Demek Çağkan bu yüzden benimle konuşmuyor. Trip şov.
Tamam da, bu Can da yazacak başka bir şey bulamamış mı? Şimdi her şey bir yana, eğer bad boy olacaksan yavrum, doğru düzgün cümleler bulmalısın. Öyle hahahaha'yla falan olmaz bu işler. İki, Gizemli olacaksın, başka telefon bulacaksın. Kendi numarandan atınca bir halt olmuyor. Üç, ******* ****** **.
Birkaç adım önümde yürüyen Çağkan'a ne söyleyecektim ben şimdi?
"Eheheh şotofok bu montaj."
"Yok benzetemedim oradaki kim? Hayır o ben değilim. Çıkaramadım."
"Dudağını yılan ısırdı da zehri emip atıyordum."
"Can'la çıkıyoruz. Evet Çağkan doğru duydun. Uza."
"Herkesin hayatına kimse karışamaz. Hadi gidelim Osman."
"Suni teneffüs yapıyordum. Ama ıslak değiliz. Olsun."
"Kim attı sana bunu? İsmini ver bana ismini."
"Ne keşfetmek isterdim? Yürüyen uçah."
Bunların hepsini bir kenara bırakıp doğruyu söylemek en doğrusu olurdu sanırım. Ama olayı açıklamak biraz zor olacaktı. Sonuçta, benim problemim değildi. Benim suçum da değildi. Kendisi mallaşmış ve ortaya bu çıkmıştı.
Eve yaklaştığımızda olayı Çağkan'a nasıl izah edeceğimi düşünüyordum. Başlı başına bir saçmalıktı. Neyse, bir şekilde halledecektim.
Çağkan kapıyı açtığında onu kolundan çevirip kapıya yasladım.
Suratıma bakmıyordu. Aha trip.
"Çağkan."
Beni itmeye çalışmıyordu. Sadece suratıma bakmıyordu.
"İdil, Çağkan siz mi geldiniz?"
Bu annemdi.
Çağkan'ı aniden bıraktım ve annemin sesinin geldiği yere döndüm. Neyse ki mutfaktan seslenmişti.
"Evet biziz!"
Çağkan bunu fırsat bilerek merdivenlerden yukarı çıktı. Bu da karı gibi trip atıyor be.
Anneme öpücük verdikten sonra Çağkan'ın ardından merdivenlerden çıktım. Islak mayolarımı değiştirdikten sonra Çağkan'ın odasına daldım. Dalmaz olaydım.
Durumu tasvir etmeye gerek yok, duştan yeni çıkmıştı. Ama hey, buraya bir görev için gelmiştim.
"Odamdan çıkar mısın?"
"Hayır. Beni dinlemelisin."
"Dinliyorum."
"Bir dinle- Az önce dinliyorum mu dedin sen?"
"Evet."
Küçük bir kahkaha attım. Gülmedi -_-
"Her neyse, o fotoğrafı açıklayabilirim. Bir dakika sen oradakinin kim olduğunu biliyor musun?"
"Bilmiyorum, bilmek de istemiyorum."
"Tamam onu geçelim, sadece bana takıntılı biri olduğunu bilmen yeterli. Ondan tiksiniyorum."
"Öyleyse onunla neden öpüştün?"
"Bitirmeme izin ver."
"Biliyor musun, hayır izin vermeyeceğim. Dinlemek istemiyorum. Önüne gelenle öpüşüyorsun ve Asya'ya laf ediyordunuz, ondan daha fazla kişiyle öpüştün. Farkında mısın, son birkaç haftada kaç kişiyle öpüştüğünü?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜABM
HumorBen bunu silmeyi planlıyordum, ne ara bu kadar okundu? *** Bu kitabın ana fikri, alabileceğin dersi, hayat için öğütü, edebi değeri yoktur. Saçma sapan bir şey, gereksiz, boşu boşuna vereceğin dakikalar... Bildiğim tek bir şey var, o da gülmek isted...