Bölüm şarkısı; Ceylan Ertem, Mabel Matiz- Kör Heves.
Bu bölümü ve şiiri BraEkiz5 ithaf ediyorum. Güzel yürekli insanlar güzel bakarlar, güzel severler tıpkı senin gibi. Mavinin en güzel tonunda mutlulukların ve umutların olsun hep. Hep gülümse. Seni seviyorum...
Yorumlarınızı eksik etmeyin ailem.
Şimdi geçelim bizim Karanlık dünyamıza...
☆☆☆
Bir ayaz akşamı kırlangıcın yüreği,
Fırtınalar kopuyor tüylerini savurarak.
Ölümün uğramadığı şehri arıyor herkes,
Yalın ayak.
Oysa ölüm aşk gibi tek heceyle içerisinde insanın,
Ensesine soluyor nefesini.
Kırlangıç korkak,
Umutlarını saklıyor kanatları altına.
Ve kalp nedense solak,
Az yaratılanda karşımıza çıkması bundan yarım yamalak.
Kadın oluyor kırlangıç adamın ellerinde,
Ruhu hapsettiği sonbahar dayanıyor kapısına.
Ölüm uyanmış çoktan, yanıbaşında.
Aşk suya karışıyor sonra.
Umutlar katili olunan mutluluklara.
Susuyor kırlangıç,
Attığı vaveylalar ulaştığında semalara.
Bir adamın ellerinde kadın,
Yazlı akşamların birinde,
Hediye ediyor ruhunu nazlı kırlangıcın birine.
Gökyüzüne kuruluyor yuvalar ve,
Sevdalar kalıyor sessize kadar,
Ebediyete!☆☆☆
Kelebek, neler sığdırıyordu bir günlük ömrüne? Tırtıl olduğunu unutupta mazide, kanat çırpıyordu siyah kanatlarıyla gökyüzüne.
İnsanoğlu için, yirmi dört saat az belki ama onun yirmi dört yılı varmış kadar rahattı yüreği.
Kelebeğin penceresinden ona kocaman gelen ömrü kadar çok sevilir, bazıları.
Duygulara zaman işlemilez, tıpkı elinde tuttuğu pamuk şekerini bitirmekten korkmayan küçük bir kız çocuğu gibi...
Sevdasına doyamayan kadının kalbi pul kanatlılarıyla uçardı sevdiği adamın gözlerine, bazen yakardı ateşi o ince tenini ve bazen yalandı ateşleri bazı adamların...
Kumar masasında kendine karşı yenilmeye benziyordu karşılıksız aşk, ne yaparsan yap sonunda başbaşa kalıyordun kağıt kesiği yalnızlığınla. Kaybetmek ya da kazanmak mesele değildi asla, sen belirsizliği ve yakardığın keşkelerini bile sevmeye alışmışsındır onunla.
Toprağa hediye edilen kelebeklerden birinin üstü örtülüyordu şimdi. Kısacık aklar düşen saçları kahverengiye gizlenmişti.
Kelebekler nasılda severlerdi ışıkları ve marifet kelebek olmak değil doğru ışığı sevebilmekteydi.
Özgün Çınar'ın ruhu, özgürlükle raks ediyordu semalarda. Kozasından soyunmuş, korlarını bırakmıştı giderken. Sırf o ve ben, biz olabilelim diye...
Aşkından kavrulmuş bir sevenin üstüne, beyaz kefenine tezat olan kara topraklar dökülüyordu. On sekiz saat öncesine kadar canına kan bulaşmamıştı oysa, aşkını sır edip gizlemişti o kalın çerçeveli gözlüklerin arkasına.
Yağız tutunduğum koluyla kendine çekti beni ve dedem, kıyamadığını belli edecek şekilde savurdu kürekteki toprağı.
Kalabalık bir cenaze töreni değildi bu, otuz kişi vardı en fazla etrafta. Sala okunmuş, musalla taşının önünde namazı kılınmış ve dört taraftan omuzlanan tabutu getirilmişti toprak evlere son görev için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK "Yol Arkadaşının Kiraz Çiçeği"
Romance☆ "Aker dur kımıldama. Kirpiğin düşmüş." Sanki bir elmasa dokunuyormuş gibi yavaşça aldım yanağından tenine tutunmaya çalışan kirpiği ve parmaklarımı üzerine kapattım. "Dilek tut bakalım Yağız Aker." Gözlerini yumup uzunca bir süre öyle kaldı. Güneş...