ÜABM

-5- "Suyun içinde bile terliyorsun."

Odama girdim ve sadece tek bir bikinim olduğu için onu giydim. Beyaz parmak arası terliklerimi ayağıma geçirdim. Güneş gözlüğümü kafama taktım. Odamdan çıktığımda karşımda kas öküzü Çağkan duruyordu. Mayosu lacivertti.

"Etkilendin mi?" Bu çocuk beni etkilemeye kafasını takmış. Ya da herkese bu şekilde davranıyor. İlgilenmiyorum.

"Beni süzerken böyle demiyordun."

"Seni süzmek mi?"

"Peki öyle olsun." Arka kapıya gittik.

Havuz muhteşemdi. Kenarında birkaç tahta sandalye ve rengarenk çiçekler vardı. Bahçe harika gözüküyordu. Palmiye ağaçları, papatyalar, rüzgarda sallanan çimenler... Güneş ışığı tenimi kavuruyordu.

"Ne o büyülenmiş gibisin?"

"Burası çok güzel."

"Seni etkileyebilmek için havuz gerekiyormuş. Anladım." Güldüm.

"Hadi havuza." dediği gibi havuza balıklama daldı.

Güneş gözlüğümü kafamdan alıp masanın üstüne koydum ve havuza atladım. Çağkan gözlerini gözlerime dikmişti.

Bana yavaşça yaklaştı onun ayağı yere gayet rahat değiyordu ama benim zar zor değiyordu. Beni sarıp aşağı çekti. Gülüyordum çünkü gıdıklanıyordum. Beni havuzun tabanına yatırdı, sardı ve suyun yüzeyine çekti. Ben olayı daha anlamamışken, kulağıma eğildi.

"Benim yanımdayken suyun içinde bile terliyorsun." Bunlar ergence, hadi ama!

Ne yapacağımı bilmiyordum. Bu kadar darbe arka arkaya fazlaydı.

"Saat kaç?"

Odunlukta sınır tanımıyorsun İdilcim tebrikler.

Ne diyeyim? "Evet aynen öyle." mi diyeyim? Sen de yorum yapacağına biraz fikir ver.

"Bilmiyorum havuza girerken saat takmıyorum."

"Çok komik. Hadi çıkalım artık annemler uyanacak." Limuzinleri var ama su geçirmez saatleri yok mu? Bu olmamış. Çik iyip.

Merdivenleri işaret ederek konuştu.

"Önden buyrun prenses."

"Bana prenses dememeni söylediğimi hatırlıyorum."

Sırıttı. Merdivene doğru yüzdüm. Yukarı çıkarken beni belimden yakalayıp suyun içine çekti.

"Ne yapıyorsun salak bırak beni!"

Üstüne su atmaya başladım. Gülüyordu ve beni dibe doğru çekti. Ellerinden kurtuldum ve onu su tabanına yatırıp yüzeye çıktım.

Her zaman güçte kazanan erkekler olmak zorunda değildi.