-43- "Senin için şaşırtıcı olmamalı."

17K 925 321
                                    

"Tam olarak ne söyledim? Belki belli edecek bir şey söylememişimdir?"

"Çağkan, seni seviyorum.' dedin."

"İyi halt etmişim."

"Bence çok tatlıydı."

"Bok mu vardı da söyledim? Ağzım kaysaydı da söylemeseydim! Sıçtım Cafer bez getir."

"Telaş yapacak bir şey yok. Eğer istemiyorsan sarhoştum deyip geçiştirirsin." Haklı olabilirdi.

"Ne yapacağım ben? Çağkan o yüzden yanımdan gitti demek. Hatırlamadığım için. O da mı bunu söylememi istiyordu? Sevindi mi? Bok vardı da içtim!"

"Hey, burada çok fazla bok muhabbeti dönüyor. Dediğim gibi Çağkan'a durumu kolayca anlatabilirsin ama birbirinizi sevdiğiniz aşikar."

"Nasıl aşikar be? Ben sevmiyorum onu, hem sevsem bile o benim üvey abim."

"Kendin söyledin, üvey abin. Aranızda kan bağı yok."

"Ben Çağkan'ı bulmaya gidiyorum."

Kapıyı kapatıp çıktım. Lanet okuyarak Çağkan'ı aramaya başladım. Onu giriş katında oturup yere bakarken buldum.

"Hey." dedim. Bana baktı.

"Konuşmamız lazım." dedi.

"Biliyorum." dedim. Biliyordum. Buraya bunun için gelmiştim.

"Ne dediğini hatırlıyor musun?"

"Hatırlatıldım. Peki sen nasıl hatırlıyorsun? En son baktığımda sarhoştun."

"Ben sarhoş falan değildim İdil."

"Nasıl değildin?"

"Çok fazla içmemiştim yani sarhoş olacak kadar."

"O halde Ekin sana- ŞARLATAN!"

Hızla yerimden kalkıp Berfin'in yanına gittim.

"Sen çıkış işlemlerini yap ben Ekinlere gidiyorum!"

Odaya girdiğim gibi parmağımı havada döndürerek odadan çıktım.

Arkamdan "Çıkış işlemi yok direkt çıkabilirsin!" diye bağırınca iyice şalterlerim attı. Bir dizi havası yaşatmıyorlardı insana.

Eve kadar koştum. Tamam koşmadım. Başta koştum sonra geberdim. Biraz da yürüdüm. Mesafe uzun.

Ekin'in evinin kapısını yumruklamaya başladım. Babası açarsa ölmüştüm. İnş iştedir.

Kapıyı annesi açtı. Çok şükür.

"Ekin orada mı?" diye bağırdım. Annesi neye uğradığını şaşırdı.

"Ekin nerede?" dedim. Annesi pörtlek gözlerle bana bakıyordu. Basit bir soru sorduk anam.

"Ekin'i görebilir miyim acaba?"

"Anne ay kim ge-" O sırada merdievenlerden inmekte olan Ekin'in cümlesi yarım kalmıştı. Kesinlikle benim yüzümden değil.

"Sen burada ne arıyorsun?"

"Seninle konuşmak için geldim. Önemli bir mevzu var."

Ekin annesine onayladığını gösteren bir bakış attı ve kapıyı kapatarak benimle bahçeye çıktı. Bu kızın kendine olan güveni nereden geliyordu? Son seferinde beni hipnoz etmeyi başaramamıştı.

Sakin davranmalıydım. Kendimi kaybetmemeliydim.

"SEN NE YÜZLE ÇAĞKAN'A DOKUNURSUN LAN?"

Hayır, kesinlikle kendimi kaybetmemiştim.

ÜABMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin