Mürekkep

678 76 449
                                    

Bölüm şarkısı; Justin Timberlake- Mirrors. (Benim için oldukça değerli bir şarkı, umarım dinlersiniz.)

Bu bölümü edakandemirr ithaf ediyorum. Güzel yürekli arkadaşım, Karanlık ailemin biricik üyesi iyi ki seni tanıdım. Umuyorum ki dilediğin arzu ettiğin ne varsa bolca mutluluk ve huzurla seni bulacak. Seni seviyorum.

Şimdi geçelim bizim Karanlık dünyamıza...
     
                           ☆☆☆

Ölüme inat bağırdı serçe tüm gücüyle,
Sonbahar yapraklarının arasından.
Bir yankı uyandı o sabah
Unutulan kentin aşk ocağında yanan.
Kadın ağlıyordu hıçkırarak,
Kucağına düşen kırmızı mürekkepe bulanmış elleri,
Öptü zehri onu ölüme cağırana kadar.
Unutulmuş sevinçler göz yumdu hüznün,
Kurumuş bir kahve fincanı tortusuna birikmesine.
Fallarda ayrılık yazıyordu,
Gözlerini gördüğü anlarda ise hiç ayrılmamak.
Kırık banka oturdu kız çocuğu annesini beklerken,
Sonra toprağın altından gördü yüzünü.
Soğuk mu diye sordu herkese
Annem orada üşür mü?
Tüyleri yaşlandıkça dökülen serçe, Kondu ağırlığını taşımasını umduğu dala.
Ölüm hala elinde asası onu arıyordu yana yakıla.
Serçenin kırık kanadından baharla aşk döküldü saçlarına,
Ölüm uyudu,
Sarı elbisesini giymiş güneş,
Adamın birinin gözlerine doğdu usulca.
Masal ve masaldan ziyade sevda kokan bir hikaye.
Kiraz çiçeğinin ana yurdu onun kalbine giden yolları oldu.
Ölüme inat bağırdı serçe son gücüyle,
Büyüdü bedenler.
Aynı kaldı iki yürek,
Birbirlerine ait olduğunu bilerek!

                         ☆☆☆

Mürekkep mavisi geceyi çığlıklarla ikiye ayrıran ses, derin yarıktan kan damlalı yağmurlar yağdırıyordu yeryüzüne.

Boş ve beyaz bir defter sayfasında kuş tüyünden kalemde canlılıklarını yitiren kelimeler, dört döndü sahipinin parmak uçlarının etrafında kağıda düşmemek için.

'Öldü' yazmama savaşı veriyordu lacivert kalem ucu paragraf başına.

Aslında direnmese yeni bir kapı aralanacaktı önünde.

Özlemi lâl dünlerin üzüntüsü..

Dokunmaya kıyamadığı adamın teninin üzerinde beliren cümlelerin sonuna üçüncü noktayı koymaya çabalasada, elini ayakta tutan ruhu sönmüştü kirpik çöpleri gibi.

Kulaklarıma dolan ses hafızamda canlandırdığı görüntülerle sardı hücrelerimi. Büyümüştü bedenlerimiz. Kalplerimiz yokluğumuzla eşini ararken geçen günlere inat pes etmeden, elleri büyümüştü avuçlarından öptüğüm adamın, o çok sevdiğim elleri.

Çocukken oyun oynamak için yumruk yaptığı parmakları, kalkanlarıydı şimdi onun. Kendini ve kendinden önce beni korumak dürtüsüyle hazırda bekleyen.

Yüreğinin gittikçe hızlanan sesinden dinliyordum ismimi. Siyah kelebeklerimi gördüm çattığı kaşlarının altından bana bakan sarı hareli gözlerinde. Çoktan uçmuşlardı ait oldukları yere, ıslanmasından korkmadan kanatlarının.

Işığımdı. Yeryüzünde ve gökyüzündeki tüm ışıklara inat, kelebeklerimi uğrunda pervane edebilen gün ışığım.

Güneşim.

KARANLIK "Yol Arkadaşının Kiraz Çiçeği"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin