Kitap 3: Bölüm VI

1K 57 2
                                    

" Hikayeyi okuma listenize eklerseniz, yeni bölümlerden anında haberdar olabilirsiniz. Yorumlarınız ve Oylarınız benim için çok önemli. Lütfen beğendiğiniz bölümleri oylayınız, iyi ya da kötü yorumlarınızı eksik etmeyiniz. Şimdiden okuduğunuz için hepinize teşekkür ederim, keyifli okumalar.. :)" 




Karmakarışık sesler var. Aralarında sadece "Houston" kelimesini ayıklayabiliyorum. Gözlerimin önünde cam bir engel var, kapalı bi yerdeyim. İnanılmaz bi ağırlık var üstümde, garip bi mayışıklık var. Ne ve nerede olduğumu çözmeye çalışırken "Hazır mıyız. Geri sayım başlıyor" diye bir ses duydum telsiz gibi bir şeyden, ne için hazır mıyız? "O halde sayıyorum. 10, 9, 8, 7,.." Lanet olsun ne oluyor böyle. Anlık bir telaşla firliyorum ayağa, o da ne ? Uzay mekiği mi? Yok artık. "6, 5, 4," Hey durun neler oluyor? Ben gitmek istemiyorum. "3, 2, 1, Peace gemisi havalanmaya başladı. Güle güle Ece. Umarım yüzümüzü kara çıkartmazsın"

Lanet olası Rurik, bu kadar iyi davranmasından anlamalıydım bunu. Resmen beni tufaya getirdi. Karanlığa daha çok yaklaşıyorum, ateşleme ünitesinden inanılmaz bir ses geliyor ve korkuyorum. Siktiğimin askeri, kahvenin içinde ilaç vardı. Tabi ya, uyuttular beni. Lanet olsun!

Atmosferden çıktım. Nereye doğru ilerlediğimi bilmiyorum, çağrılarıma cevap vermiyorlar. Uzakta çok parlak bir ışık inanılmaz hızlı bir şekilde bana yaklaşıyor. Meteor mu o? Birkaç dakika sonra yanımdan geçerken görüyorum, haha bu bir ufo. Zombilerden sonra buna şaşırdığımı söyleyemem. Camdan birbirimize bakıyoruz bir tanesiyle. "Nereye gideceğim? " gibi bir şeyler anlatmaya çalışıyorum. Telepati ile beynimin içinde bir ses duyuyorum. "Vladimir gidecegin yerde, sadece doğuya git. 5. Günün şafağında doğuya bak, orda olacak" Uzaylılar Lord of the Rings mi izlemiş yani? Ben sadece dünyadakilerin kafayı yediğini düşünüyordum. Anlaşılan bütün evren kafayı yemiş. Aman Tanrım, bu çok korkunç. Daha sonra Uzaylılar selam vererek gözden kayboldular. Tam o anda Rurik'in kahkahasını duydum. İlk defa kahkaha atıyordu ve beni uzaya yollamak onu oldukça keyiflendirmiş olmalı. Lanet olası Rurik! "Neden yolladınız beni bu bok çukuruna Rurik?!!" Rurik sadece kahkaha atıyordu. Sorularıma, küfürlerime ve bağırışmalarıma cevap vermiyordu. Kısa bir süre sonra ses kesildi, ardından farklı dillerden kısa konuşmalar duydum. Yerimden kalktım, pencereye doğru yanaştım. Dünya burdan çok uzaktaydı ama çok güzel görünüyordu. Aslında bir yandan kurtulduğumu düşündüm ama nereye gittigime dair en ufak bir fikrim dahi yoktu. Birden uzaydan gelen bir ses duydum. Uzaktan gelmiş gibiydi ancak çok güçlüydü. Birkaç saniye sonra Dünyaya hızla yaklaşan bir ışık demeti gördüm. Yaklaşık 3 5 dakika sonra Dünya inanılmaz güzel ışıklar eşliğinde patladı. Bunu normal karşıladım, herhangi bir tepki de vermedim. Işık demeti dünyadan uzaklaşırken dünya yavaşça paramparça oluyordu. İnanılmaz bir görüntüydü bu. Sonra ışık demetinin bana doğru hızla yaklaştığını gördüm. 20 saniye kadar sonra yanımda durdular. Yaklaşık 50 ufo vardı ve az önce konuştuğum uzaylı ile pencereden bakıştık. Yine Telepati ile beynime girdi. "Bunu yapmak için seni bekledik, umarım yüzümüzü kara cikartmazsın. Vladimir seni bekliyor, o çok iyi. Yakında yine geleceğiz." Bu da ne demek be.

Telsizden sesler gelmeye başladı. "Sınırları aştılar, yaklaşık 50 tane var"
...
"Su lanet olası açığı bulun, uçmayı ogrenmediler ya bunlar, nerden giriyorlar."

Ne oluyor? Dünya az önce parçalandı. Silah seslerine uyandım. Cama koştum, üs'te zombiler dolaşıyordu. Birkaç dakika içinde temizlendiler, 3 asker şehit olmuştu, aralarından biri bana kahve getiren askerdi. O gün yanımdaki herkesin öleceğini hissettim, rüyamdaki gibi gerçekten yalnız kalacaktım. O askere çok dua ettim. Umarım Tanrı günahlarını affeder. Kendine iyi bak 1 günlük dostum, Vladimire selam söyle..

III. Dünya Savaşı: Zombilerin ÇağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin