Bölüm şarkısı; Pera-Kimseler. Benim için fazlasıyla anlamlı bir şarkı. Umarım şarkıda yazdıklarımda kalbinize dokunabilir.
Bu bölümü SageTaylors ithaf ediyorum. Kendisi bu dünyada karşıma çıkmış en güzel insanlardan birtanesi. Kalbindeki sonsuz sevgisine benide dahil ettiği için fazlasıyla mutluyum. Umarım yüreğindeki tüm dilek meşaleleri gerçeğe kavuşur ve isteklerini avuçlarında bulursun gizemlim. Yanımda olduğun ve yanında olmana izin verdiğin için çok teşekkür ederim. Sonsuz sevgi ile kal.
☆
Çığlık çığlığa yalnızlığımı,
Ürküten bir misillemeydi varlığın.
Beşinci mevsimim oldun,
Kuşattın gökyüzümü.
İki tane güneşin vardı ve
Kokundan kattığın rüzgarların...
Bir tufana denk geldik sonraları
Candan kafeslerimiz kırıldı.
Sarsakta ağır aksak uçan tüm umutları,
Tuvalin en silik rengine bürünmüştü mutluluklar.
Yap-boz parçaları misali kayboluyordun gölgelerden,
Ansızın ölümün sızısı yangınla geçerken bedenimden,
Vuslatına acı sinmemeliydi.
Kasırga kilitli kalplerimizi ayırırken birbirinden,
Tutsaklığın özgür kaldı kendini öldüren,
Bir katilin ellerinden...
☆Dakikalar, tüm kayıp ruhların zamana ödünç verdiği hüzün ile geceyi aydınlığa kavuştururken, ben olanca hareketsizlikle mıhlanmıştım yerime. Çaresizlik kaliteli bir urgandan daha güçlü bağlıyordu insanın elini ayağını.
Kalbimin kırık dökük harabe olmuş odalarından birinde annem bağır çağır ağlıyordu haykırarak. Onun duvarlarda yankı yapan sesi zihnimdeki çalkantıya ekleniyor şiddetini tahmin bile edemediğim bir depremle sarsıyordu hücrelerimi. Sayamayacak halde olduğum tüm ihtimaller ok olup derimi yüzerek ölüm yazıyordu. "Onu öldürürsün, gitmen gerek." Birlikte attığımız kahkalar, söylediğimiz şarkılar kazanamayacaklarını bildikleri halde tek yürek olmuş savaşıyorlardı hala. Az önce canlı olan yanımı terkeden ruhumu arıyorlardı. Birde cılız bir ses duyuluyordu derinliğimden. 'Ondan gidersen yok edersin herkesi' diyerek beni tehtit eden. Kırmızı çantası ve kendi başına örmeyi beceremediği dağınık saçlarıyla tepiniyor papuçlarının topukları ile adının baş harfini çiziyordu şah damarımın üzererine. Çizikten akan kanlar Y harfinde kabuk bağlıyor gittikçe beni zehirleyecek siyahlığa ulaşıyordu. Umutlar demir attığı limanımıda yakarak kaptansız bir gemi ile kaçıyordu kıyılarımdan. Benliğim benden vazgeçiyordu artık. Ben kendimi onun teninde açtığım karınca yuvası kadar mezarıma gömmüştüm. Ben bedenimden önce ölmüştüm.
Fırtınalarımı, adını bile bilmediğim bir şehrin sahiline vuran denize kağıttan gemi yapıp avucumun içinde oyalanan parmak uçlarına sarındım. Öleceğinin farkında olan herkes son saatlerinin tadını çıkarmalıydı.
Uzun uzun baktım yüzüne, alnına dökülen saçlarına. Göz kapağında belkide kendisinin bile farkında olmadığı bir beni vardı. Birkaç defa kirpiklerini saymayı denedim ama her defasında yanıldığımı düşünüp en başa döndüm. İçimdeki ilk günlere dönme isteğindendi bu çabam.
Çenesinin altında hangi yağız kavgasından eser kaldığını bilmediğim minik ize dokundum. Ruhunu, yüreğini, bedenini yaralayan her acıyı çekip almalıydım ondan.
Güldüğü zaman gözlerinin yıldızlarına kadar kıvrılan dudaklar, şafak sökerken güneşin yanında getirdiği kızıllığın tonunu taşıyordu.
Çatık duran kaşları bir nebze olsun gizleyecekti başkalarından muhteşem harelerini. Perdesi aralanmış camdan içeri süzen ürkek ışık, teninde gölgeler bırakıp benimle terkediyordu odayı. Yanağındaki su çiçeği arazı bile beni seviyorsun diye haykırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK "Yol Arkadaşının Kiraz Çiçeği"
Romance☆ "Aker dur kımıldama. Kirpiğin düşmüş." Sanki bir elmasa dokunuyormuş gibi yavaşça aldım yanağından tenine tutunmaya çalışan kirpiği ve parmaklarımı üzerine kapattım. "Dilek tut bakalım Yağız Aker." Gözlerini yumup uzunca bir süre öyle kaldı. Güneş...