Panikle girdiği korku girdapında savrulan genç bir kız...
Hayalleri olmayan bir insan ne kadar yaşayabilir?
Üstelik tek başına iken.
SANTERİA'da herkes sıradan,calista farklı idi.
Yaşadığı dünya onun için akıl almaz olaylarla dolu,her uyandığı yeni...
Mark,topallayarak yürümeye devam ediyordu ve yankılanan sesini dinliyordu.Az önce calista'nın ona yaptığı şeyi düşünmemeye çalışsa da buna engel olamıyordu.Onun farklı bir güce sahip olduğunu biliyordu.Gözlerini sıkıp yeniden açtı ve önünde duran kocaman çukur da elinde ki sarnıçla oturan calista'yı gördü.
"calista?"dedi şaşkınca.
Genç kız başını kaldırıp endişe ile onu izleyen mark'a baktı.
"Beni buradan çıkarabilir misin?"dedi fısıltı ile.
Hala aklında bin bir türlü soru dönüyordu.Ne yapacağını ne düşüneceğini tamamiyle şaşırmıştı.
"Bekle."dedi mark ve hızlı bir şekilde onun yanına indi.
"Tutun bana cal."
Calista kollarını mark'a doladı ve onun kucağında yukarıya çıktı.ağaçların arasından süzülen güneş ışığını görünce bir nebze olsun rahatlamıştı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"iyi misin?"dedi mark onun saçlarını yüzünden çekerek.
Calista ürkekçe onun dokunmasından utanarak başını çevirdi.
"iyiyim."dedi.
Mark karşısında titreyen ince bedene ve kendi bakışları altında ezilen gözlere baktı.
"elin kanıyor."dedi.
genç kız parmağına baktı ve derin bir iç çekti.Bir günde o kadar fazla kanamıştı ki vücudu şimdi mark gibi büyük bir vampirin karşısında kan kaybından ölecek olmayı düşünüyordu.
"saralım."dedi mark ve onun kolunda bağlı olan beyaz kurdeleyi çıkarıp parmağına sardı.tenine değen soğuk ellerle ürperti calista.
"geri dönmemiz gerekiyor."dedi mark.
saçlarını karıştırırken calista hala onu seyrediyordu.
"sarnıcı buldum mu?"dedi elindekini gösterip.
"evet ama bu çok tuhaf."
"neden?"
"oyun henüz yeni başlıyordu ve sen sarnıcı buldun.kimse ölmeden buradan çıkarsan nasıl açıklayacağız bunu?"dedi.
Calista neden kazanması için birilerinin ölmesi gerektiğini anlamıyordu.Yürümeye başladılar.güneşin kaybolduğunu hissedince duraksadı genç kız.altında durdukları büyük ağacın karanlığında kalıp,birbirlerini süzdüler bir an.Calista kaşlarını çatarak;
"choon neden öldü?"diye sordu.
Mark'ın damarları şişmiş ve çenesi gerilmişti.onu sorgular gibi bakan kıza;
