Bu olayın hem iyi hem kötü yanları vardı. Kötü olan kısmı dövüşerek yenmemin daha kolay olacağı ve eğer Asya böyle bir teklifle geldiyse bu konuda iyi olduğuydu. İyi kısmı ise ben güzel dans ederdim. Sürtük dalında değil tabi. O Asya'nın uzmanlık alanıydı. Neler yapabileceğini az çok tahmin edebiliyordum. Erkekleri baştan çıkartmaya çalışacaktı. Bu yüzden jüriler erkeklerdi. Neden kabul ettim ki? Salak kafam! Kendin kaşındın. Asya şimdi orospuluğunu konuşturacak ve kazanacak. Hazır üstünü de çıkarmışken ondan her şey beklenirdi.
"Erkekler lütfen şöyle oturun."
Erkekler onun emir kuluymuşçasına elini gösterdiği yere oturdular. Çağkan da öyle. Onun evde ağzını burnunu kıracaktım. Ciddi.
"İlk önce ben başlayayım."
Çantasından telefonunu çıkarıp küçük bir hoparlöre taktı. Şarkı çalmaya ve Asya saçma sapan hareketler yapmaya başladı.
Sonra erkeklere teker teker hayatımda gördüğüm en boktan kucak dansını yapmaya başladı. Aman tanrım dedim.
Çüş.
Yuh.
Oha.
Çüha.
Ne diyeceğimi bilemez haldeydim. Daha fazla bakamayacaktım. Arkada oturan kızların yanına gittim.
"Daha fazla izleyemeyeceğim."
Başlarını salladılar.
"Bu hep böyle. Hem salak hem kendini bir şey sanıyor. Sen koydun ona ama aferin."
"Sen onun kusuruna bakma. Ama ağzının payını iyi verdin. Helal olsun."
Güldüm.
"Sağ olun."
"Biz gidiyoruz Berfin'le. Bizimle gelmek ister misin?"
"Çok isterdim ama annemler şehir dışındalar ve maalesef ki Çağkan benim üvey abim." Çağkan deyince Berfin adlı kızın suratında bir ekşime belirdi. Ya da ben uyduruyorum.
"Tamam o zaman. Ayris oradan telefonumu uzatır mısın? Telefon numaranı ver başka günlerde bir şeyler yaparız."
"Elbette."
Numaramı verdim ve gittiler. Lanet olsun ki beni bu orospu ve öküzün trene bakar gibi Asya'ya bakan erkeklerle yalnız bıraktılar. Kafamı çevirdiğimde Asya kendini hortumla ıslatıyordu.
Bu kız cidden haddini aşmıştı. Erkekler de bayağı içmişlerdi. Ona gününü dansta da göstermeliydim ama nasıl? Ben onun yaptığı şeylerin yarısını bile yapmazdım. Aslına bakarsanız hiçbirini yapmazdım. Acaba ne yapmalıydım? Bir günlük kendimi değiştirmeli miydim? Hayır bunu yapmamalıydım.
Kendi kendimle boğuşurken en sonunda bunun kendime olan saygımı azaltacağını düşünerek yapmamaya karar verdim.
Sürtük Asya'ya baktım. Hala saçma sapan dans ediyordu. Tabi ona dans denebilirse.
Alper'i ayağa kaldırdı ve twerk yapmaya başladı. Alper halinden memnun gözüküyordu. Alper'i yerine bırakıp yere yatarak Çağkan'a doğru sürünmeye başladı. Ayağa kalktı ve eğildi. Bacağına sürünerek yukarı kalktı.
Bu kız kafayı yemişti. Ne yaparsam yapayım onu alt edemeyecektim. Onun yaptıklarının alasını yapardım ama ben onun gibi orospu değildim.
Sonunda lanet olası şarkı bitti. Asya halinden memnun görünüyordu.
"Sıra sende."
"Hayır yapamayacağım."
"Ne o tırsık?"
"Kusmak istiyorum."
Erkeklerden bağırışlar yükseliyordu.
Erkeklerin oraya yürüdüm. Asya denize doğru yürümeye başladı ve Alper de peşinden gitti.
Önümde 3 erkek vardı. Çağkan ve tanımadığım iki kişi.
Dans etmeye başladım. Ne yapacağımı bilmiyordum. En azından Alper ortalıklarda görünmüyordu. Daha rahat hareket edebilecektim.
Ben sürtükümsü olmayan hareketlerimi sergilerken erkekler sıkılmış gözüküyorlardı. Ne yapalım yani? Sonra Çağkan bağırdı.
"Üstünü çıkar!" İnş cnm yha.
Çağkan benim yapmayacağımı anlayınca hortumu kaptığı gibi üstümü ıslattı. Sırılsıklam olmuştum ve hava soğumuştu. Ne yapacaktım? Çıkarmamakta kararlıydım. Diğer iki erkek yerinden kalkıp Asya'nın gittiği yere doğru gittiler. Çağkan ayağa kalktı ve bana doğru geldi.
Beni öpmeye kalkışınca sarhoş olduğunu bildiğimden onu yere serdim. Beni kolumdan tutup üstüne çekti. Bir hamleyle beni altına aldı. Ben karşı koymaya çalışırken elini dudağıma bastırdı.
"Bana karşı koyamayacağını sen de biliyorsun."
"Sus lütfen."
Sanırım haklıydı.
Tişörtünü çıkardı, yine büyüleyici kasları ortaya çıkmıştı. Ben kaslarına bakarken konuştu.
"Söylemiştim."
Islanan tişörtümü çıkardı.
"Hasta olacaksın."
"Hasta olmam umrunda bile değil."
"Emin ol ki umrumda."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜABM
HumorBen bunu silmeyi planlıyordum, ne ara bu kadar okundu? *** Bu kitabın ana fikri, alabileceğin dersi, hayat için öğütü, edebi değeri yoktur. Saçma sapan bir şey, gereksiz, boşu boşuna vereceğin dakikalar... Bildiğim tek bir şey var, o da gülmek isted...