NigGuliva Karanlığı benimseyerek yaptığın bu kapak için çok teşekkür ederim. Eline emeğine sağlık.Bölüm şarkısı; Bir Fırtına Tuttu Bizi- Suskunlar.
Bazı hatıralar Altın An barındırır içinde. Bazen bir çift gözdür o anı altınlaştıran bazense bir söz.
Altın eski çağlardan beri en kıymetli madenidir uygarlıkların. Eskimez, paslanmaz ve değer kaybetmez. Tıpkı o yaşadığımız, bizim için benzersiz olan birkaç saniye gibi.
Hatıralarımızı hatırladığımız kadar var oluruz ve herkesin bir unutulmazı vardır.
İşin acıtan tarafı unutamayacak olduğumuz anın sahibine, sahip olamayabilirizde. Her altın parmağa takılamıyor bazısını yürekte, en derininde saklaması gerekiyor insanın.
Hayatlarımız anlardan ibarettir ama bazen sadece birtanesi birisi altın olabilir.
Uras o altın anlardan birini yaşamış ve aşık olmuştu. Benimse tek isteğim, Feridenin ellerinden yüreğine tutunması ve o anın altınını parmağına takabilmesiydi....
Soğuk şehri esir almış, gökyüzünün griliği güneşin yüzünü göstermesine izin vermiyordu. Sabah ezanı okunmadan hemen önce Zonguldak sınırını geçmiştik. Uykusuz geçen gecemizde rüzgarın çığlıklarına eşlik ediyorduk ikimizde.
Buğulanan cam, yazmak için hazır beyaz bir sayfa gibi beni yazmaya davet ediyordu sanki.
İki küçük göz ve bir ağız; iste karşınızda gülen yüz...
Çocukkende yapmayı sevdiğim bir şeydi bu. Suya yazı yazmak...
"Uykusuzluk başına vurdu sanırım Yade?"
Akerin gülümseyişiyle kıyaslanamazdı bile cama çizdiğim gülen yüz. Onun gülüşünden, uykulu gözlerime yıldız kayıyordu sanki ama nedense o gülüşlerini benden saklıyordu.
"Uykusuzum evet ama aklım başımda sevgili yol arkadaşım. Hatta seni resmedebilecek kadar ayığım. Nasıl güzel olmuş değil mi?"
Tekrar camın buğusuna baktı. Gözlerindeki sarı hareler sabahın ilk ışıklarıyla daha belirgin hale gelmişti.
" Gülümsemediğimi düşünürsek, pekte bana benzemiyor."
Ben, Uras iyi olduğundan ve Akerin olmadığı uç günden sonra geri gelmesiyle anlıkta olsa mutluydum.
Onun ise kaza haberinden önceki mutluluğundan eser yoktu. Oysaki birlikte yemek yerken soğukluğu eriyip gitmiş fırtınaları dinmişti.
"Bencede sana benzemiyor, hatta senden daha yakışıklı. Dur sana benzeyenini çizeceğim."
Gülen yüzün hemen yanına somurtan bir Aker çizdim. Yani iki göz ve bir ters ağız.
"Şuan tam böyle gözüküyorsun işte, somurtkan. Dudaklarının kenarı ben sana küsüm der gibi boyun eğmiş sanki üzüntüne."
Kendi tarafındaki camın buğusuna küçük bir nokta koydu sadece.
"Bak bende seni çizdim ama sen göremiyorsun değil mi? Şuan anlamadığın ne biliyor musun Yade, bazen insan bir noktaya koca dünyayı sığdırır."
Ne diyeceğimi bilemiyordum. Sanki cümlelerimi zihnimden çalmıştı birileri.
"Aker, boynun nasıl? Eve gidince merhem sürelim ve unutmadan ağrı kesicinide iç."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK "Yol Arkadaşının Kiraz Çiçeği"
Storie d'amore☆ "Aker dur kımıldama. Kirpiğin düşmüş." Sanki bir elmasa dokunuyormuş gibi yavaşça aldım yanağından tenine tutunmaya çalışan kirpiği ve parmaklarımı üzerine kapattım. "Dilek tut bakalım Yağız Aker." Gözlerini yumup uzunca bir süre öyle kaldı. Güneş...