23."Affet...sevgilim"

6.5K 202 31
                                    


Merhaba arkadaşlar, bazı kısımları içime sinen bazı kısımları sinmeyen bir bölümle karşınızdayım. İnşallah beğenirsiniz. Hatam varsa kusura bakmayın.

Aşağılarda belirttiğim yerde medyada ki şarkıyı açarsanız daha anlamlı olur.

İyi okumalar...

Babam.

Sadece ona baba ismini veremezdim. Her şeyimdi o benim. İlk öğretmenim, ilk aşkım, ilk kahramanım, ilk arkadaşım, hep ilklerimin başıydı aslında.

Onunla koşmayı, yürümeyi öğrenmiştim. Ağzımdan ilk baba kelimesi çıksın diye kendini bana adadığını da biliyordum. Belki de ona ilk baba dediğim gün ağlamışta olabilir.

Annesizliği bana hissettirmemek için kendini paraladığını da biliyordum. Hatırlıyorum, küçük iken ona annemi sorduğumda; hep bizim yanımızda, bizi izlediğini söylerdi.

Belki de cihanın gerçekten iyi bir çocuk olduğunu sanıyordu. Yoksa beni cihan gibi birisinin ellerine bırakabilir miydi?

Şuan arkasından koşup, birden boynuna atılmamak için zor tutuyordum kendimi. Zaten koşsamda düşmekten korkuyordum. Belki bana kırgın, öfkeliydi. Belki de buraya bana öfkesini kusmaya gelmişti. Ama benim babam öyle bir adam değildi ki...

Bana sesini yükseltikten sonra, gözleri dolan adam bana burada öfkesini kusabilir miydi?

Yanaklarımda ki ıslaklığı silip, ayaklarımı zorla harekete geçirip tam arkasında durdum. Kokusunu alıyordum. Titreyen alt dudağımı, dişlerimle kavrayıp gözlerimi yumdum. Buradaydı işte. Bulmuştu beni.

Titreyen elimi omzuna doğru uzatıp, sesimin titremesini umursamadan mırıldandım.

"Baba..." elimin altında ki omzu kasıldığında, kendini sıktığını anladım. Bir kaç dakika öyle durduktan sonra, yavaşça bana doğru dönmüştü. Hasret kaldığım yüzünde, aceleyle gözlerimi gezdirdim. Zayıflamış mıydı?

Yeşil gözlerinin kıp kırmızı olduğunu gördüğümde, yavaşça iç çekmiştim. O da benim gibi ağlamamak için kendini tutuyordu. Daha fazla dayanamadan, kollarımı boynuna dolayıp kafamı boynuna gömmüştüm. Rüyada olamazdım değil mi?

"Baba...geldin..." diye fısıldayıp, daha sıkı sarıldım. Sanki tekrar gidecek gibiydi. Biraz öyle kaldıktan sonra bir şey fark etmiştim. Kollarını neden bana sarmamıştı?

Korkarak geri çekildiğimde, derin bir nefes alıp dolu olan gözlerini başka bir tarafa çevirmişti. Kızgın mıydı bana?

"Baba..." diye mırıldanıp, ellerini tuttum. Neden böyle davranıyordu ki?
Ellerini ellerimin arasından çekip, ıslanan gözlerini sildi. Sonra da boğazını temizleyip, kaşlarını çattı.

"Çıkışta geleceğim, konuşacaklarımız var." benim bir şey dememi beklemeden arkasını dönüp yürümeye başladı. Yürürken sarsılan omuzlarından yanımda dökemediği gözyaşlarını döktüğünü anladım.

Olayın şokundan çıkamadığım için bir kaç dakika öylece soğukta beklemiştim. Gözlerimi etrafımda gezdirdiğimde öğrencilerden hiç kimseyi görememiştim. Hızla kendime gelip, tempolu bir şekilde koşmaya başladım. Nefes nefese sınıfın önüne geldiğim de, zaman kaybetmeden kapıyı çalıp içeriye girdim.

Bütün sınıfın bakışları bana dönünce, çekinerek öğretmen masasına ilerledim.

"Özür dilerim, geciktim." karşımda ki kadın bana gülümseyerek sorun olmadığını söyleyince, bakışlarımı sınıfta gezdirdim. Kuzeyle bakışlarımız kesişince, şaşkın bakışlarla bana baktığını gördüm. Onu süzdüğümü anlamış olacak ki, kaşlarını çatıp bir şeyler mırıldanarak kafasını başka yere çevirmişti.

Berva Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin