Çığlık atarak hızlıca yerimde doğrulup, elim karnıma gitmişti. Bıçaklandığım bölgeyi çığlık atarak aramaya çalışıyordum. Elime sıcak sıvının gelmesini beklerken bir koca el, küçük elimi kavramıştı bile.
Elimde ki ele donuk donuk bakakerken yüzümü ıslatan yaşlar çenemden aşağıya kayarak düşüyordu. Titreyen alt dudağımla bir iç çekişmiştim. Kabustu!
Doğu, ensemden tutup göğsüne saklarmış gibi çekerken ben hala iç çekiyordum.
"Tamam geçti." gözlerimi sımsıkı kapayıp kabusu unutmaya çalıştım. Hâlâ acımasız gülüşü aklımdaydı.
"O...o beni ö-öldürecekti." tekrardan akan gözyaşımla nefret edercesine sildim. Ağlamaktan nefret ediyordum!
"Şş kimse birşey yapamaz." beni daha çok kendisine çekip tekrar uzandı. Şuan doğunun göğsünde yatmış ufak iç çekmelerimle kolunu tutuyordum.
Biraz daha o pozisyon da kaldığımız da iç çekmelerim durmuştu.
"Acıktın mı?" irkilerek etrafıma bakındım. Dalmıştım. Omuz silkip doğunun göğsünden kalkıp, koltuktan indim. Arkama bakmadan salondan çıktım. Bu kabusların sonu yok gibi duruyordu. Hemen oda da ki banyo'ya yönelip kapıyı kapattım.
İşlerimi bitirip, ellerimi yıkadığım sıra karşım da ki duran yansımama baktım. Ağladığım için kızaran gözlerim, yeni uyandığım için dağılan saçlarım kısacası durumum; berbat.
Bileğimde ki lastik tokayla gevşek bir topuz yaparak, elimi yüzümü yıkadım. Ayağıma yere sürterek salona kadar gelmiştim. Yattığımız yere bakınca doğuyu görememiştim, kaşlarım hafif çatılarak mutfağa doğru baktım. Orada da yoktu. Nereye gitmişti bu?
Kalın hırkaya iyice sarılıp dış kapıya yaklaştım. Kapının hafif açık olmasıyla gerilmiştim. Kapıyı açıp dışarıya göz attım, görünürde kimse yoktu.
Kapının yanında ki sarı çizmeler dikkatimi çekmişti. Hafif eğilip çizmeleri ayağıma geçirip gülümsedim.
Fazlasıyla büyüktü. Üstümde ki hırkaya iyice sarılıp bir kaç adım atarak evin etrafında dolaşmaya karar verdim. Küçük evin arkasına doğru giderken doğunun sesini duydum. Birisiyle konuşuyordu ama anlamıyordum. Biraz daha yaklaşıp yanına geldiğimi söyleycekken adımın geçmesiyle otomatikman durmuştum.
"Yanımda kaldığından beri sürekli kabuslarla uyanıyor." kiminle konuşuyordu ki?
"Bilmiyorum daha önce kabus gördüğünü, dediğim gibi benim yanımda kaldığından beridir sürekli uykusundan kabuslar yüzünden uyanıyor." sırtımı evin duvarına yaslayıp doğunun ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum.
"Tamam anladım...bu onda bir sorun çıkarmaz ama değil mi?" Ne! şimdi de kabuslar yüzünden sorunlu mu olmuştum?
Sinirlenip hızla dönüp eve doğru yürümeye başladım. Tamam benim için birşeyler yapması hoş birşeydi ama bunun sonunda beni sorunlu yapması...
Sinirle çizmeleri çıkarıp, eski yerine tekrar koydum. Evin içine girip mutfağa yöneldim. Birşey duymamış gibi davranmak iyidi. Dolapları kurcalayarak kahvaltı için birşey arıyordum. Tek bulduğum çaydan başka birşey değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berva
Teen Fiction"Yapma doğu! Lütfen yapma!" yalvarışlarımı duymuyordu, çünkü o benim doğum gibi davranmıyordu. Sanki bedenini birisi ele geçirmiş gibi hareket ediyordu. Keskin bakışları yüzümde gezinince alayla sırıttı. Bir anda silinen gülüşüyle acı çeker gibi bak...