Gülüp kapıya doğru yürüdüm. Çağkan bir hamleyle beni kucağına aldı. "Çağkan, bunun sonu iyi olmayacak gibi."
"Bir kere de itiraz etme. Çok yavaş yürüyorsun böyle daha hızlı olur." Güldüm ve kollarımı boynuna doladım. Sonunda gerçek bir gülüş.
"Ha şöyle."
"Çok konuşma inerim."
"Tamam sustum."
Daha fazla konuşmadan sahile vardık. Ateşi yakmışlardı. Herkes etrafında oturuyordu.
"Çağkan bey sonunda teşrif ettiler."
Herkes güldü. Hey ben de burdayım? Beni kimse takmıyordu. Kaya'nın elinde bir gitar vardı. Alper yoktu. Derin bir nefes aldım. Onunla karşılaşmak istemiyordum. Yani şimdilik.
Çağkan beni kucağından indirip oturdu. Yanına oturdum.
"Kaya hadi çalmaya başla."
"Tamam."
Kaya çalarken arada sevgilisinin gözüne bakıyordu. Kız da büyülenmiş gibi gülümsüyordu. Asya sürtüğü Çağkan'a sırtını yaslamıştı. Ama Çağkan benim elimi tutuyordu. Asya kenetlenmiş ellerimizi görünce bana pis pis baktı ve Çağkan'a sokuldu. Kaya çalmayı bitirdiğinde herkes alkışladı.
"Çağkan sen de bir şeyler çalar mısın? Hatta şarkıyı da söyle."
"Olur ne çalmamı istersiniz?"
Sarı saçlı olan adını daha bilmediğim kız "Life of the Party!" diye bağırdı. Ben de onaylar gibi başımı salladım.
Çağkan çalmaya başladı. Söylerken benim gözümün içine bakıyordu. Ela gözleri yeşile çalıyordu. Çok güzellerdi.
~
So baby be the life of the party.
-SHAAWNNN!
Sarışın kız Çağkan'ın üstüne atladı.
"Ayris dur!"
Kız az kalsın yanıyordu. En azından sonunda adını öğrenebilmiştim.
Herkes gülüyordu. Kaya yerinden kalktı ve denize doğru yürümeye başladı. Ayris Çağkan'ın üstünden kalktı ve yerine geçti.
"Ne siz hiç birini sevmediniz mi?"
Herkes katıla katıla gülüyordu. Bir anda ateşin üstüne biri hortumla su tutmaya başladı. Bu sırada biz de ıslanıyorduk. Herkes bağırmaya başladı. Bir yandan da kahkahalarla gülüyorduk.
Islandıkça içimdeki siyah sütyenim gözükmeye başladı. Lanet. Ne akılla beyaz tişört içine siyah sütyen giymiştim? Bazı erkekler bana bakmaya başlamıştı. Çağkan yanıma gelip kulağıma eğildi.
"Böyle çok seksisin bebeğim."
"Senin ağzını burnunu kırarım üstüme bakmayı kes. Ayrıca bebeğim ne? Kıro."
"Sen de beyaz tişörtün içine siyah sütyen giymeseydin."
"Hatalarımı yüzüme vurma." Ben gerizekalıydım.
Bizi böyle gören sürtük Asya, denize atlayıp çıktı.
"Çağkan bak nasılım?"
Orospu. Bu nasıl bir beyin ya? Allah beyin dağıtırken sen twerk mü yapıyordun ablacım?
Sürtük sarı tişörtünün altına fosforlu pembe sütyen giymişti.
"Orospu."
"Efendim?"
"Git diyorum Asya'nla oyna biraz."
"Peki o senin kadar seksi mi?"
"Orasını bilemem ama fahişeliğe kadar yolu var."
Çağkan gülüp beni kucağına aldı. Denizin yanında olduğumuz için de anında denize fırlattı.
"Bu yaptığını ödeteceğim."
"Nasıl istersen bebeğim."
Denizden çıkıp koşmaya başladım. Çağkan'ın çok hızlı koştuğunu önceden öğrenmiştim zaten. Lokantanın arkasına daldı, ben de peşinden gittim.
Yerler kaygandı bu yüzden Çağkan yavaş gidiyordu. Benimse ayağımda terlik olduğu için daha iyi gidebiliyordum. Çimenlik bir alana çıktık, o daha depar atamadan üstüne atladım.
Üstünü çıkarmıştı ve kasları dikkatimi dağıtıyordu. Çağkan bir hamleyle beni altına aldı.
"Ne yapıyorsun kalk üstümden!"
"Beni yere atmanın bedeli." Ah, bedeller bedeller.
"Birincisinde beni kucağına almıştın, ikincisinde de kitabımı ıslatmıştın! Hiç kimse benim kitabımı ISLATAMAZ! Şimdi in üstümden!"
"Bir şartla."
"Neymiş o şart?"
Dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Üstümde olduğu için hareket de edemiyordum. Karşılık vermekten başka çarem yoktu. Tuhaf hissediyordum. Onu seviyordum ama biz üvey kardeştik. Bu olamazdı.
Çağkan dudaklarımı bırakıp üstümden kalktı.
"Teşekkür ederim."
Rica ederim, ne demek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜABM
HumorBen bunu silmeyi planlıyordum, ne ara bu kadar okundu? *** Bu kitabın ana fikri, alabileceğin dersi, hayat için öğütü, edebi değeri yoktur. Saçma sapan bir şey, gereksiz, boşu boşuna vereceğin dakikalar... Bildiğim tek bir şey var, o da gülmek isted...