Medya; Ediz Güngör, Kuzey Abay.
Gözlerimi açamıyordum. Bilincimi birisi ele geçirmiş sanki şok veriyorlarmış gibi hissediyordum. Burnuma gelen rutubetli kokuyla, boş olan midemin iyice kasıldığını hissettim.
"Ulan kuzey bir boka da eline sürme be oğlum." birisinin sinirle solumasını duymuştum ama gözlerimi açıp bakacak gücüm yoktu. Bitmiştim.
"Ya nerden bileyim oğlum, zaten onun yüzünden de malları alamadık. Ağabeyim öldürcek bizi."
Bu yabancı sesler beni ürkütürken, yerimden doğrulmaya çalıştım. Ellerimin bağlı olmasıyla paniğe kapılarak gözlerimi açmaya çalıştım.
Sadece çalıştım çünkü gözlerimi de bağlamışlardı. Panik vücuduma iyice yayılınca endişeyle arkamda ki ellerimi oynattım.
"Geliyor mu ağabeyim?"
"Geliyor, sen şu köşede yerini seç ilk seni sikecek." alayla söylenen bu sözler kasılan midemi iyice berbat etmişti.
"Kim var orada?" sesimin değişik çıkması umrumda değildi. Konuşunca başımın arkasında ki ağrı 'ben buradayım' dercesine zonklamıştı.
"Ooo uyanmış mı prenses?" bu ses diğer sese göre daha dinç gibiydi.
"Ne yapacağız bunu?" Allahım yardım et. Başım bir türlü beladan kalkmıyordu.
"Bilmem, ağabeyin gelince ne yapacağımıza karar veririz." gözlerimin üstünde ki bez parçası kalkınca biraz da olsa rahatlamıştım.
"Siktir!" gözlerimi açmak için resmen savaş verirken, gözlerimin tekrardan bağlanmasıyla korkmuştum.
"Ne oldu?"
"Sıçtık kuzey, bu gece ağabeyinin elinden sağ kurtulursak iyidir." endişeyle çıkan sesiyle meraklanmıştım. Birden ne olmuştu ki?
"Niye oğlum bir kız sonuçta."
Arkadan gelen devrilme sesiyle, korkudan çığlık atmıştım.
"Şşş tamam, tamam sakin ol." birden ilgili gelen sesle şaşırmam iyice artmıştı.
"Bırakın beni lütfen, ben hiçbir şey yapmadım. Yemin ederim kimseye söylemem bırakın lütfen." sesimin titremesi birazdan ağlayacağıma işaretti. Başım arkasında ki ağrı beni iyice zorlarken acıyla inlemiştim.
Büyük bir gürültüyle açılan kapının sesini duyunca çığlık atmıştım yardım amaçlı.
"Kuzey, kızın ağzını bağla çabuk sarsma çok. Ben ağabeyine bakıp geliyorum."
Ağzımın üstüne örtülen bezle kafamı sağ sola doğru oynatmaya başlamıştım.
"Rahat dur, yoksa canını yakacağım." acımasız çıkan sesle yerime sinmiştim. Daha fazla canım yansın istemiyordum.
Uzaktan gelen devrilme ve bağrışların sesleri duyuluyordu.
"Yanlış zamanlama be güzelim, ağabeyim canına okuyacak."
Korkudan ve ağrıdan artık ağlamaya başladım.
"Nerede lan işi berbat eden orospu?!" kükreyen sesle oturduğum yere daha da sindim. Benden bahsediyordu ama tanıdık geliyordu bu ses.
"Do-"
"Bu mu lan?!" yakından gelen adım sesleri kalbimi durduracaktı artık.
"Do-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berva
Teen Fiction"Yapma doğu! Lütfen yapma!" yalvarışlarımı duymuyordu, çünkü o benim doğum gibi davranmıyordu. Sanki bedenini birisi ele geçirmiş gibi hareket ediyordu. Keskin bakışları yüzümde gezinince alayla sırıttı. Bir anda silinen gülüşüyle acı çeker gibi bak...