La bu çocuk bana mı yavşıyordu?
"Bu akşam evimde parti veriyorum. Sen de gelmek ister misin?"
"Olur, sorarım. Buradaki kişiler mi?"
"Çoğunlukla evet. Zaten Çağkan'ı da çağırdım."
Gülümsedi ve yanımdan ayrıldı. Ben arkasından bakarken Çağkan yanıma geldi.
"Onunla ne konuştunuz?"
"Sana ne?"
"Asya! Beni bekle bebeğim! Oraya geliyorum!"
"Ne diyorsun sen be pis sapık!"
"Şu ana kadar gördüğüm en güzel kızla konuşuyorum." Arkamı döndüm ve yürümeye başladım.
"Ama o bana "Sana ne." dedi ve ben de Asya'ya seslendim."
Yüzüme bir gülümseme yerleşti ve arkamı dönüp Çağkan'ın boynuna atladım. Yanağına bir öpücük kondurdum.
Beni kucağına alıp denizden çıktı.
"İndir beni!"
"Seni insan içinde öpmememi söylemiştin. Ben de böyle telafi ediyorum!"
Güldüm ve ellerimi boynuna doladım. Beni şezlonguma yatırdı.
"Akşam partiye gidiyoruz değil mi güzellik?"
"Bir şartım var."
"Neymiş?"
"Orada benimle öpüşemezsin."
"Neden ya? Merak etme bir odaya gireriz."
"Pis sapık!"
"Buyrun benim."
"Gerzek."
"Bir anlaşma yapmaya ne dersin?"
"Kesinlikle hayır derim."
"Bir dinle. Biz üvey kardeşiz ya şimdi. Yaptığımızı çaktırmamak için başkalarıyla da olabileceğiz.
"Hönk?"
"İlla söylettirecek misin?"
"Ee, evet?"
"Yani biz seninle olurken başkalarıyla da olabileceğiz." WTF?!
Bence de WTF? Fuckbuddy mi olacaksınız oha.
"Bu ne demek şimdi?"
"Yani bu seni her zaman öpebileceğim anlamına geliyor."
"Düşündürücü."
"İnsanların bilmemesi durumunda, evet. Kabul?"
"Kabul."
"Oldu o zaman."
"Benim küçük Augustus'um."
"Efendim?"
"Anlamazsın."
Biraz daha güneşlenip denize girdikten sonra yemek yedik ve akşam oldu. Herkes toplanırken Poyraz bağırdı.
"9'da bizim evde millet!"
Herkes hep bir ağızdan bağırdı ve ıslık çaldılar. Toplanıp eve gittik. Eve vardığımızda merdivenlerden çıkıp odama girdim. Duş aldım ve saçımı kuruttum. Saate baktım 7'ydı. Daha 2 saatim olmasına sevinip dolabımın kapağını açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜABM
MizahBen bunu silmeyi planlıyordum, ne ara bu kadar okundu? *** Bu kitabın ana fikri, alabileceğin dersi, hayat için öğütü, edebi değeri yoktur. Saçma sapan bir şey, gereksiz, boşu boşuna vereceğin dakikalar... Bildiğim tek bir şey var, o da gülmek isted...