6."Hastane."

6K 209 13
                                    

Kuzey bilinçsiz bir şekilde yerinde sallanırken yeniden attığı çığlıkla koşarak yanına gittim. Üstüm şuan umrumda değildi kuzeyin durumu çok kötü görünüyordu.

Kuzeyin yanına korkuyla çökerken elimi omzuna koydum. Dokunmamı hissetmiş gibi gözleri hemen bana dönmüştü.

"Ku-kuzey iyi misin?" bakışları çok tuhaftı sanki hemen saldırcakmış gibi duruyordu. Elimin altında ki vücudu kriz geçirir gibi titriyordu.

Kuzeyin eli bileğimi bir anda tutunca korkudan çığlık attım. Bileğimi yerinden çıkarmak istermiş gibi sıkıyordu. Bunu bilinçsiz yaptığı o kadar belliydi ki.

"Yardım et... Lütfen yardım et." dişlerinin arasından konuşarak daha da korkunç bir hâl almıştı.

"Ta-tamam sakin ol...bileğimi acıtıyorsun kuzey." kuzeyin bakışları bileğime kaysada bırakmadı aksi hâlde daha çok sıkmaya başladı.

"Yardım et bana!" bağırmasıyla panikle yerimde zıplamıştım. Elim alnına yapışmış saçları çekerken ona şevkatle yaklaşmaya çalıştım.

"Tamam, tamam söyle ne yapmam lazım?" ağlamak istiyordum. Kuzeyi bu hâlde görmek çok kötüydü. Daha dün tanışmamıza rağmen o sıcak neşeli kuzeye alışmıştım.

"Bi-bilmiyorum...yardım et lütfen." sonlara doğru kısık çıkan sesiyle gözümden bir yaş düşmüştü. Ne olmuştu ki durduk yere?

"Bileğimi bırak ki yardım edeyim sana." kuzeyin bakışları yüzümde gezindikten sonra bu sefer gözlerini bileğime çevirdi. Ateşe dokunmuş gibi hemen çekerken içimden birşeylerin koptuğunu hissettim. Bu kadar mı savunmazsız hâle gelmişti?

Kollarımı hemen boynuna dolayıp sımsıkı sarıldım ona çektiği acısını almak ister gibi. Kuzeyinde kolları sıkı bir şekilde belime sarılırken kafasını omzuma koymuştu.

Salona göz gezdirebildiğim kadar bakınmıştım. Ortada ne doğu görünüyordu, ne de ediz.

Acaba yukardalar mı diye düşünsemde kuzeyin çığlıklarını duyup gelmeleri gerekirdi.

Kollarımın arasında ki kuzeyin titremeleri azalırken burnunu çektiğini duymuştum. Bu haline içten bir tebessüm ettim. Kollarımda ufacık savunmasız bir çocuktan farkı yoktu.

"Kokun" kuzeyin titrek sesini duyduğumda elim saçlarına gitmişti.

"Güzel kokuyorsun." saçında ki ellerim dururken yanaklarım alev almıştı bile.

Kuzeyin benden çekilmesiyle yüzünü yüz hizzama getirmişti.

"Saçlarımı okşar mısın?" gözlerinin kıpkırmızı olmasıyla yüreğim burkulmuştu. Kafamı sallarken o da kafasını bacaklarıma koymuştu.

Bacaklarımın çıplak olduğunu bile fark etmediğine emindim ama bu beni iyice yerin dibine sokmuştu.

Ellerim saçlarına giderken babamım benim için küçükken huysuzlandığım zamanlarda söylediği ninniyi mırıldandım. Saçma olabilirdi ama kuzeyin kapanan gözleriyle doğru yolda ilerlediğimi anladım.

Biraz ninniyi mırıldandıktan sonra kuzeyin düzenli nefesleri uyuduğuna işaretti. Sabahın bu saatinde niye böyle birşey olmuştu anlamımıştım. En önemlisi doğuyla ediz neredeydi?

Biraz daha o şekilde yerde oturduğumda bacaklarımın uyuştuğunu hissettim. Kuzey uyandırmak istemesemde uyandırmak zorundaydım. Yerde yatamazdı.

Kuzeyin omzuna elimi koyduğumda dış kapının açılıp kapanan sesini duymuştum. Kapıya dönen bakışlarım kim olduğunu biliyordum.

Üstünde ki deri ceketi çıkararak salona giren doğu daha beni pardon bizi fark etmemişti. Arkasından giren ediz salonda gözlerini gezdirince şaşkınlık bize bakmıştı.

Berva Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin