ÜABM

-25- "Öpmekten zevk aldığım tek kişi sensin."

Ellerimi yavaşça karın kaslarına değdirdim. Ben elimi sürterken Çağkan da bundan hoşlanmışçasına sırıtıyordu. Kaslarının bulunduğu bölgeyi hafifçe okşayarak aşağıya kasıklarına doğru indim. Bunu yapmamla birlikte Mahmut Tuncer halay ekibiyle birlikte içimdeki yerini aldı. Bunu yapan bendim. Ben. Ben ne sürtükmüşüm de haberim yokmuş?

O değil de elimi çekesim yok hiç. Böyle kalsak sonsuza kadar. Maybe Çağkan'ın kasları will be our always.

Ben böyle mal mal düşünürken elimi sikspeklerinden çekmemin sağlığım açısından uygun olduğuna karar verdim. Çağkan'ın suratına baktım. Zevkten mayışmış bir halde ellerime bakıyordu. Lan? Hoşt. Biz burda bir şey kanıtlamaya çalışıyoruz, senin aklın nerelere gidiyor amk çocuğu? Yalnız bir dakika da haksız sayılmaz. Ben ne yapıyorum yani şimdi kendim düşününce bir garip geldi. Onun da haklı nedenleri var. Yani kim gelip kaslarına dokunuyor? Ben malım.

Kollarımı bileklerimden kavrayıp karnında sabitledi. Ben ne yaptığını anlamaya çalışırken dudaklarıyla dudaklarımı araladı. Beni sakince öperken ben de ona karşılık veriyordum. Neden ona karşılık veriyordum? Benim bu durumda onu itip odama çıkıp banyoya girip olanlardan dolayı hüzünlenip yatağa yatıp uyumam lazımdı. Ben olayları kafamda oluşturmuştum.

Ama bu sefer farklıydı. Nesi farklıydı? Daha onu geçen gün Asya'yla görmüştüm be ben napıyorum? Aklıma gelen ani bir şeyle gözlerim kocaman açıldı. DURUN BİR SANİYE.

LAN.

BİZİM ANLAŞMAMIZ VARDI.

AMK BEN MALIM.

BEN BEYİNSİZİN TA KENDİSİYİM. 

Şu an beynimde şimşekler çakmıştı. Şu an. Neden şu an? Tamam beynim biraz geç kaldı da sen Çağkan? Sen bana söylesene 'Bizim anlaşmamız vardı evlat' diye. Ben bitmiştim. Şimdi kendisinden hoşlandığımı falan düşünüyor olmalıydı. Kim bilir kafasında ne senaryolar kurmuştu?

Dudaklarını hafifçe geri çekerek dudaklarıma sürterek konuştu.

"Anlaşmamızı unuttuğunu biliyorum güzellik."

Oha! Ben, bu çocukta var bir iş kahin falan bu zihin okuyor uzaylı diye düşünürken beni daha sertçe öpmeye başladı.

O an arkamdan şaşkınlıkla karışık öfke dolu bir ses duydum.

"Siz ne yapıyorsunuz?!"

Bu annemin sesiydi.

***

Zaaa iks deee qandırdım ekşın şeetiyim dedim ama kalbim elvermedi yazmaya:D Neyse kamkiler, arkadan ses falan gelmedi. Annesi daha dönmedi zaten. Uzun zaman da dönmezler sübhaneke dinimiz amin. Bu yavrucaklar da işini halletsin rahatça. Mutluyum, mutlusunuz, mutlu.

***

Dudaklarımı Çağkan kendi malı haline getirmişken bir yandan da ellerim karnında duruyordu. Üstümüzde mayolarımız vardı. Durumumuz qalp phen.

Dudaklarımı geri çektim.

"Çağkan ben bunun doğru bir şey olduğunu düşünmüyorum."

Kafasını kapıya yasladı.

"Nedenmiş o?"

"Hem benimle olup, hem de seni başkalarıyla birlikte görmek... B-bu beni delirtiyor. Bilmem farkında mısın Asya'yla seni gördüğümdeki tepkilerim garipti. Sanki ben senin sevgilinmişim ve seni başkasıyla basmışım gibi... Bak ben bunu cidden yapmak istemiyorum. Kendim böyle bir şeyi kabul ettiğimi bilsem bile tepkilerimi kontrol edemiyorum. Lütfen anla."

Dudakları hafifçe yukarı doğru kıvrıldı ve daha sonra dudaklarını dudaklarıma değdirdi. Sıcak nefesi yüzüme vururken fısıltıyla konuştu.

"Öpmekten zevk aldığım tek kişi sensin."

Yüzünü geri çekip merdivenlere doğru yürüdü. Bense ne düşüneceğimi bilmiyordum. Ne düşünmeliydim? Böyle bir şeyi söyledikten sonra "Şimdi biz neyiz?" şeklinde peşinde dolaşan tiplerden değildim. Sonunda anlaşmayı iptal etmenin sevincini mi yaşamalıydım? Anlaşma diye bir şeyi kabul ederken ne düşünüyordum? Ondan hoşlanıyor muydum? Hayır ondan hoşlanmıyordum. Sadece onu başka birisiyle gördüğümde kalbim duracak gibi oluyor, beni öptüğünde bedenim kasılıyor, bana dokunduğunda titriyordum.

Anan hoşlanıyor İdilcim bu yüzdendir.

Kes sesini.

Ben söyleyeceğimi söyledim.

Bir saattir kapının önünde dikildiğimi fark edince hayallerimden sıyrılıp yavaş adımlarla odama çıktım.

Banyo yapıp üstüme rahat bir şeyler geçirdim. Telefonumu alarak annemi aradım.

"Merhaba canım."

Telefonu açan kişi Savaş'tı.

"Şey merhaba annem orada mı?"

"Banyoda. Bir sorun mu var yoksa?"

Banyoda mı? *fesat düşünceler*

"Yok hayır her şey yolunda. Öyle arayayım demiştim."

"Tamam canım. Ben çıkınca seni aramasını söylerim. Kavga etmeyin."

"Merak etmeyin biz burada iyiyiz."

Güldü. "Süper o zaman. Kendinize iyi bakın."

Vedalaşıp telefonu kapattım. Sırt üstü yatağa uzanıp tavanı seyretmeye başladım.

Çağkan'la ilişkimizi düşündüm. Ne kadar garip başlamıştı. İlk öpüşü... Alper'in beni öpmesiyle yapmak zorunda olduğunu söyleyip beni öpmüştü. O an... Dudakları çok farklıydı. Yumuşacıktı ve büyüleyici bir etkiye sahipti. O beni öptüğünde değişik hissediyordum. Midemde kelebekler falan uçuşmuyordu. Mahmut Tuncer halay çekiyordu. Bunu dışarıya yansıtmıyordum belki, hatta onu istemiyormuş gibi davrandığımın farkındaydım ama böyle hissetmiyordum.

Gözleri... Bakışları türlü hallere girebiliyordu. İnsanı ürpertecek kadar delici de olabiliyordu, kalbinizi eritecek kadar güzel de... Yeşille elanın tüm güzelliğini gözler önüne sererek sizi kendine kenetleyebiliyordu. Asla onlara bakmaktan kendimi alamayacaktım.

Nefesi... Bedeninizi etkisi altına alabiliyordu. Sizi baştan çıkartacak güce sahipti. Nefesi bedeninize çarptığı zaman... Hele de o kısım yüzünüzse. İşte o zaman dünya dururdu. Bir tek siz olurdunuz önemli olan. Ben ve o.

Dokunuşu.. Yumuşacık teni... Dokunduğu yerde yangın vardı. Size dokunduğu an bir yere gitmeniz imkansızdı. O an sadece orada olmak isterdiniz.

Kasları... Evet bu kısmı yazmak zorundaydım skdjkdk Kim bilir onları yapmak için ne kadar çalışmıştı. O kadar biçimli, o kadar büyüleyicilerdi ki. Sürekli onlara baktığımı söylemesi işten bile değildi. Tişörtü varken çıkarmıyorum dua etsin.

Ondan hoşlanıyor olabilirdim. Belki. Sorun şuydu ki biz üvey kardeştik. Kan bağımız yoktu. Onunla olabilirdim.

Lan nerden oluyorsun mk? Sanki sevgilin gibi konuşuyorsun. Daha şunun şurasında ne kadardır tanıyorsun, ne yapıyorsunuz? Sen kimsin, sen nesin, siz ne oldunuz? Adamı delirtme ağzını topla.

Mal ya. İç sesimizi aldırabiliyor muyuz?