Bölüm 29

285 30 0
                                    

"Eee, merhaba. Tuvaletler nerede biliyor musun?"

"İleride sağda hayatım. Tanıştığıma çok memnun oldum" dedi ve garip bir bakış atıp gitti. Hayatımın en saçma anlarından biriydi. Tuvaletimi yaptıktan sonra çadıra geri girdim. Piper öylece yatıp yukarıya bakıyordu. "Işıkları kapama zamanı Pipes" dedim ve lambamızı kapayıp tulumumum içine girdim. Birkaç dakika sonra "Teşekkür ederim" dedi Piper. "Ne için?"

"Yanımda olduğun için."

...

Gözlerimi açtığımda her yer hala karanlıktı ve Piper'da mışıl mışıl uyuyordu. Telefonumu açıp saate baktım. 02.23

Belki yeniden uykuya dalabilirim diye bekledim ama olmadı. Tulumumdan çıkıp üstüme yeleğimi geçirdim ve çadırdan dışarı çıktım. Hava çok karanlıktı ama ortadaki ateş hala yanıyordu. Ateşin çevresindeki kütüklerden birinde birinin oturduğunu fark ettim. Arkası dönüktü. Ona doğru yaklaştığımda Evan olduğunu anladım. Elindeki bir şeylere bakıyordu. Karanlıktan tam yüzünü göremiyordum. Alevlerin bir süreliğine yüzünü aydınlatmasıyla yüzündeki yaşları fark ettim. Ağlıyordu. Hemen "Evan?" dedim ve yanına oturdum. Sesimi duyar duymaz yaşlarını hızla silmeye çalıştı ve elindeki şeyleri apar topar koyacak bir yer aramaya başladı ama izin vermedim.

Küçük bir boğuşmadan sonra elindekileri alabilmiştim. Evan yaşlı gözleriyle beni izliyordu. Bunlar fotoğraflardı. Bizim fotoğraflarımız. Teker teker incelemeye başladım. Arada benim tek olduğum fotoğraflarda vardı. Sarıldığımız, gülümsediğimiz fotoğraflar. Denizde, bahçede. En güzel anlarımızdı. Mutfakta olduğumuz bir fotoğrafa bakıp gülümsedim. Evan "O günü çok iyi hatırlıyorum. Kurabiye yapmaya çalışıyorduk, beceremediğini söyleyince sinirlenip bütün unu üzerime dökmüştün" dedi.

Ona bakıp "Beni sinirlendirmeyi çok kolay başarıyordun" dedim. "Asıl sen çok kolay sinirleniyordun"

Gülüp gözlerine baktım. Göz yaşlarını silmişti ama gözleri hala kıpkırmızıydı. Demek fotoğraflarımıza bakıp ağlamıştı. "Üşüyor musun?" diye sordu. Sorusuna cevap vermeyip "Neden böyle oldu Evan?" diye sordum. "Böyle olmak zorunda değil Raven."

Cevap veremedim. Ateşi izlemeye başladım. "Bu fotoğraf bende kalabilir mi?" diye sordum. "Tabii"

Ayağa kalkıp "İyi geceler. Sende geçe kalma sakın" dedim. "İyi geceler"

Çadıra geri döndüğümde hemen tulumuma girip telefonumun ışığını açıp fotoğrafa tuttum. Evan'ın basketbol maçlarından biriydi. Yine kazanmışları. Boynunda madalyası, elinde basketbol topuyla sıkı sıkı sarılıp gülümsüyorduk. Bunu annesi çekmişti, hatırlıyorum. O kadar mutlu gözüküyorduk ki. Birden ağlamaya başlamıştım. Piper uykulu bir ses tonuyla "Ne oldu?" dedi ve bağdaş kurup oturdu. Bende oturup fotoğrafı ona verdim. Piper gülümseyip "Vay be" dedi. "Çocuk o zamanlar bile efsane yakışıklıymış. Sende yine gözlükler. Çok tatlısınız"

Fotoğrafı geri uzatıp "İnat etme Piper. Onu hala seviyorsun. Bunu sende biliyorsun ama kabul etmek istemiyorsun." dedi. "Bilmiyorum Pipes. Bana yıllar boyunca çok büyük acılar çektirdi."

"O da aynı acıları çekti Raven. Belki daha da büyüklerini. Aç gözlerini, kendini sana affettirebilmek için her şeyi yapıyor. Biraz karşılık ver"

Fotoğrafı çantama koyup ışığı kapadım ve tulumuma girip "Yine de o beni terk etti Pipes. Benim kadar acı çekmiş olamaz" dedim. O da tulumuna girip "O senin için bir gökkuşağı Raven. Lütfen renk körü olma" dedi ve uykuya daldı.

...

Bütün gece söylediklerini düşündüm. Birlikte olduğumuz günleri hayal edip gülümsedim. Sonrada birlikte olmadığımız günleri hatırlayıp ağladım. Kafam çok karışık ama gidip kollarına atlamayacağım. Luke'u da düşünmüştüm. Acaba şimdi neler yapıyordu. Kampa gelir zannetmiştim ama gelmemişti. Demek git dediğimde gerçekten de gitmişti. Bir mesaj bile atmamıştı. Demek o kadar kolaydı.

Piper "Yine başka dünyalara gittin demek. Biliyorum kafan gerçekten çok karışık ama kendini toparlaman lazım " dedi ve sarıldı. "Her şey birden oluverdi Pipes. Birden karşıma Luke çıktı. Her şey değişti birden. Dünyam renklendi. Sonra çekip gitti, dünyam yeniden siyah beyaz oldu. Sonra sen çıktın, Evan çıktı. Yeniden boyandı. Her şey çok hızlı oluyor. Kötü şeylerin yanında çok iyi şeylerde oluyor ama bazen düşünüyorum da o lanet asansöre binmesem ne olurdu. Hiç böyle şeyler çekmek zorunda kalmazdım. Koltuğuma gömülmüş oyun oynamakla meşguldüm."

Piper kaşlarını çatıp "Sakın öyle konuşma!" dedi. "Eğer o asansöre binmeseydin evet, Luke kalbini bir kez daha kırmazdı ama benimle tanışamazdın. Evan'ı bulamazdın. Yağmur yağmadan gökkuşağı çıkmaz Raven!"

Gülüp "Gökkuşaklarıyla ilgili çok şey varmış." dedim. O da gülümseyip sarıldı ve "Güçlü ol" dedi. "Sen Raven Parker'sın. Hadi dışarı çıkalım ve bu günün tadını çıkarmaya bakalım. Önümüze çıkan her engelin kıçına tekmeyi basarız."

-Devam Edecek-

Yalnız BaşınaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin