-20- "Öpersen anlaşabiliriz."

37.2K 1.6K 106
                                    

Kitabımı bitirdiğimde saat 12 olmuştu. Evet, ben bir kitabı bitirmeden kalkamam. Ve evet, 40. kere olsa bile. Acıktığımı fark edip aşağı indim. Kitabımı da elime aldım. Aşağıda deri koltuğa yatmış Çağkan vardı. Kitap okuyordu.

WTF?!

Çağkan ve kitap okumak. Kıyamet mi yaklaşıyor acaba?

Daha da önemlisi kitabın ciltli olmasıydı. Kapağında da tanıdık iki yüz vardı. Evet bu Aynı Yıldızın Altında'ydı.

Koşarak Çağkan'ın üstüne atladım.

"Çok teşekkür ederim."

Yanağımdan öptü.

"Bir kitap seni benden fazla etkilemeyi başarmışsa bunu okumalıydım."

Çağkan'ın üstünden indim, o da oturur konuma geldi. Başımı omzuna yasladım.

"Hayret, tişört giymişsin."

Beni kollarıyla sarıp kucağına yatırdı. Saçlarımla oynamaya başladı.

"Kaçıncı sayfadasın?"

"Amsterdam'dan döndüler."

"Senden beklemediğim kadar hızlısın."

"Bu iyi bir şey sanırım."

Gülümsedim."Öyle."

"Sen acıkmadın mı?"

"Sen kitabı bitirinceye kadar bir şey yemeyeceğim."

"Sana ne benden? Git bir şeyler ye. Sabahtan beri açsın."

Ayağa kalktım.

"Bitirince haber ver. Okay?"

"Okay."

Odama çıktım. Beyaz şortumu ve askılı pembe tişörtümü giydim. Bugün hava fazla sıcaktı. Denize gitmeliydik yoksa bütün gün pişerdim.

Saçlarımı topuz yaptım. Oyalanmak amaçlı biraz odamı düzenledim. Normalde müzik dinlerdim ama sabahki performansımdan dolayı Ipod'umun şarjı bitmişti. Onu şarja taktım ve yatağımı yaptım.

Dolabımı tekrar yerleştirdikten sonra yatağıma oturdum, sırtımı duvara yasladım ve telefonumu çıkardım. Wattpad'e baktım, birkaç hikayenin yeni bölümlerini okudum ve kapatıp kenara koydum. Penceremden dışarı baktım, ön bahçe gözüküyordu. Savaş buraya cidden iyi bakıyordu ya da geceleri bir bahçıvan gelip her tarafı suluyordu. Pembe güneş gözlüklerimi alıp terasa çıktım. Terasta birkaç şezlong vardı, çiçekler büyüleyiciydi. Çiçeklere biraz göz gezdirdikten sonra aşağı tekrar odama indim. Dışarısı çok sıcaktı. Gözlüğümü kenara koyup yatağıma yattım. Kapı çalındı.

"Gel."

"Kitabı bitirdim."

"Kitap sana yaramış. Kapı çalıyorsun!"

Yanıma yattı. Suratı bana dönüktü.

Gülümsedim. Dudaklarını bana yaklaştırdı. Lanet olsun ki çok güzellerdi. Bu sırada telefonum çaldı.

Yataktan indim ve masadan telefonumu aldım. Arayan Poyraz'dı.

"Alo Poyraz?"

Çağkan bana öfkeli bakışlar atıyordu.

"Bir yerlerde buluşalım mı?"

"Bilmiyorum olabilir."

"O zaman akşama bara ne dersin?"

"Olabilir ararım seni."

Poyraz'la konuştuktan sonra telefonumu sessize alıp yatağa oturdum. Çağkan ellerini başının altına almıştı. O an kafama dank etti.

ÜABMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin