Yürürken sohbet ediyorduk ve az ileride bir alışveriş merkezine girdik. Biraz mağaza baktık ve ardından Starbucks'a oturduk. Kızlara durumu anlattım. Bazı yerlerde güldüler bazılarında şaşırdılar. Gerçekten çaresiz olduğumu söyledim ve bana birkaç şey söylediler. İpek, Kaya'dan hoşlanıyormuş ama Kaya'nın sevgilisi varmış. Pınar da Alper'i seviyormuş. Kızlara Alper olayını anlattım hepsi kahkahalarla güldüler ve bazı yerlerde garip garip baktılar. Kaya'nın bana sarıldığı kısmı anlatırken İpek bana nasıl bunu becerdiğimi sordu ben de 'yetenek' diye cevapladım. Herkes güldü.
İpek gerçekten bu konuda çok üzülüyormuş ve her gün Kaya'nın Zeynep'ten ayrılmasını diliyormuş. İpek'in durumuna el koymalıyım. İdil Holmes bu işi başaracak. İpek ve Kaya birlikte olacaklar.
Pınar'ın durumuna gelirsek de benim anlattıklarımdan sonra Alper'den soğuduğunu, bir Çeşme sapığı olduğunu düşünmesini isterdim. Ama o aksine bunun gerçekten tatlı bir şey olduğunu söyleyip bana kızgın bakışlar atıyordu. Aynı anda nasıl yaptığı hakkında hiçbir fikrim yok:D Birinin onu tecavüzcü gibi öpmesinin ve onun için sarhoş olmasının neresi tatlı anlamıyorum. Ama bu Pınar ve ne olursa olsun onu seviyor olabilir. Onların da arasını yapmanın planını kurarken -Alperle ilişkimizi de göz önünde bulundurarak- içeceğimi yudumladım.
3 dakikalık bir içecek içme-düşünme zaman zarfında en iyisinin şişe çevirmece oynamak olduğunda karar kıldım. Nasıl demeyin, biz de göreceğiz neler olacak?
"Kızlar bir fikrim var."
Herkes gözlerini açmış bana bakıyordu.
"Bu akşam hepiniz bizim eve gelin. Erkekleri de çağırırız, annemler evde yok zaten."
Herkes onaylayan bakışlar attı.
"İyi de sizin evde ne yapacağız? Söyleyeyim, bu saatte hiç parti için elbise bakmaya niyetim yok."
Bunu söyleyen Defne'ydi.
"Parti gibi olmasın zaten bence. Daha çok oturma, sohbet vs."
Herkes kabul etti ve içeceklerimizi bitirip alışveriş merkezinden çıktık. Herkesin ellerinde poşetler olduğundan taksi tutup denizin orada indik.
"9'da iyi mi?"
"Bir saat hazırlanmak için yeter mi bilmiyorum."
"Yeter ya. Zaten öyle çok süslenmeyin. Pınar ve İpek, unutmayın müstakbel sevgilileriniz de orada olacak. Ona göre giyinin." Herkes güldü ve dağıldık. Eve girdiğimde Çağkan salonda değildi. Yukarı çıkıp odama girdim. Erkekleri çağırmam gerekiyordu. Berfin'e mesaj attım.
***
Berfin'le konuşmuş ve erkekleri onun çağırmasında karar kılmıştık. Çağkan'a haber vermeliydim. Telefonu yatağıma fırlatıp Çağkan'ın odasına daldım. Odaya girmemle kalp krizi geçirmem bir oldu.
Odada. Çağkan'la. Asya. Tövbe.
SARIŞIN YELLOZ!
Çağkan beni fark etti, kapıyı çarpıp odama koştum. Kapımı kilitleyip banyoya girdim.
Ağlamaya ihtiyacım vardı. Çağkan'ın amacı neydi? Beni üzmekse bunu hayli hayli başka yollarla yapabilirdi. Aslında düşününce sanırım beni en çok inciten bu zamana kadar yaptıkları arasında bu olaydı. Beni 15 kilometre koştursalar daha az kalbim atardı. Beynimi alıp talaşa atsalar daha çok şey düşünebilirdim. Hiçbir şey düşünemez haldeydim. Ne düşünmem gerektiği hakkında da bir fikrim yoktu.
Tek düşündüğüm bunu neden yaptığıydı. Neden? O orospuyla neden birlikteydi? Geçen gün ona karşı beni desteklemişti ve bugün? Bugün ne değişmişti? Odama gelip kendine bir şeyler itiraf etmesi hakkında bir şeyler söylemişti ve beni öpmüştü. Tartışmıştık ve sonucu bu muydu? Ben ona karşı bir şeyler hissediyor muydum? Niye böyle üzgün ve bitkindim? Vanilya nasıl böyle güzel kokar? Babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi? Yapmasam olmazdı skdkskdjs
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜABM
HumorBen bunu silmeyi planlıyordum, ne ara bu kadar okundu? *** Bu kitabın ana fikri, alabileceğin dersi, hayat için öğütü, edebi değeri yoktur. Saçma sapan bir şey, gereksiz, boşu boşuna vereceğin dakikalar... Bildiğim tek bir şey var, o da gülmek isted...