-(45+3)- Annemden İnciler

7.9K 349 81
                                    

Çağkan'ın sevgilisi olmak nasıl bir şey mi?

Çok yakışıklı bir hazineniz olduğunu düşünün.

Ve bu hazineyi herkesin çalmak istediğini.

Hazineyi yiyecekmiş gibi bakan kızlar düşünün.

Hazinenin sizden delicesine hoşlandığını düşünün.

Siz de hazineyi çok seviyorsunuz ve onu öpmeye doyamıyorsunuz.

Anladınız bence.

Çağkan kumsalda kas şov yaparken şezlongtan onu izliyordum. Bu sabah -öğlen olmuştu ama- bizim plajda kimse yoktu. Bu yüzden Çağkan kendini aeorobike vermişti. Kumda saçma sapan hareketler yapıp duruyordu. Her ne kadar gerizekalı gibi gözükse de kaslarını kesmek için iyi bir fırsattı.

Biraz sonra sıkılıp kendini denize attı. Ben de onun suda boğuşmasını izledim. Deniz dalgalıydı. Kafasını çıkarıp saçlarını düzeltmeye çalışırken bir dalga daha gelip onu savuruyor ve bu işlem bir daha tekrarlanıyordu. En sonunda gülmekten yorulup sırtımı döndüm. Uzun süredir güneşlenmiyordum, sırtım yansa iyi ederdi.

Tam gözlerimi kapatmıştım ki deniz tarafından ıslık sesi geldi. Ona dönmeden seslendim. "Ne yapıyorsun?"

"Manzaranın tadını çıkarıyorum," dedi Çağkan arkamdan. "Deniz manzarasını kast etmediğimi biliyorsun."

"Bu güzeldi," dedim gülerek. "Sabah mutfakta ettiğin laftan daha güzeldi."

"Sabah ne söylemiştim ki?"

"Üstünde bulunacakların arasında benim olduğumu."

Çağkan güldü. "Güzel söylemişim."

"Hiç de bile." diyip arkamı döndüm. Nerede durduğuna bakmak istiyordum. Az önümde kuma oturmuştu, her tarafından sular damlıyordu. "Öndeki manzara daha güzelmiş." dedi. İyice sapığa bağlamıştı. Tecavüz etmeye yakındı. "Susar mısın artık?" dedim bıkkınlıkla. Ayağa kalkıp saçlarını geriye attı. Bunu yapmasına bayılıyordum.

Ayağa kalkıp Çağkan'ın yanına gittim. Karnına dokunup "Denize girelim mi?" dedim. Karnında dokunduğum yer kasıklarına çok yakındı, bu yüzden elimi hafifçe aşağı kaydırmayı ihmal etmedim. "Eğer bu soruyu hiçbir zaman reddedersem bana vur, olur mu?" Güldüm. Parmaklarını benimkilere kenetledi ve sallanarak denize doğru yürüdük.

Dalgaların arasında Çağkan'ı kaybettim. Bu havada yiyişmemiz mümkün olmayacaktı anlaşılan. Bir yandan kendimi kontrol etmeye çalışırken bir yandan Çağkan'ı arıyordum. Benden biraz öndeydi. Oraya doğru yüzmeye çalıştım fakat başarılı olamadım. Dalga beni sürekli geriye itiyordu. Birlikte vakit geçirmekten vazgeçtim ve denizde biraz durup çıktım.

Kafamdaki yosunları temizlerken Çağkan yanıma geldi. "Neden yanıma gelmedin?" diye sordu bana. Gelemediğimi söyledim, böylece deniz maceramız tamamlanmış oldu.

Plajda biraz vakit geçirip eve döndük. Annemler gelmişti. Alışkanlıktan hemen Çağkan'ın elini bıraktım. Daha sonra hatırlayıp elini öncekinden de sıkı tuttum.

"Denizden mi böyle?" diye yanımıza geldi annem.

"Hayır, mayolarımızı giyip horon teptik." diye cevap verdim. Annem bana tiksintiyle bakıp gerisingeri mutfağa gitti. Onun gönlünü almak adına Çağkan'ı bırakıp annemin yanına koştum. Yanağına bir öpücük kondurdum, o da bana dönüp "Çağkan'la nasıl gidiyor?" diye sordu. Bok vardı da geldim.

"İyi." diye kestirip attım. Annem düz bir ifadeyle "Korunuyorsunuz, değil mi?" dedi.

Bir süre anlamsız bakışlarla ona baktım ve jeton düşünce gözlerim büyüdü. Annem o işi yaptığımızı düşünüyordu. "Ne diyorsun? Tabii ki hayır!" dedim. Sesim istemsizce yükselmişti. Bu sefer gözlerini büyüten annem olmuştu. "Ne demek hayır?" dedi benden de yüksek bir sesle. "Yani hayır onu daha yapmadık! Nasıl böyle bir şey düşünürsün?" Annem 32 diş gülümsedi ve kolunu omzuma koydu. "Tatlım bu çok normal," diye açıklama yaptı."Korunursanız problem olmaz. Benimle konuşabilirsin." dedi iğrenç bulduğum bir gülümsemeyle. Uzaylıya benziyordu. Ağzından çıkan kelimelerle de yerin dibine giriyordum. Başımı ellerimin arasına aldım. "Bu bir kabus olmalı." dedim usulca. Annem "Hangi pozisyon-" diye başlayınca mutfaktan koşarak çıktım.

ÜABMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin