Deli gibi çalan alarmı susturarak aceleyle yataktan kalktım. Çoktan öğlen olmuştu bile. Luke'un beni almaya gelmesine tahminen 6-7 saat vardı sanırım. O kadar acele etmeme gerek yok ama hızlı olmalıymış gibi hissediyorum.
Doğrulup yenilenmiş gözlüklerimi taktım. Bu gece partide gözlük takmamam için lens almıştık. Bu çatlak şeylerden kurtuluyordum.
Elimi yüzümü yıkarken yüzümdeki gülümsemeyi farkedip garip hissetmeye başladım. Öncesinde olduğundan çok daha neşeli birine dönüşmüştüm. Tüm bunlar ise hayatıma bir anda giren biri sayesinde olmuştu. Garip.
Alt kata indiğimde beni bekleyen hazır bir kahvaltı sofrası yoktu. Sadece annemin hazırlayıp bıraktığı bir tost ve bir bardak portakal suyu.
"Günaydın şeker parem. İyi uyuyabildin mi? Yarın yolculuğun başlayacak umarım hazırsındır tatlım. Luke'la da çok iyi anlaştığınızı görüyorum. Senin adına çok mutluyum tatlım."
"Hazırım sanırım sadece valizleri aşağı indirmesi kaldı diyebilirim. Her şey için çok teşekkürler."
"Ne demek tatlım her şey senin için."Tostumu yedikten sonra portakal suyunu hızlıca dikip annemin yanağından öptüm ve yukarıya koştum. Bugün kusursuz olmalıydım.
Hemen dün aldığımız elbiseyi askısından indirdim ve yatağa attım. Sonra yüzüme bir maske yaptım ve makyaj malzemelerimi ayarlamaya koyuldum.
Maskem olduktan sonra yüzümü temizleyip makyaja başladım. Badana yapacak olan ustalardan daha disiplinli çalışıyordum. Her dokunuşum kusursuz olmalıydı.
Uzun bir süre uğraşıdan sonra saçım makyajım hazır olmuştu. Elbisemi geçirip ayakkabılarımı ve çantamıda elime alınca tamamlanmıştım. Kusursuzdum.
"İnanamıyorum. Raven? Küçük kızım olan Raven?"
"Buyrun benim."
"Gitmeden önce seni böyle görebileceğimi düşünmüyordum. Mükemmel görünüyorsun hayatım. Kesinlikle gecenin en göz alıcı kızı sen olacaksın."
"Abartma baba. Sadece biraz özen gösterdim o kadar."
"Erkek arkadaşınında bayılacağına eminim."Bu sefer ısrar etmedim. Erkek arkadaşım olarak anılması hoşuma gitmeye başlamıştı. Gülüp teşekkür ettim ve alt kata inmeye başladım. Yaklaşık 1 saat içerisinde Luke beni almaya gelecekti. Çantamı kontrol ettim ve telefonumu çıkardım.
Onu unutmuştum.
Nate dün beni oyuna çağırmış ve bugün son günüm demişti. Ben ise bu fırsatı kaçırmıştım. Niye son günü olsun ki?
Moonlight35: Fırsatım kaçtı mı? Belki bir oyun girebiliriz.Hala oradaysan.
Evet vaktim vardı sanırım. Kendimi hırpalamadan oynarsam birşeyimi etkilemezdi de. Tam o an telefonum titredi.
Natethekiller55: Pekala yaklaşık 20 dakika sonra gideceğim. Hızlı olursan bir maç bitirebiliriz.
Hızlıca televizyonu açtım ve oyuna girdim. Oyun isteğini kabul edip yüklenmesini beklemeye başladım. Oyuna girdiğimde selam verdim ve birden kalın bir ses konuşmaya başladı.
"Sağ tarafta 3 sol tarafta 5 adam var. Ortadan giderseniz iki tarafıda görebileceğiniz açılar var. Ayışığı sen sol tarafa pus. Diğerleri yerlerinde beklesinler ve ortadan dalsınlar."
"Aye aye kaptan! Başka bir istek?"Sesimi duyduktan sonra uzun bir süre birşey demedi. Yani o gün başka hiçbir şey söylemedi. Maçı kazandık ve aceleyle televizyonu kapayıp kendime bakmaya gittim. Herşeyim hala iyi gözüküyordu. Rujumu tazeledim ve telefonuma baktım.
Natethekiller55:Teşekkür ederim.
Neden beni bu kadar umursuyordu bilmiyorum ama sanal ortamdan benimle bukadar ilgilenen birini bulmak hoşuma gitmişti diyebilirim. Gittikçe sosyalleşiyorum.
Tam o an kapı çaldı ve koşarak kapıya gittim. Birkaç saniye ne diyeceğimi nasıl bakacağımı nasıl davranıcağımı düşünmeye başlarken kapıyı açtım.
Vaaay...
"Bakıyorumda hazırız. Çok güzel görünüyorsun ayışığım. Gidelim mi?"
-Devam Edecek-
![](https://img.wattpad.com/cover/76885513-288-k356338.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız Başına
Fiksi RemajaHiç kimseyle anlaşamayan. Kendinden başka kimsesi olmayan Raven hayata küsmüştü. Kimse ona adıyla seslenmezdi, sadece asosyal derlerdi. Hep alay konusu olur, hakaret edilirdi. Tek kaçışı oyunlarıydı, interneyti. Orda çokta tanımadığı birsürü arkadaş...