Bir anlık sinirle alınan kararlar, belki de hayatımızın dönüm noktaları olabiliyordu. Genç kıza yapılan iğne yüzünden bilinci kapalı bir şekilde, sandalye de bağlı otururken, karşısında ki psikopatça onu izleyen adamdan habersiz derin uykularda geziniyordu.
Adam derin bir nefes alırken, bugünün gelmesi için ne kadar zamandır beklediğini düşündü. Sevdiği kadın tam da karşısındaydı.
Oda isterdi kendisini sevmesini ama onun kalbi çoktan başka bir adamı benimsemişti bile. Adamın aklına gelenle birlikte, damarları öfkeyle kabarmıştı.
Berva kendisini sevecekti. O adamı değil!
Bu fikirle oturduğu yerden hızla kalkıp, dağınık masanın üzerinde ki telefonunu bulmaya çalıştı. Masanın üzerinde ki bira şişelerini sertçe yere savururken, telefonunu sonunda bulmuştu.
Telefonun kamerasını açıp, genç kızın karşısına geçti. Genç kız her şeyden habersiz kafası önüne düşmüş bir şekilde uyurken, karşısında ki adam onun bu hallerini çekiyordu.
Yeteri kadar çektiği fotoğrafları sahibine ulaştırırken, keyifle gülümsemişti. Aklına o adamın sinirden kudurduğu gelince, sırıtması kahkahaya dönüşmüştü.
Genç kız yavaş yavaş kendine gelirken, boğuk bir şekilde gelen kahkaha sesiyle irkilmişti. Gözleri sanki açılmaması için yapıştırılmış gibi açamıyordu bir türlü.
Ellerini oynatmak istediğin de bileklerini bir menge gibi sarılan ipleri fark etti. Ağzından küçük bir inleme kaçarken, içinde ki korku git gide büyüyordu.
Adam, sevdiği kadının sonunda uyunmaya başladığını görmesiyle büyülenmiş bir şekilde ona bakmaya başlamıştı. Bu kadar güzel olmak zorunda mıydı?
Genç kız sonunda gözlerini aralayabildiğin de, etrafı bulanık bir şekilde görmüştü. Bir kaç defa gözlerini kırpıştırıp açtı. Her şey şimdi daha netti.
Karşısında gördüğü adamla sanki midesine tekme yemiş gibi iki büklüm olmuştu. Kabustu bu. Gerçek olamazdı.
"Güzelim?" o tiksinç ağzından duyduğu kelime ile, kanı donmuştu. Ona sadece Doğu güzelim diyebilirdi.
"Sonunda uyandın, acıktın mı?" gözleriyle etrafı taradığın da, mide bulantısı iyice artmıştı. Böyle bir adamın leş gibi bir yerde durması gayet normaldi.
"Çöz beni." sanki boğazından hırlamış gibi çıkan sesiyle, gözleri kısılmıştı.
Adam, oturduğu yerden kalkıp genç kızın önüne çökmüştü. Yüzüne düşen bir tutam saçı çekeceği sıra, genç kızın yüzü diğer tarafa dönmüştü. Dokunmasını istemiyordu.
"Yapma ama böyle güzelim, daha çok zaman beraberiz."
Berva korkuyla tekrar ona baktığın da o pis pis sırıtarak kıza bakmıştı.
"Bırak beni Allah'ın cezası! Çöz ellerimi!" bir anda gelen dürtüyle deli gibi bağırmaya başlamışken, karşısında ki adamın yüzünün gerildiğini gördü.
"Şş, sakin ol. Canını çok yakmayacağım." kızın yanağını elinin tersiyle okşadığında, kız hırçın bir şekilde kafasını geri çekmişti.
"Doğu seni öldürecek biliyorsun değil mi?! Mahvedecek seni!" genç adamın mavi gözleri sinirle parlarken, ellerini saçlarına geçirip çekiştirmeye başladı.
"Sus! Alma onun adını ağzına!" diye kükrediğinde, genç kız daha da üstüne gitmişti.
"Gücün bana yetiyor değil mi?! Çık sana karşısına adamsan!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berva
Roman pour Adolescents"Yapma doğu! Lütfen yapma!" yalvarışlarımı duymuyordu, çünkü o benim doğum gibi davranmıyordu. Sanki bedenini birisi ele geçirmiş gibi hareket ediyordu. Keskin bakışları yüzümde gezinince alayla sırıttı. Bir anda silinen gülüşüyle acı çeker gibi bak...