Takip

1.6K 211 441
                                    

Bölüm şarkısı; Celine Dion-My heart will go on...

Bu bölümü, her zaman yanımda olan canımdan çok sevdiğim dostuma ithaf ediyorum...
       

Burada olmak istemiyordum. Bu tozlu yerde dosya aramak ve tanımadığım bir adamla yola çıkmak istemiyordum. Kimse bana sormamıştı. Birden kendimi yabancı olduğum olayların içinde bulmuştum. Tamam, mükemmel bir hayatım yoktu ama kendimle mutluydum. Dinlediğim şarkılar izlediğim filmlerle kendimi dış dünyadan soyutluyordum. Bazen düşüncelerimin ağırlığından korktuğum için zihnimdeki sesin bile sustuğu oluyordu.

"Yade, atlaman gerek."

Tek kaçış yolumuz arşivin örümcek ağları ve tozla kaplı eski penceresiydi. Aker çoktan atlamış bir buçuk metre aşağımdan beklentili gözlerle bana bakıyordu.

Şimdi onu sorgulamayacak ve dediğini yapacaktım ama güvende olduğumuzu hissettiğim anda sorularıma yanıt almak için çabalayacaktım. Her ne kadar dedemin zorluk çıkaracağını bilsemde.

Evin arka bahçesindeydik ve araba ön taraftaydı. Şansımıza adamlar hala içerdeydiler. Aker'in hızlı adımlarına ben ancak koşarak yetişebiliyordum. Nefesim ciğerlerimi zorluyordu. Sanki az önce astım krizi geçiren kişi ben değilmişim gibi birde koşmaya çalışıyordum. Yol arkadaşım halimden anlamış olacak ki aramızdaki mesafeyi sıfırladı.

Aker'in eli önüne çıkan ilk kişiyi öldürecek gibi silahın tetiğindeydi. Bir yandanda etrafı kontrol ediyordu soğukkanlılıkla. Gizlenmek için, bahçeden ormana girmiştik. Elimde babamın öz geçmişine ait kısa bir yazı ve birkaç fotoğraf vardı. Yağız henüz farketmemişti. Farketseydi eminim arşivden dosyayı almama izin vermezdi. Yani en azından ben öyle düşünüyordum.

Arabanın olduğu yere gelmiştik. Yapmamız gereken tek şey koşarak hedefimize ulaşmaktı. Aker öne doğru birkaç adım attı ve eve baktı. Evin önünde bizimkinden başka iki araba daha vardı.

"İçerideler, senden bunu istemem ne kadar doğru bilmiyorum ama kaçmak istiyorsak koşman gerek."

Sesinde o yağız rüzgarlarından eser yoktu her zamankinin aksine. Sanki güçsüz, yaşamımın son demlerindeki ölümcül bir hastaydım ve Aker'de benim zarar görmemi istemiyordu.

"Endişelenmene gerek yok koşabilirim."

Bir anda şaşkın bir ifade takındı.

"Hayır endişelenmiyorum. Sadece hasta bir kızla uğraşmak istemem."

Bu söylediği beni kırabilirdi ama en ufak bir etki bile bırakmadı üzerimde. Çünkü gerçek düşünceleri ilk cümlesinde saklıydı. Belkide sadece dedeme verdiği söz yüzünden beni önemsiyordu ama ikinci cümlesi tamamen ilk cümlesindeki duygularını saklamak için kullandığı bir perdeydi. İstedigi kadar düşuncelerini, duygularını umursamaz ve bencil tavırlarıyla saklamaya çalışsın benim inandığım tek şey gözlerinde gördüklerim olacaktı. Çünkü,

'Birçok insanı sözlerimize hareketlerimize hükmederek kandırabilirdik ama bazısının gözlerimizden yüreğimizi görmesini engelleyemezdik.'

Ben Aker'in ' bazı'sıydım...

Ciğerlerime güvenmem gerekti. Aslında dünyada güvenebileceğim tek kişi kendimdim. Hele ki bilmediğim bir olayın içinde sürüklendiğimi ve yalnız olduğumu düşünürsek.

Yol arkadaşım bir anda bileğimden tuttu ve koşmaya başladı. Şaşkınlığımı üzerimden atıp adımlarına uyum sağlamaya çalışıyordum ama benden uzun , kuvvetli ve yıllardır aldığı eğitime uygun vucudunu düşünürsek ona yetişmem imkansızdı. Uyguladığı güçle benide yanında sürüklüyordu.

KARANLIK "Yol Arkadaşının Kiraz Çiçeği"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin