-32- "Bu mükemmeldi."

27.2K 1.3K 352
                                    

Çağkan'ın üzerinden kalkıp kapıyı açarak annemlere bağırdım.

"Biz yukarıdayız! Merak etmeyin."

"Tamam yemek hazırlıyorum birazdan gelin!"

Tekrar odama girip kapıyı kapatıp kapıya yaslandım. Çağkan dirseklerini yere dayamış sırıtarak bana bakıyordu.

"Bu mükemmeldi."

Gözlerimi devirdim. Kapıyı açıp tuvalete gittim. Yüzümü yıkayıp saçlarımı tarayıp aşağı indim.

Annem yemekleri servis ederken ben de çatalları getirip koydum. Masaya oturdum, Savaş da oturdu, Çağkan geldi, ardından annem.

"Ekin yanımıza geldi. Aranızda bir şey mi oldu?"

"Hayır." dedik Çağkan'la aynı anda.

Yemek yerken göz ucuyla Çağkan'ı kesiyordum. Sırıtıyordu. Kes lan yavşak.

Yemeğimi bitirip odama çıktım. Saçlarımı yıkamadan duş alıp yeni pijamalarımı giydim. Saçlarımı kurutmaya kasamam kb.

Yatağa oturup telefonumda oyalandıktan sonra yeni bir kitaba başladım. Tam en heyecanlı yerindeyken biri hayvan gibi içeri daldı.

Sadece Çağkan'mış.

"Yine mi kitap okuyorsun- Grinin Elli Tonu mu o?"

"Suratına çarparsam tonu görürsün."

"Hangi kitap öyleyse?"

"Özgürlüğün Elli Tonu." *piç smile*

Yazar notu: Özgürlüğün Elli Tonu, serinin üçüncü kitabıdır. Tabi siz zeki şeyler bunu biliyorsunuzdur.

Çağkan kollarını kavuşturdu. Kaslarını yalarun- ben ne ara böyle kıro oldum?

"Bir de bana sapık derdin."

"Sana sapık dediğimi hatırlamıyorum."

"Demişsindir hiç uğraşma- ya da ona benzeyen, onu ima eden her türlü sözcük. Senin kelime hazinen zengindir, söylemişsindir sen."

"Kitap okursan senin de olur."

"Özgürlüğün Elli Tonu'nu okuyarak mı? Hiç sanmıyorum."

"Bu bakış açısıyla bir yere varamazsın."

Kaldığım sayfaya ayracı koyduktan sonra kapağını kapatıp kütüphaneme yerleştirdim. Çağkan kütüphaneme
bakış attı.

"Bu kitapların hepsini okudun mu?"

"Hayır, ayrıca o yargılayıcı bakış da neyin nesi?"

"Bunca kitabı okurken sosyal hayatına nasıl zaman ayırabiliyorsun?"

"Sen kitap okumuyorsun ve seninki de pek iç açıcı sayılmaz."

"Ben gidiyorum bu aşağılamalara daha fazla katlanamayacağım."

"Nereye?"

"Bara gideceğim iyi günler."

Dudaklarından öpüp geri çekildim. BEN NEDEN BÖYLE SAÇMA ŞEYLER YAPIYORDUM?

"Lanet olsun. Gitmiyorum lan."

Al işte. Sorunun ne İdil? Niye yapıyorsun şimdi böyle bir şeyi?

"Gider misin? Yanlışlıkla oldu, ağzım kaydı."

Alın beni, atın beni camdan, vurun beni dağlara.

"Sen gördüğüm en kötü yalancısın."

Daha fazla konuşmasına izin vermeyerek kapıyı kapattım. Belki de bir psikoloğa görünmem lazımdı.

Saçlarımın kuruluk derecesini kontrol ettikten sonra ıslaklığa lanet ederek saçlarımı kurutmaya gittim.

İşim bitince odama dönüp uyudum.

***

Sabah saat 9'du. Yataktan kalkıp üstümü giyindim. Aşağı inip kahvaltı hazırlayan anneme günaydın dedikten sonra koltuğa uzanıp Berfin'i aradım. İlk çalışta açtı.

"Ne yapıyorsun?"

"Hikaye okuyordum."

"Bölünmenin ne demek olduğunu ve o anki düşünceleri iyi bilirim, ben kapatıyorum sen hikayene dön bb."

"Dur İdi-"

Telefonumu koltuğa fırlattım. Tabi ki iki kere sekti, duvara çarptı ve yere düştü.

Telefonumu yerden kaldırdım ve annemin yanına gittim. Kahvaltıyı hazırlamasına yardım ettim. Savaş evde yok gibi gözüküyordu. Hızlıca bir şeyler yiyip dışarı çıkmak üzere hazırlandım. Kapıyı açınca karşımda bir adet Berfin gördüm.

"Ne istiyorsun?"

"Beni aradın ardından suratıma kapattın, seni kaç kere aradım ve cevap vermedin."

"Öncelikle, bb dedim bu yüzden suratına kapatmış olmuyorum; sen hikaye okuyordun, ben hikaye okuyor olsaydım ve sen beni arasaydın kellen uçmuştu."

"Ne istiyorsun?"

"Çıkalım mı?"

"Wow İdil ben...öyle gösterdiysem özür dilerim...sen de öyle göstermiyordun...Alper'le falan öpüşmen...erkeklerle olan ilişkin...bilmiyorum İdil ben lez değilim."

"Salak mısın? Dışarı çıkalım mı demek istemiştim."

Anırarak gülmeye başladı.

"Üstümden ne kadar yük kaldırdığını bilemezsin, yoksa aramız çok garip olurdu."

"Ben kiminle arkadaşlık ediyorum ya?"

Kapıyı kapatıp plaja doğru yola koyulduk. Ekinlerin evinin önünden geçerken Berfin eve baktı.

"Kim taşınmış buraya?"

"Aptalın teki. Boş ver sevmezsin."

"Kim? Erkek mi, kız mı?"

"Kız."

"Kızsa şansımızı deneyelim derim." Erkekse denemeyecek miydin yavrum?

Berfin'i ikna etmeye çalıştım ama o diretip zile bastı. Ben yolun kenarında dikilirken o konuşuyordu. Birkaç dakika bana bakıp kaş göz işareti yaptıktan sonra nihayet Ekin geldi. Wtf görl, sadece plaja gidiyoruz.

Ekin'in suratındaki fondotene sa dedikten sonra o da bana as diye cevap verdi. Fondotenle daha iyi anlaşıyoruz.

Berfin'in Ekin'le muhabbetinde dışarıda kalmıştım. Girmeye de halim yoktu. Berfin zorlayarak arkadaş olmaya çalışıyordu, neden bilmiyordum. Sonunda plaja geldik. Ayris ve Şimal oradaydı. Galiba yandaki şezlongta da Asya vardı.

Kızlara merhaba demeye giderken Asya da bize baktı.

"Ekin?"

"Asya?"

Ekin ve Asya mı?

Aralarında ne var?

Çağkan'ın derdi ne?
Çağkan mal mı?

Çağkan'ı seviyor musunuz?

-İdil

ÜABMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin