Güneş ışığı odaya dolmaya başlamıştı. Kafamı kaldırıp Luke'a baktığımda hala uyuduğunu gördüm. İlk defa benden önce uyanmamıştı sanırım. Keyfini çıkarmaya devam ettim.
Mutluydum. Mutlu hissediyordum. Sevdiğim insan yanımdaydı. Kafamı kurcalayan onca sorun ve karşılaştığım tüm o insanlar umurumda değildi. En azından değillermiş gibi davranacaktım. Çünkü onu seviyordum. Biliyorum.
"Günaydın sevgilim. Neler düşünüyorsun bakalım."
Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Gözleri tam açılmamış, yüzünde hafif bir sırıtma belirmişti. Alnıma bir öpücük kondurdu.
"Hiç.Anın tadını çıkarıyordum sadece. Yakışıklı erkek arkadaşımın kollarında"
"Bugün hiç işim yok sanırım. Beraber vakit geçirmeye bakalım. Biraz eğlenelim. Onun için gelmedik mi?"Bir süre daha yatmaya devam ettik. Kalbi içimde atıyormuş gibi hissediyordum.
"Hadi kalkalım. Kahvaltıya gecikmek istemeyiz."
Bunu demesiyle son bir kez sıkıca sarılıp yavaşça doğrulmaya başladım. Şortumu ve tshirtümü alıp banyoya yöneldim.Dünden kalan makyajım hafif bozulsada hala güzel görünüyordu. Bozmak istemesem de elimi yüzümü yıkamak zorundaydım. Kendimi henüz toplayamamıştım.
Kıyafetlerimi değiştirdikten sonra birden telefonum titredi. Şortumun cebinde unutmuşum demek.
Natethekiller55: Bunalıyorum. Fazla bunalıyorum bu aralar. Gerçek insanlarla konuşmak istemiyorum.
Moonlight35: Bende bunalıyorum. Ama unutmaki ben de sadece sanal değilim.
Natethekiller55: Biliyorum. Ama sen farklısın.Ne diyeceğimi bilemedim. Neden farklıydım? Beni tanımıyordu bile. Bu çocuğun bana bu kadar yakınlık gösterme sebebini merak ediyordum.
"Güzelim hala orda mısın? Endişelenmeye başlıyorum"Telefonu kapayıp tekrar şortun cebine soktum ve kapıyı açtım. Kapıya yastlanmış beni bekliyordu.
"Bir şey oldu sandım."
Sonra yanağımdan öpüp aceleyle tuvalete girdi....
Kahvaltı salonuna indiğimizde biraz gecikmiştik sanırım. Yemeklerimizi aldığımızda bir süre durup boş yer aradık. Tam umudumuzu kesip dışarıda yiyecektik ki
" Ne duruyorsunuz, gelsenize."
Bu Pipes'ın sesiydi. Luke'un bileğinden tutup masaya doğru yürümeye başladım.
"Günaydın asi kız ve... Dediğin kadar varmış"
"Ah Pipes bu Luke. Bahsetmiştim. Luke bu da Piper dün tanıştık"
"Memnun oldum Piper. Anlaşabildiğinize sevindim"
"Umarım siz de anlaşabiliyorsunuzdur"Birden yüzü ciddi bir ifade aldı ve korktum. Luke ne dediğini anlamaya çalışıyordu. Sonra birden gülmeye başladı
"Ee bugün Resim dersinde birlikteyiz o zaman. "
"Resim mi? Zorlayıcı olacak gibi"
"Neden? Sevmiyomuyuz yoksa?"
"Keşke yapabilipte sevmesem. Kalem tutarken elim titriyor"
"Eğlenmene bak. "Luke muhabbete giremediği için biraz gerilmişti. Çevresine hala birkaç kız üşüşüyordu ve rahatsız olmuştu
"Hadi kalkalım"Resim atölyesine yöneldiğimizde içerisinin çok büyük olmadığını farkettik. Henüz tüm öğrenciler gelmemişlerdi. Kendimize 2 tuval kapıp malzemelerimizi almaya başladık. Önlüğümüzü de taktıktan sonra.Hazırdık.
Çok geçmeden diğer öğrencilerde yavaş yavaş gelmeye başladılar. Benden sonra sörfü en iyi yapan çocuk Bren, okulun süslü sarışını Hayley. Bu insanların adlarını sormasanızda öğrenebiliyorsunuz. Sonra içeri James'in girdiğini gördüm. Kuytudaki bir tuvale yerleşti. Piper ise çaprazımızdakine.
"Evet çocuklar. Herkes tam görünüyor. Ben Resim öğretmeniniz Carla. Memnun oldum canlarım. Aranızda özel olarak Resim'e ilgisi olan var mı?"Birkaç kişi elini kaldırdı. James de sonradan kaldırmaya karar vermişti.
"Demek öyle. Güzeel. O zaman gittikçe heyecanlanıyor."
Ben heyecanlı değildim. Resim kabusum olmuştu diyebilirim. Küçüklüğümden beri Resim dersleriyle pek iyi anılarım yoktu ve şuan gerilmiştim.Carla herkesi tek tek gezip çizmemizi istediği varlıkları tanımladı. Bana gökyüzü gelmişti. O kadar zor görünmüyordu.
"Vee herkes başlasın!"
Herkes boyalarını palete dökmeye başlamıştı.
"Luke.Ne yapacağımı söylersin olur mu?"
"Sakin ol. Kullanacağın renkleri seçip paletine dök. İstersen renkleri karıştırabilirsin."
Tabi ya okulda hep öğreniriz. Kırmızı ve beyaz karışınca pembe olur vesaire.
Sonunda kullanabilecektim.Şu ana kadar kötü gitmiyordu. Bulutları ve ayı çizmiştim. Fakat sonra birden paleti yere düşürmemle kızarmam bir oldu.
Yüzüme, önlüğüme ve diğer her yerime boya bulaştırmıştım. Herkes bana bakıyordu. Bazılarıda resmime bakıp gülmeye başlamıştı. Luke insanlara bağırıp susmalarını söyledi. Piper yüzüme bakıp sırıtıyordu. James resmine devam ediyordu.Önlüğümü çıkarıp atölyeden uzaklaştım. Heryerim boya içindeydi ve ağlasamda elimi yüzüme süremiyordum. Odama doğru koşmaya başladım.
"Dur dur. Nereye bu halde?"
Kafamı kaldırdığımda karşımda Evan vardı. Daha çok ağlamaya başlayıp ona sarıldım.
"Evan. Yine yaptım. Yine mahvettim. Beceriksizin önde gideniyim"
"Herşeyi müthiş yapabilmene falan gerek yok hayatım. Ben seni böyle seviyordum. Biliyorsun."
Ağlamama engel olamıyordum. Evan bana daha sıkıca sarılıyordu.
"Yüzündeki renkler sana çok yakışmış."Tam o sırada omzumda fazladan bir el daha hissettim. Tanıdık bir histi. Kafamı Evan'ın omuzundan kaldırıp baktım.
"Kaçıp sığınabileceğin birisini buldun demek."
-Devam Edecek-
![](https://img.wattpad.com/cover/76885513-288-k356338.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız Başına
Novela JuvenilHiç kimseyle anlaşamayan. Kendinden başka kimsesi olmayan Raven hayata küsmüştü. Kimse ona adıyla seslenmezdi, sadece asosyal derlerdi. Hep alay konusu olur, hakaret edilirdi. Tek kaçışı oyunlarıydı, interneyti. Orda çokta tanımadığı birsürü arkadaş...