"Raven! Raven uyan!"
Piper beni dürterken yatak habire duvarı çarpıp ses çıkarıyordu. Sese dayanamayıp sonunda aksi bir şekilde yerimde doğruldum.
"Sizede günaydın Bayan Grace. Nedir bu aceleniz?"
Piper'ın gözleri parlıyordu ve heyecandan elleri titriyordu. Onu böyle görünce uykum açılmış ve heyecanlanmaya başlamıştım. Sonra yanıma oturdu. Kafasını iyice kulağımın dibine soktu.
"Kazandım."
Birden önce neyi kazandığını anlamamıştım. Sonra Piper'ın habire hayalini kurduğu akademi aklıma geldi. Kazanmışmıydı?
"Akademiyi mi kazandın? Neler oluyor Piper acele etsene"
"Bildiniz küçük hanım! Akademiyi kazandım. Dün çaldığım bara dinlemeyi gelenlerden birisi hedeflediğim akademinin orkestra şeflerinden birtanesiymiş!"Bu kadar şanslı olamazdı. Demek akademiyi kazanmıştı ve Evan'dan sonra gitme sırası ona gelmişti. Birden durup ne diyeceğimi bilemedim. Hayat resmen yalnız kalmam için mucizevi bir şekilde insanların yolunu açıyordu. Gülümsedim ve onun adına sevindiğimi söyledim. Halimden anlamış olsa gerek olumsuz bir tepki göstermedi.
"Raven. Seninle olan iletişimimizi kesiceğimi zannediyorsan yanılıyorsun. Bol bol buluşucağımıza emin olabilirsin! Ayrıca gelebileceğin her türlü etkinlikte en önde olacaksın Bayan Öncelikli!"Sonra daha istekli bir şekilde onun adına sevinebilmeyi başardım. Sarıldık.
"Ayrıca hepsi bu kadar değil. Yarın sabah kamptan ayrılmam gerekecek. O tanıştığım şefle beraber akademiye dönücez. Ordan Miami'ye geçip eşyalarımı toplayacağım. Herneyse. Bu gece sahilde bir organizasyon düzenlemeye karar verdim. Sen de bu işin içindesin!"Ne organizasyonu? Müzikle ilgili bir şeyse hiç anlamazdım. Biraz tedirginlikle sordum.
"Tabii ki de müzikle ilgili! Karaoke gecesi düzenlemeyi düşünüyorum ve herşeyi ben yönetiyor olucam. Sen de bunu ilk başlatan kişi olacaksın. Akşama kadar söylemek istediğin şarkıyı seç Raven!"Sonra yerden çantasını alıp yanımdan koşarak uzaklaştı.
Ben ve şarkı söylemek mi? Belki biraz içersem.
Tam kalkmak için hazırlanıyorken telefonumun titremesiyle sağıma doğru yöneldim.Natethekiller55: Ah bu baş belası insanlar... Herşeyden bunaldım.
Natethekiller55: Haha şaka yapıyorum Raven selam. Numaramı bırakmak için gelmiştim. Abim sanırım hesabını daha fazla kullanmamı istemiyor. Ben şu an New York'a geldim sayılır canım. Herşeyden seni haberdar edicem. Görüşürüz.Numarasını kaydetip ayağa kalkmayı sonunda başardım. Saat öğlen 12'yi geçmişti. Aç hissediyordum. Üstüme birşeyler geçirip yemekhaneye yöneldim.
"Hey Raven bekle!"
Gelen James'in sesiydi. Yanıma gelip durdu.
"Beraber gidelim mi?"
Reddedemedim. James ile her ne kadar çok zaman geçiriyor olsakta onu tam tanıyor sayılmazdım. Aslında oyun oynaması ve çekingen olması dışında hiçbirşey bilmiyordum hakkında. Bu iyi bir fırsat olabilirdi.Yemekhaneye gelip tepsilerimizi aldıktan sonra kuytu bir yere geçip oturduk.
"Hey James. Bu kampa seni getiren ne? Kendi isteğinle mi geldin?"
James'in yüzü birden asıldı. Nedenini merak etmiştim. Başta konuşmayıp yemeğine devam etti.
"Evde bazı sorunlar var. Beni uzak tutmaya çalışıyorlar."
"Ailesel diyorsun. Çok özel olmassa. Belki biraz anlatmak istersin? İyi gelebilir."Önce bana güvenip güvenmemesi gerektiğini düşündü. Bana güvenebilmesi için konuşmaya başladım.
"Ben ailemin bir 'iş seyehati' yüzünden buraya yollandım. Bir de eski bir arkadaş gelmem için beni tetikledi. Bayılarak gelmedim açıkcası ama asosyal hayatımdan epey uzaklaştım. Oyun oynadığımı söylemiştim. Deli gibi oynuyordum. Aslında başka birşey yapmıyordum. Sen de benim gibi göründün gözüme. "
James bana bakıp gülümsedi. Sıcak bir gülümsemeydi bu."Evet benziyoruz. Ama benim ailem beraber bir seyahate çıkamayacak kadar dağınık malesef. Üvey annem ve babam pek anlaşamaz oldular. Aslında hiç anlaşamıyorlardı. Sadece babam annesiz büyümemem için o kadınla evlenmiş. 2 tane de üvey kız kardeşim var... Pek tanımak istemeyeceğin tipten. Babam da evde rahatsız olduğumu görünce buraya yollamaya karar verdi beni. Hep beni evden uzak tutabilmek için aktivitelere yönlendirmeye çalışıyor. Ben ise hep odama kitlenip oyun oynayarak tüm bunlardan uzaklaşırdım. Ama bu sefer durum daha kızışacak gibi"
James'e üzülmüştüm. Ailesiyle sorunları olan ne kadar çok insanla tanışmıştım 1 ay içinde. Ailesinin soyadını bile kullanmayanlar, üvey kardeşleri tarafından dışlananlar.. Psikopat ve para düşkünlerini de sayarsak. Ah, insanlar değişik.
"Demek öyle. Anlıyorum seni James. Çok iyi anlıyorum. İkimizde oyunlardan uzaklaşıp sosyal bir hayat kurduk burada. Tesadüfen ya da değil birbirimizi tanıdık. Bunlar güzel şeyler. Hep bir umudumuz olması gerektiğini gösteriyor."
"Haklısın"Yemeklerimizi ve muhabbetimizi bitirip kalktık. Fotoğrafçılık dersi vardı. James kamerasını çoktan takmış ve kalkar kalkmaz saate bakıp koşturmaya başlamıştı. Bende tepsimi bırakıp yemekhaneden çıktım ve yürümeye başladım.
Herkes kameralarıyla sahilde bir yeri çekmeye başlamıştı. Birden aklıma bir fikir geldi. Sahilde daha durgun ve az dalgalı bir yer bulup kuma oturdum. Çantamdan kalemimi ve kağıdımı çıkarıp denizi resmetmeye başladım. Sonunda resimden zevk alabiliyordum. Hatta artık hergün aklıma gelen ve yapmak istediğim bir hobi halini almaya başlamıştı. Gördüğüm her türlü cisme farklı yönden bakıp yorumlamaya başlamıştım.
Kara kalemle sert ve yumuşak vuruşlar yapıp anı yansıtmaya çalışıyordum. Derse gitmemem kimsenin umurumda değil gibi görünüyordu. Piper zaten akşam için organizasyon düzenleme peşindeydi. Audrey hala yolda olmalıydı. Evan ise sanırım okuluna yerleşmeye çalışıyordu.
Kalemimin ucunun pat diye kırılmasıyla omzuma bir elin dokunması bir oldu. Arkamdan bana doğru uzatılan yeni bir kalem gördüm. Kalemi alırken şaşırdım ve Bayan Carla'nın yüzüne baktım.
"Demek defteri kullanıyorsun. Seninle gurur duyuyorum"Yanıma oturup bağdaş kurdu. O kadar doğal görünüyorduki. Terliklerini çıkarıp yanına koydu ve denizi incelemeye başladı.
"Deniz çok güzel görünüyor değil mi?"
"Evet."
"Belli oluyor. Duygunu resmetmeyi başarmışsın güzelim."
Resmime doğru bakmaya başladı. Sonra yüzüme bakıp gülümsedi.
"İçinde bu ışığı görmüştüm Raven. Sen bu konuda yeteneklisin. Bunu geliştirebilmen için elimden gelen herşeyi yaparım."Ayağa kalkıp üstünü silkeledi. Elimden tutup beni de kaldırdı.
"Kampın son günlerine yaklaşıyoruz ve bir resim sergisi yapmayı planlıyorum. Tam sahilde. Açık hava sergisi! Senin eserlerini koymak istiyorum Raven. Şimdiden çalışmaya başlarsan 10 gün içerisinde birkaç resim çizebilirsin bence. Elindekinden başlamışsın bile"Birden heyecanlandım ve yüzüm kızardı. O paleti bile elinde tutamayan kızdan sergi için resim çizmesi isteniyordu. Heyecanlanmıştım. Defteri sıkı sıkı kavradım. Kalemi arasına sıkıştırdım.
"Tabiiki de!"
Bayan Carla yüzüme dokunup gözlerime dikkatlice baktı.
"Sana güveniyorum"
Sonra yanımdan ayrıldı. Fotoğrafçılar heryere daha çok dağılmaya başlamışlardı. Çaktırmadan resim atölyesine doğru yol alırken bir yandan akşam söyleyeceğim şarkıyı düşünüyordum. Hayatım renklenmeye başlamıştı.Daha sonra telefonum birden titremeye başladı. Sürekli titriyordu. Elime alıp baktığımda Evan'ın aradığını gördüm.
Haberleri ona vermek için sabırsızlanıyordum.
-Devam Edecek-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız Başına
Teen FictionHiç kimseyle anlaşamayan. Kendinden başka kimsesi olmayan Raven hayata küsmüştü. Kimse ona adıyla seslenmezdi, sadece asosyal derlerdi. Hep alay konusu olur, hakaret edilirdi. Tek kaçışı oyunlarıydı, interneyti. Orda çokta tanımadığı birsürü arkadaş...