" Hikayeyi okuma listenize eklerseniz, yeni bölümlerden anında haberdar olabilirsiniz. Yorumlarınız ve Oylarınız benim için çok önemli. Lütfen beğendiğiniz bölümleri oylayınız, iyi ya da kötü yorumlarınızı eksik etmeyiniz. Şimdiden okuduğunuz için hepinize teşekkür ederim, keyifli okumalar.. :)"
Arkadaşlar, bazı yorumlarda ufak yazım yanlışlarına çok takıldığınızı görüyorum. Ben elimden geldiğince kullandığım Türkçeye dikkat etmeye çalışıyorum fakat neticede burada profesyonel bi yayınlama yapmıyorum ki zaten bende bu konuda profesyonel değilim. Tamamen zevk için yazıyorum ve sizlerin beğendiğinizi görmek hoşuma gidiyor. Bu yüzden bu tür ufak yazım yanlışlarına yorum yapacağınıza daha mantıklı şeyleri eleştirirseniz sevinirim. Yaşım 22 ve günlük hayatımda bu tarz yorum yapan arkadaşların bir çoğundan daha iyi Türkçe konuştuğuma eminim. Neticede İnsanız ve klavye ile yazıyoruz. Bu da hatalı yazma ihtimalimiz olduğunu gösterir. Anlayışınız için teşekkür ederim.. :)
Ece ile önce güzel bir kahvaltı hazırladık. Daha sonra keyifli bir şekilde kahvaltımızı yaptık. Bu süre zarfında zombilerden, tesisten ya da kaçış planından tek satır bile konuşmadık. Sadece eski güzel günlerden bahsettik. İkimizinde güzel bir hayatı vardı evet ama Tanrı bildiğimiz ya da bilmediğimiz heryerdeki en iyi senarist. Bu yüzden şu anda en azından Ece gibi biri ile birlikte olmak bile kötünün en iyisiydi benim için. Tek başıma da kalabilirdim, Eceyi hiç bulamayabilirdim fakat Tanrı yüceliğini gösterdi ve onu karşıma çıkardı. O hepimiz için en iyi kaderi yazmıştır muhakkak. Elbette hayatımızda inişler ve çıkışlar olacaktır, elbette iyi ve kötü günlerimiz olacaktır. Kötüyü yaşamazsak hangimiz iyinin değerini bilebiliriz ki?
Beraber masayı topladık ve bulaşıkları yıkadık. Daha sonra oturma odasında, tuzak hazırlamada ihtiyacımız olacak malzemelerin listesini yaptık. Oldukça meşakkatli bir listeydi fakat ne olursa olsun bu listedekileri bulmam gerekiyordu. Umarım babam ümitlerimi boşa çıkarmazdı.
Listeyi hazırladıktan sonra ben atolyeye yöneldim. Ece ise haritadan, gidebileceğimiz en kısa yol güzergahını hazırlamakla meşguldü. Atolyeye indim ve aramaya başladım. Burası oldukça karışık ve iç içeydi. Heryer heryerdeydi. Bu işimi oldukça zorlaştıracaktı ama ne olursa olsun aradığım malzemelerin çoğunu bulabileceğimi biliyordum. İşe önce ortalığı toparlamakla başladım. Nitekim bu şekilde bir şey bulabileceğime zerre inancım yoktu. Malzemelerin içeriklerine bakarak kafamda oluşturduğum şekilde gruplara ayırdım. Kablolar bir yana, alet edavatlar bir yana, metaller bir yana gibi hepsini gruplandırdım. Bu birkaç saatimi aldı. Daha sonra listeye göre malzemeleri ayırmaya başladım. Aradığım malzemeleri bu şekilde umduğumdan daha kolay buldum ve toparladım. Bulamadığım malzemeler vardı evet ama bunlar genellikle "Belki lazım olur" diye yazdığım malzemelerdi. Bu bakımdan sıkıntı teşkil edecek bir durum yoktu.
Malzemeleri toparladıktan sonra ayırdığım malzemeleri tekrar bir köşeye yığın halinde taşıdım. Tuzakları hazırlamam için bana geniş bir alan gerekiyordu ve ne olursa olsun bu yaptığım iş oldukça tehlikeli bir işti. Dikkatsiz bir hareketim sonucu bombalardan ya da silahlardan birini patlatabilir ve zihnimde canlanan RIP yazısını gerçeğe dönüştürebilirdim. Bu beni endişelendiriyordu fakat bunu yapmak zorundaydım. Bu lanet yerden kurtulmam ve Eceyi de kurtarmam gerekiyordu. Bu yüzden bu tehlike göze alınabilecek bir tehlikeydi.
Atolyede birkaç saat geçirdikten sonra yorgunluk bedenimde başgösterdi ve tekrar yukarı çıktım. Bu sırada Ece yol haritasını belirlemiş, yemek yapmış ve ortalığı toparlamıştı. Hatta eline şu saçma kadın dergilerinden birini almış okumaya bile başlamıştı. Beni görünce gülümsedi. Yorgun olduğumu her halimden anlaşıldığı için hemen duş almam için ısrar etti. Bu önerisine karşı çıkmadan banyoya yöneldim. Duş alırken bütün yorgunluğum yavaş yavaş gidiyordu hem bedenimden, hem de zihnimden.
Duştan çıkana kadar ece sofrayı hazırlamış ve beni beklemeye konulmuştu. Beraber yemek yedik ve Atolyede yaptıklarımı anlattım. Ihtiyacimiz olan malzemelerin bir çoğunu bulduğumuza sevinmişti. O ise çıkardığı yol güzergahını kafamda canlanır şekilde anlattı. Bir problem yapamadığımız takdirde, temkinli ve tenha yollardan gideceğimiz için 10 gün gibi bir sürede istediğimiz noktada olabilirdik. Önümüzde atlatılacak düzinelerce zombi, kilometrelerce yol vardı. Bu iş oldukça meşakkatli olacaktı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
III. Dünya Savaşı: Zombilerin Çağı
ParanormalHer şey Amerika'nın başının altından çıktı. Bu lanet virüs Dünyanın % 87'sini ele geçirmiş durumda. Tanrı yardımcımız olsun..