni istiyor."
"bir sorun mu var?"dedi freya.
lay onun kolunu sıkarken kız hemen büyülü kılıcına ulaşmaya çalıştı fakat lay onu yere fırlatıp kızın değişen yüzüne baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLOOD AND LOVE
VampirosPanikle girdiği korku girdapında savrulan genç bir kız... Hayalleri olmayan bir insan ne kadar yaşayabilir? Üstelik tek başına iken. SANTERİA'da herkes sıradan,calista farklı idi. Yaşadığı dünya onun için akıl almaz olaylarla dolu,her uyandığı yeni...