Bölüm şarkısı; Pinhani- Çok aşık. Yine benim için fazlasıyla anlamlı şarkılardan, herkes çok aşık bir şeylere, birilerine, kimselere...
Bu bölümü MorKaleminSesinden ithaf ediyorum. Yüreğinde yer edinmeme izin verdiğin için çok teşekkür ederim bir tanem. Umarım hak ettiğin gibi mutlu ve umutlu olursun hep. Güzel yüzün hep gülsün... Seni seviyorum.
Yorumlarınızı eksik etmeyin Karanlık ailem, iyi okumalar.
Şimdi geçelim bizim Karanlık dünyamıza...
☆☆☆
Bir mevsim,
Güz yapraklarını savuran.
Bir haziran aylardan,
Hava gri.
Kokun savruk rüzgarla esiyor saçlarıma,
Sevesim vardı birilerini,
Bundan çok aşık yüreğim sana.
Öyle durup dururken,
Kendiliğinden kurulduğun andan beri göz kapaklarına,
Vazgeçilmezim olan şarkılar gibi mırıldanıp durdum seni,
Sözleri bulutlardan ve kayıp bestesi.
Bilirim seversin gökyüzünü,
Ve her şeyden öte gökyüzü senin gülüşüne gizlenir.
Güneş, sen de gizlidir.
Bir mevsim eser uzaklardan,
İçinde elleri beni bahara kavuşturan sen,
Sen ne büyülü şeysin adam!
Şiir misin nesin sen gecenin bir yarısı yazdığım?
Bundan mı benim senin yüzünü ezbere bilmem?
Hep seni beklemem hece hece?
Yokluğunu bile sevmem bundan mı?
Yüreğime kokun çarptı, kalemime dizelerin,
Pardon adam, şiir gibisin.
Ve ben seni yazmak için doğan,
Hazan rengi şairinim!☆☆☆
Duyguların karışmayı sevdiği zamanlarda, iç seste sessizliğe bürünüp çekiliyordu köşesine. İnsan bazen herkesten önce terkediyordu bedenini.
Yas henüz tutulmadan ve yaşlar akmadan tamamıyla gözlerden, geri dönmek zorundayız tozlanmış hayat sahnesine.
İşte o anlardan birinde elimi sımsıkı tutan kişinin sıcaklığını yüreğimde hissetmek tutuyordu beni oyunda.
Güçsüz bir piyon olsamda, ben yanındayken yenilmemeye yemin eden adamın soğuk alevler kuşanmış ininde güvendeydim. O saklıyordu beni gözlerindeki tüm alazların içine ve ben yanıp kor olduğumda ateşinin harıyla, her şeyden çok kendim oluyordum.
Bu yıllarca yalan kahkahalar duyupta, eşsiz bir gülümsemeye esir olmaya benziyordu.
Gülüşüne tutkun ve kokusuna müptela, o gamzelerini dolduran ufuk çizgilerinin eseri olmaktı...
Ona esir, onun eseri olmaktı sevdasıyla özgürleşerek...
Cehennem sahibi olmasına rağmen ateşin, arafta sönmeksizin yanan aşk alazımıza kıskanarak bakıyordu.
Sonsuzluğun karesi kadar yeniden doğuyordum küllerimizden. Tıpkı, zümrüdü anka gibi...
Gergin bir şekilde doğrulurken sandalyemde, Yağız huzursuzluğumu farketti ve daha sıkı tuttu elimi.
Çetin ondan beklenmeyecek ciddi ifadesiyle dinliyordu dedemi. Hala bunun kötü bir şaka olduğuna inanmak istiyordum.
"Sağ kolum, Özgün Çınar..."
Dedem titreyen sesini düzelterek konuşmaya devam etti onu izleyen yirmi kişiye.
"Biliyorsunuz ki, hain bir saldırıda hayatını kaybetti... Bugün burada temsilcisi olduğunuz ülkenin adına bulunmuyorsunuz sadece, vatanınızın size ihtiyacı var çünkü bu artık Türkiye'yi aşan bir mesele haline geldi. Sirbent Sezgin, yalnız değil. İşin arkasında çok daha büyük bir topluluk oluşturmuş durumda. İstihbaratımızın elde ettiği bilgilere göre, dış mihraklar ve içimizden hiç beklemediğimiz insanlarda o topluluktalar. Aker başta olmak üzere ekibim, geçen ay yasadışı yollardan tam bir milyon dolar kazanıldığını tespit etti. Uyuşturucu ve kadın ticareti başta olmak üzere, tarihi eser kaçakçılığı gelir kaynaklarından. Son bir senedir Korkut'un yerini alan oğlu, tüm düzeni değiştirdi. Babasının peşinde olduğu bilgilerin açığa çıkması dahilinde AnKa'yı yıkmak için şu an ilk hedefi, bizim de takipte olduğumuz Oktay Ilgaz. Dosyası hala elimizde ve bu konuda Sirbent'ten çok daha öndeyiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK "Yol Arkadaşının Kiraz Çiçeği"
Romance☆ "Aker dur kımıldama. Kirpiğin düşmüş." Sanki bir elmasa dokunuyormuş gibi yavaşça aldım yanağından tenine tutunmaya çalışan kirpiği ve parmaklarımı üzerine kapattım. "Dilek tut bakalım Yağız Aker." Gözlerini yumup uzunca bir süre öyle kaldı. Güneş...