Kar

816 100 405
                                    

Medya; Karlar içinde Yade ve Yağız.

Bölüm şarkısı; Pera-Veda Busesi.

Bu bölümü SclTkrn ithaf ediyorum. Kanatlarını gizleyen meleklerden biri o. Yüreği kadar kendiside güzel bir insan. Umarım karşına hep mutluluklar çıkar. Dilediğin ne varsa, çarçabuk kavuşmanı temenni ediyorum. Ömründen; aşk, mutluluk ve huzur hiç eksik olmasın.

Bölüm öncesi şiirimiz bu sefer Yağız tarafından yazıldı. Bu bir ilk, bakalım beğenecek misiniz?

Şimdi geçelim bizim Karanlık dünyamıza...
      
                          ☆☆☆

Kar, üşütmüyor içimde tüten gri dumanın rüzgarda savrulan küllerini.
Nârına yanıyor gecelerde denize dökülen ay ışıkları,
Bir adam senin hasretinle sınanıyor öksüz bıraktığın şehirde.
Giderek kaybettin mi yoksa kazandın mı kaybolan tüm şarkıları?
Ölüm yaklaşıyor, yakarak tenime.
Buz oluyorum, tuzla basıyorum seni yüreğime.
Yavaşlat adımlarını, kaçarak bitiremezsin bu aşkı.
Kar, ısıtmıyor içimde yiten ipek kozalarının mezarlarını.
Kadın,
Yalnızlık akıyor gözlerimden sensiz harflerle.
Adınla uyanıyorum uyuyamadığım uykulardan,
Meleklerim ne günahımı ne sevabımı yazıyor artık.
Kanatlarına kadar kırdın onları.
Dön, vedalardan sayılmıyor bu bilirsin!
Dön, kar yağıyor kurşuni renklere bürünüp,
Senin görebilmen için!

                          ☆☆☆

Karanlığın şehrin üzerine çökmesi bile ikna edememişti soğuk su damlalarının kristalleşmiş savaşcılarını. Büyük bir rekabet olacaktı aralarında gün ağarana kadar. Karanlık siyaha boyamak istiyordu kim varsa ona yakın, kar ise yaydığı ışık süzmeleri ile dünyayı yeniden aydınlatmak.

Saflığın kılıcını kuşanmış taneler, ustaca dokunuşlarla süslüyordu kışın yanında getirdiği soluk benzini. Her bir yan masumluğa bürünüyor, Paris sokaklarını sessizliğe gömüyordu. Öldüğünü düşünen ama kalbi atan yürüyenlerle birlikte.

Gece siyahtı, kar ise beyaz ve yedi renkti gökkuşağı. Peki ya yaşam getiren yağmur damlaları?

Samimi bir nimetti o. Gözlerimize hitap etmek yerine onun melodisini duymamızı, kokusunu hissetmemizi istiyordu. Birde altında yarını düşünmeden ıslanmamızı. Toprağın aşığıydı yağmur, ona kavuşabilmek için atıyordu kendini perilerin kanatlarından.

Masalsı bir aşk hikayesiydi onlarınki. Az kişinin bildiği eski kütüphanenin, tozlanmış rafında hiç açılmamış romanın kahramanlarıydılar.
Kahverengi bir adam, renksiz bir kadın.

Yağmur, intihar ediyordu gökyüzünden şarkılar söyleyerek adamın ellerine.

Yağmurun cesedi toprak kokuyordu...

"Film çok güzeldi değil mi kızım?"

Kalabalığın içinden bana yöneltilen soru arındırmıştı beni beynimdeki düşüncelerden.

"Güzeldi babaanne ama mutlu sonla bitmesini isterdim, kızın ölmesini değil."

Ağır adımlarla birbirimize tutunarak eve ilerliyorduk dükkanlar ile dolu kalabalık caddelerin arasından. Ayakkabımın beyaz örtüde bıraktığı izlerin naif gürültüsü, hayal kurmaya davet ediyordu beni.

KARANLIK "Yol Arkadaşının Kiraz Çiçeği"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin