MARK TUAN
genç adam ateşi yakmaya çalışırken,bir yandan da düşüncelerle boğuşuyordu.ev hala saldırı altındaydı ve hala bir sonuç elde edilmemişti.orman'da ateş yakıp liderlerle bir plan kurmak için toplanmışlardı.el uzatmakla iyi yapıp yapmadığını sorguluyordu.uzattığı el tutulmuş olsada kai'ye güvenemezdi.her şey bittikten sonra düşmanlık yeniden başlayacaktı.gözlerini devirdi ve ateşin gürlemesini izledi.
hemen ileride yıkılan bir ağacın kovuğuna oturmuş olan calista'ya kaydı gözleri.yapamıyordu işte.kalbini uzak tutsada gözlerini ondan ayıramıyordu.gündüz hafif bir güneş olmasına rağmen,herhalde hayatının en kötü kışını geçiriyordu mark tuan.daha uzağa bamaya karar verip bakışlarını topladığı sırada yanına hope geldi.
"calista onunla konuşmadığını söylüyor."
bir an donup kaldım.o kim oluyordu peki? calista'nın koruyucusu falan mı? açıklama yapmak istediğim son kişi hope'tu.
"yani?"dedim sinirli sinirli.
"yani..seni önemsiyor.senin ona karşı ne hissettiğini bilseydim keşke."dedi.
başımı arkaya atıp gökyüzüne baktım.ne olduğunu anlamıştım.hope bir hamle yapmak için benden izin istiyordu.
"seni hiç ilgilendirmez."içime ölümcül bir şeyin sızdığını hissettim.
"ilgilendirir çünkü calista çok üzülüyor,"diye devam etti.
"eğer umurundaysa calista'ya söylemelisin.eğer umurunda değilsede onu serbest bırakmalısın."
biliyordum işte.sanki calista için konuşuyormuş,kendi çıkarını düşünmüyormuş gibi davranmasına bayılmıştım doğrusu.
"sen şansını deneyebilesin diye mi?"diye sordum.
kalbim ve ciğerlerim yangın yeriydi.
"eğer istemiyorsan onun peşinde koşmam.bir şansım varsa elbette denemek isterim mark.daha önce yaptığım gibi.tabi bu defa elimden almaman için soruyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLOOD AND LOVE
VampirosPanikle girdiği korku girdapında savrulan genç bir kız... Hayalleri olmayan bir insan ne kadar yaşayabilir? Üstelik tek başına iken. SANTERİA'da herkes sıradan,calista farklı idi. Yaşadığı dünya onun için akıl almaz olaylarla dolu,her uyandığı yeni...