"Yapma doğu! Lütfen yapma!" yalvarışlarımı duymuyordu, çünkü o benim doğum gibi davranmıyordu. Sanki bedenini birisi ele geçirmiş gibi hareket ediyordu. Keskin bakışları yüzümde gezinince alayla sırıttı. Bir anda silinen gülüşüyle acı çeker gibi bak...
İliklerime kadar bu lanet duyguyu yaşıyordum. Karşımdaki beyaz duvara bakarken bile hala gözlerimin önünden gitmeyen sahne ile acıyla yutkundum. Onu yerde kanlar içinde görmek...
Sanki ruhum bedenimden ayrılmıştı. Mani olamamıştım işte. Kıymıştı canına. Dokunmaya kıyamadığım teninde derin kesikler açarak, geride nasıl bir enkaz bırakacağından bir haber kurtulmak istemişti.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yine gözümün önüne gelen sahne ile hızla yerimdem kalkıp duvara tutundum. Dizlerimdeki derman çekilmiş gibiydi. Gözlerimin önüne gelen bulanıklığı yok etmek için bir kaç kere gözlerimi kırpıştırdım.
"Doğu!" arkamdan gelen seslenme ile yavaşça dönüp baktım. Edizi görmem ile derin bir nefes alıp hızla burnumu çektim.
"Kardeşim iyi misin?" hızlı adımları yanımda dururken hızla elini omuzuma atıp endişeli gözleriyle bedenimi süzdü. Kafamı iki yana sallayıp, gözlerimi kaçırdım.
"Berva nerde? O iyi mi?" dolan gözlerime sağlam bir küfür yollayıp arkamı döndüm. Ellerimi gözlerime bastırıp, derin bir of çektim.
"Bileklerini kesti." zorlukla konuştuğumda arkamdan Ediz'in şaşkın sesi yükseldi.
"Ne?! Sen yanında değil miydin?" daha fazla ayakta duramayacağımı anladığımda yavaşça oturaklara çöktüm.
"Beni suçladı, haklı da. O gece benim yüzümden gitti o çocukla belki gitmeseydi şuan bu durumda olmazdık Ediz." yanıma oturduğunu hissettim.
"Keşkeler şuan bir işe yaramaz Doğu, sen onun iyiliği için söylemedin ailesini. Nerden bilebilirdin bunların yaşanacağını?" kafamı olumsuz anlamda sallayıp yüzümü sıvazladım.
"Göndermeyecektim, o çocukla göndermeyecektim Ediz. Berva bedenen burada ruhunu ben öldürdüm, ben sebep oldum. Oda böyle düşünüyor ben zaten yeterince kendimi suçluyorum ama onun ağzından bunu duymak dayanılmaz bir acı anlıyor musun?" elini omuzuma atıp sıkıca kavradı.
"Sen bir şeye sebep olmadın Doğu, yapma bunu kendine. Berva şuan birilerini suçlayarak içindeki yangını azda olsa ona da yansıtmak istiyor. Yoksa Berva asla seni suçlamaz Doğu bunu senin daha iyi bilmen lazım." ellerimi suratımdan çekip can dostuma baktım. Ne kadar böyle konuşursa konuşsun yine de içim rahatlamazdı. Benim bu saatten sonra içimdeki yangın kolay kolay sönmezdi.
"Doğu Bey?" Ediz ile bakışlarımız karşıdan bize yaklaşan doktora kayması ile hızla yerimizden kalkmıştık.
"Berva nasıl? İyi mi?" doktor sıkıntı ile gözlerini üzerimizde gezdirip, boğazını temizleyerek konuşmaya başladı.
"Sağ ve sol kolunda toplam beş kesik var, sol kolundaki iki kesik damarı da kesmiş gerekli müdahaleyi yaptık. Çok kan kaybettiği için kan takviyesi yaptık. Normalde bu tip vakalarda biraz daha geç kalınmış olsaydı Berva hanımı kaybe-" sinirle bir nefes alıp doktorun sözünü kestim.