ÜABM

-12- "Bunu yapmak zorundaydım."

Kaya aşağıda beni bekliyordu.

"Ne oldu anlatsana!" Gözlerimden yaşlar süzülüyordu.

"Yolda anlatırım."

Kaya bana sarıldı. Bitch what?

"Ben her zaman yanındayım. Bunu bilmeni istiyorum. Alper böyle. Aslen çok iyi bir insan ama aşk hayatıyla ilgili sorunları var."

"Fark ettim. Teşekkür ederim."

Yürümeye başladık.

Neler olduğunu teker teker anlattım. Tepki bile vermeden sessizce dinledi.

"Merak etme. Alper bu olayların sonunda hiç yaşanmamış gibi davranacaktır. Onu kaç yıldır tanıyorum. Birini çok sever, çok erken davranır ve içine eder." İlk olmadığını duyunca sevinmiştim. Umarım Kaya'nın dediği gibi olurdu.

Lokantaya varınca herkes hep bir ağızdan konuştu.

"Neler oluyor ya meraktan öldük!"

"Ne olduğunu anlatır mısınız?"

"İdil ve Alper arasında bir şey mi oldu?"

Kaya bağırdı.

"Arkadaşlar sakin. Alper ve İdil kavga etmişler sadece. Ama hallettik sorunları kalmadı." Herkes onaylar gibi bakış attı.

Kaya ve ben yerimize oturduk. Hızlıca yemeklerimizi yiyip kalktık.

Plajda biraz daha vakit geçirip eve doğru yola koyulduk. Çağkan hiç konuşmuyordu. Gelirken yaptığı gibi elimi de tutmamıştı. Sabahki neşesinden eser yoktu. Acaba olanları anlamış mıydı? Yok canım.

Eve girdiğimizde annem ve Savaş tahmin ettiğim gibi gelmemişlerdi.

Yukarı çıktım ve duşa girdim. Banyodan çıktığımda Çağkan beni elimden tutup duvara yapıştırdı.

"Alper'le aranızda olanları biliyorum."

Tahmin ettiğim gibi. Şimdi sıçtık. Umursamaz görünmeye çalıştım.

"Biliyor musun?!"

Sadece çalıştım.

"O çocuktan uzak durman gerektiğini söylemiştim."

"Ben mi öptüm onu? O beni öptü! Ben gerekeni yaptım. Evine gidip haddini bildirdim. Aramızda bir şey kalmadı. Hem ben sana niye hesap veriyorum ki? Sana ne benim hayatımdan?"

"Çünkü ben senin lanet olası üvey abinim!"

"Üvey abim de olsan, üvey babam da olsan, hayatıma karışamazsın! Kan benim damar benim!"

Ve beyin koşarak uzaklaşır.

"Yani şey, hayat benim hayatım! Ne istersem yaparım!"

Lafımı bitirir bitirmez dudaklarıma yapıştı. Alper'in aksine rahatsız olmamıştım. Onun dudakları bana iyi geliyordu.

"Bunu yapmak zorundaydım."