19."Gri Gün"

5.8K 167 38
                                    

Multi Medyada bölümü yazarken ki dinlediğim şarkı isterseniz açıp dinleyerek okuyun, kendi istediğiniz bir şarkı da olabilir sizin tercihiniiz. İyi okumalaaar.

Öfkeyle söylenen sözler, her ne kadar bilinçsizce söylesen de karşısında ki insanı saniyesin de çökertebilecek güçteydi. Edizle nilay da şuan bu durumlardı. Ediz öfkesinden neler söylediğini bilmiyordu belki de.

Ediz ellerini saçlarına daldırıp, gözlerini sımsıkı yumdu. Elimin altında ki beden tir titrerken, çığlık çığlığa ağlıyordu.

"Ağlama! Sus!" edizin tekrardan nilaya doğru bağırmasıyla doğu edizi duvara doğru itip üstüne yürüdü.

"Ses tellerini sikerim! Bağırma kıza!" doğu hiç olmadığı kadar sinirliydi. Nilay kafasını yavaşça kaldırıp, edize dikti ağlamaktan kızarmış gözlerini. Edizin de ondan bir farkı yoktu.

"Kıyacak mısın ona?" nilayın titrek sesi yüreğimi parçalarken, kafamı başka tarafa çevirdim. Sahi kıyacaklar mıydı ona?

Yanımdan kalkıp edize doğru yürümeye başladı. Edizin önüne geldiğin de titrek elleriyle, edizin elini kaldırıp karnına yasladı.

"Alacak mısın onu benden?" gözlerim bu manzarayla dolarken, edizin de gözleri dolmuştu. Hırsla elini çekip nilaya doğru bir adım attı.

"Evet, alacağım onu senden doğmayacak." nefret eder gibi söylemişti bunları. Nilay hırsla ellerini edizin tişörtün yakalarından kavrayıp sarsmaya başladı.

"Alamazsın anladın mı?! Vermem onu sana! Hayatından giderim ama yine de bırakmam onu anlıyor musun?!" gücü kalmamış gibi dizlerin üstüne çöküp, sicim gibi akan gözyaşları ile edize bakmaya çalıştı.

"Ne olur alma onu benden, lütfen alma dayanamam buna..." hıçkırarak derdini anlatmaya çalıştı. Ne zamandır akan gözyaşlarımı silip titrek bir nefes aldım.

Ediz ellerini yumruk yapmış kendini tutmaya çalışıyor gibiydi. Neden istemiyordu ki o masumu? Ne zararı vardı ona?

"Zorlaştırma nilay, yarın bitecek bu iş." kimsenin bir şey demesine fırsat vermeden odadan hızla çıkıp gitmişti.

Nilay, boğazını yırtarcasına edizin arkasından bağırıp elleriyle yere vurmaya başladı.

"Affetmeyeceğim seni ediz! Vermem onu sana! Bırakmıcam bebeğimi! Duydun mu beni piç herif?! Vermem bebeğimi!" doğu eğilip nilayın kollarından tutmaya çalışıyordu. Nilay yaralı bir kuş gibi çırpınıp duruyordu.

"Asla vermem onu! Doğu lütfen birşey yap, almasın onu benden..." son sözleri can çekişir gibi çıkmıştı ağzından. Doğu, nilayı çekip göğsüne yasladı. Onun da diyecek birşeyi yok muydu?

Sinir krizi geçiren nilay ufak bir baygınlık geçirmişti. Doğu hemen nilayı kucaklayıp başka misafir odasına götürdü. Yarım saat sonra gelen doktorla nilaya sakinleştirici yapılmıştı.

Şimdi ise bengü ile nilayın yanına oturmuş onu seyrediyorduk.

"Çok zor olmalı..." bengünün sesini duyunca bakışlarımı nilaydan çekip bengüye çevirmiştim.

"Çok zor." dolu dolu gözlerle bana bakan bengüye kırık bir tebessüm ettim.

"Gerçekten onu aldırcaklar mı?" sıkıntıyla nefes alıp, bilmem dercesine omuzlarımı indirip kaldırmıştım.

"Sen burada bekle, ben hemen geliyorum."  ayaklanıp odadan dışarıya çıktım. Derin bir nefes alıp, karşımda ki dağınık odaya baktım. Kim bilir kaç haftalık ya da aylıktı?

Berva Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin