Fourty

2.9K 251 79
                                    

Bölüm şarkısı: Tove Lo-This Time Around

Keyifli okumalar!

**

Üzerimdeki ceketin kollarını bileklerime kadar çekerek,yatakta yeniden diğer tarafa döndüm ve ağlamaya kaldığım yerden devam etmeye başladım. Zayn'e inanamıyordum. Benim yerime tercih ettiği kızı düşündükçe ona inancım daha da kırılıyordu. Artık onu hissedemiyordum. Hissetmek için çok uzağımda, hatırlamak için ise sadece bir adım uzağımdaydı.

''Git artık aklımdan.'' diye mırıldandım kendi kendime.Artık yorulmuştum bu bilinmezlikten,bu yok oluştan. Ellerimi yüzümden geçirerek,en başından bu eve taşınma amacımı kendime yineledim. Bu eve,yeni bir başlangıç için taşınmıştım onu uzağımda tutmak için.Eskisi gibi yaşamak için.Fakat yapamıyordum. Ondan nefret ede ede ona aşık olmuştum ve en kötüsü,en büyük korkularımın hepsini bana yaşatmıştı. 

Megafondan gelen bebek sesi ile beraber,yataktan doğrularak gözyaşlarım akmaya devam ederken titrek bir nefes aldım. Ayaklarımı sürüye sürüye,karşımdaki odaya doğru yöneldiğimde eş sesli olarak telefonum da çalmaya başlamıştı.

Telefonu umursamadan kollarımı etrafıma doladım ve tam karşımdaki odanın kapısını itekleyerek içeriye girdim. Bu kez her zamankinin aksine uyanan Andrew'di ve parmaklıklar arasından uykulu gözleri ile ağlayarak bana bakıyordu.

Ona doğru yürümeye devam ederken, ne kadar Zayn'e benzediği bir kez daha aklımdan geçti. Tıpkı onun gibi bir burnu,iri ela gözleri ve uzun kirpikleri vardı. Kollarımı uzatarak yavaşça onu beşiğinin içinden çıkardım ve onunla beraber merdivenlere yönelerek salona doğru ilerledim. Başını omzuma yaslamış,yavaş yavaş soluklanıyordu. Susamış olmalı,diye düşündüm ve adımlarımı salon yerine mutfağa yönlendirdim.

Aklımdaki her şey hızlı bir atakla değişmişti ve belki de beni yoran şeylerden birisi buydu. Ani ruh değişimlerim vardı.Üzülünce kendini mutfağa ya da sanata veren insan tipinden değildim. Üzüldüğümde beni kendime getiren sadece çocuklarımdı ve ironiye bakın ki,hayatımdaki tüm karmaşa onlarla beraber gelmişti.

Bunlar için asla onları suçlamıyordum. Onlar da anneleri için içten içe üzülüyordu ve ben bazen ağlarken,uzun uzun beni izliyorlardı. Hissedebiliyorlardı,benim hissettiğim gibi.

''Şimdi babası kılıklı,sana su vereceğim ve ağlamayacaksın anlaştık mı? '' kısılan sesim ile beraber fısıldadığımda başını kaldırarak ağzını kocaman açtı ve gülümsedi. Bu haline hafifçe gülümsedim ve  masadan biberonunu alarak damacanaya doğru ilerlemeye başladım. Henüz babaları Zayn mi kesinlik bile kazanmamıştı fakat ben yine de oymuş gibi hissediyordum. 

Biberona suyu doldurduktan sonra yavaşça çektim ve bekletmeden Aiden'ın minik dudakları ile buluşturdu.Bu kez sırtını göğsüme yaslamıştım ve salona ilerliyorduk. Ayak parmaklarını hafifçe gıdıkladım ve o ayaklarını kaçırdığında,gözümden düşen bir damla yaşa inat bu hareketine güldüm.

 Ayak parmaklarını hafifçe gıdıkladım ve o ayaklarını kaçırdığında,gözümden düşen bir damla yaşa inat bu hareketine güldüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Baby's Father•zaylenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin