POLİTİK HAYVANLAR-10

255 113 15
                                    

"Bu siyah beyaz dünyada ben renkli sahneyim.."

Ormanın ortasında bulunan tuhaf fıskiye,yüz elli metre yukarıya su fışkırtıyor ve adeta diğer uçtaki göl ile ortada bulunan alanda,sudan bir kale oluşturuyordu.J-hope sessizce elinde ki çakı ile tahtayı oymaya devam etti.Bir yandan calista'nın mark ile yakınlığını düşünüyor bir yandan da onun santeria'ya gelmesinin tüm taşları yerinden oynatttığı gerçeğini düşünüyordu.Yıllar sonra ilk kez bir insan vampir evine adım atmıştı.Ayağa kalkıp yosun kaplı merdivenlere oturdu ve gölün ışıldayan karanlık sularını izlemeye devam etti.Saatine baktı.Gece yarısını beş dakika geçiyordu.Üzerinde ince siyah bir tişört ve yırtık kotu vardı.Görüntüsünün şu korku filmlerindekilere hiç benzemediğinden,muhtemelen herkesin alışık olduğu bir vampir görüntüsü oluşturmadığını biliyordu.

"geleceğinden emin değildim."sesin geldiği yöne dönüp sesin sahibine baktı.

Min-hee j-hope'un sol tarafında ki boşluğu doldurup onun gibi göle bakmaya başladı.

"Evet bende tereddütlüydüm.Gecenin bu saatinde söylemek istediğin nedir?"dedi.

Min-hee vücudunu ona doğru çevirip elini tuttu.Neredeyse ilk vampir olduğu andan beri j-hope'a aşıktı.Hep yanında olmuş onunla savaşmıştı.Ya karşılığında aldığı neydi?Bir kuru gülümseme bile değildi.J-hope ona karşı hep soğuktu.Uzak,ulaşılamazdı.Vücudu ve güçlü yüz hatları sayesinde yanında hep güvende hissediyordu.

"ilk başta bir başkası sandım."dedi.

"evet biliyorum."

Bir kaç saniye ayrıntılara girmeden bekledi,sonra başını yana eğip sordu;

"neden sadece bir telefon açıp görüşmek istediğini söylemedin?"dedi sert ses tonu ile.

"bilmiyorum."diyen kızın yüzüne baktı.

Ne istediğini anlamaya çalışıyordu.Fakat bu mümkün değildi.O hiç bir zaman kadınları anlamaya çalışmamıştı.En son denediğinde ise,sadece kaybetti.Omuz silkip göle bakmaya devam etti.

"ben calista hakkında konuşmak istiyorum."deyince hope dikkat kesildi.

"Ne olmuş calistaya?"

"şey..onu ne zamana kadar koruyacağız?sence bu tuhaf değil mi?"dedi çekinerek.

Bu sorusu usanmışlıktan değil sadece kıskançlıktan idi.J-hope bunu kıvrak zekası sayesinde hemen anlamıştı.

"O mutlu olduğu zamana kadar."dedi sakince.

"sürekli calista'nın mutluluğunu konuşuyorsun! yüz yılı aşkındır benim olma ihtimali olan şeyi çaldı benden!peki ya ben hope? seni ilgilendirmiyor muyum?"dedi acı yüklü bir sesle.

Genç kızın boğazında koca bir yumru sesinin titrek çıkmasına neden olmuştu.J-hope ona baktı ve umursamazca;

"elbette ilgilendiriyorsun."dedi.

Kız buruk bir gülümseme ile ayağa kalkıp göle doğru yürüdü.J-hope'ta peşinden gitti.

"Lanet bir vampir kurtarma ekibi gibi mi duruyoruz?kendi başının çaresine bakmalı! o bir vampir!"diye sesini yükseltince hope onun ağzını kapadı.

"kapa çeneni min!"dedi.

Elini çektiğinde kızın gözleri dolmuştu.Zambakların arkasından aniden beliren sarı gözler ikisininde dikkatini çekti.J-hope kırmızı gözlerini ortaya çıkarırken min-hee dişlerinin gözükmesine izin verdi.Kurt ağacın arkasından zıpayarak gölün yanında ki kayaya kondu.hope elinde ki tahtayı attı ve savaşa hazır bir şekilde ona baktı.Fakat kurt tuhaf bir şekilde çırıl çıplak bir insana dönüştü.

BLOOD AND LOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin