" Hikayeyi okuma listenize eklerseniz, yeni bölümlerden anında haberdar olabilirsiniz. Yorumlarınız ve Oylarınız benim için çok önemli. Lütfen beğendiğiniz bölümleri oylayınız, iyi ya da kötü yorumlarınızı eksik etmeyiniz. Şimdiden okuduğunuz için hepinize teşekkür ederim, keyifli okumalar.. :)"
Ece çok güzel bir kızdı. Esmerdi. Yeşil gözleri mücevher gibi parlıyordu. Gözlerini her gördüğümde, koskocaman yeşil bir ay dünya üzerinde parlıyormuş gibi hissediyordum. Omuzları hizasında ben burdayım diyen Turuncuya boyatmış olduğu saçlarının dipleri gelmişti. Bu bile ayrı bir güzellik katıyordu. 1.75 boylarındaydı. Tahminimce 56-57 kiloydu. 20 yaşında bir kıza göre göğüsleri oldukça olgundu. Dik göğüsleri tamamen erkekleri cezbetmek için yaratılmıştı sanki. Kalçalarıda öyle. Gülümsediğinde yanağında oluşan küçük bir gamze vardı. Sırf o gamze için bile saatlerce gülüşünü izleyebilirdim. Küçük bir burnu vardı. Ve dudakları.. Sanki dokunduğu yere hayat verecek gibiydi. Dişleri Cennet kadar beyazdı. Uzun zamandır uyumadığı göz altlarından belli oluyordu. Ince uzun parmakları vardı.
Bilemiyordum. Ben hiçbir kızı bu denli incelememiştim, bu denli her şeyini beğenmemiştim. Bu denli etkilenmemiştim. Ece farklıydı sanki. Sanki Ece ile bugün burada konuşmamız, milyonlarca yıl önce planlanmış bir şeydi ve tüm insanlık bugünkü buluşma için birer figürandı. Sanki Adem ve Havva dahi bugünkü buluşma için yaratılmıştı. Ece, sanki Tanrı tarafından benim için yaratılmıştı ve bana en kötü zamanlarımda bir armağan olarak yollanmıştı.
Ece ile gün ağırana kadar konuştuk. O yazdı ben anlattım. Birçok şey anlattık birbirimize. Kısa süre önce Askerlerin buraya gelip oldukça fazla sayıda zombi temizlediklerini anlattı. Daha sonra topluca yakıp gördüklerini. Bu da karakolda gördüğüm askerin akıbetini ortaya çıkarmıştı. Gün ağırmıştı. Ece'ye Moskovaya gidip ailemi bulmam gerektiğini anlattım. Ondan benimle gelmesini rica ettim. Burayı bırakmak istemediğini anlattı. Ailesi her ne kadar ölmüş olsa da, bu ev onlardan Ece ye kalan tek şeydi ve burayı terk etmek onlara bir saygısızlık olur düşüncesindeydi. Istersem burada onunla kalabileceğimi anlattı fakat gitmem gerekiyordu. Bunu ona anlattım. Ailem için hala bir şansım olabileceğini, eğer benimle gelirse Ailemin onu itirazsız benimseyeceğini ve kabul edeceğini söyledim. Ailemi bulamamam durumunda, istediği yere gidebileceğimizi söyledim. Tereddütteydi. Onu bırakmak istemediğimi, burada tek başına bırakmaya gönlümün el vermediğini anlattım ona. Bu onu sevindirdi fakat emin olamıyordu. Yaklaşık bir saat boyunca benimle gelmesi için onu ikna etmeye çalıştım ve sonunda kabul etti. Birkaç parça eşya ve birkaç hatıra almasını gerektiğini söyledi. Anlayışla karşıladım. Sahi, benim de hiç elbisem yoktu. Babasının elbiselerinden verebileceğini söyledi. Gayet olabilirdi fakat elbiseleri denediğimde olamayacağını anladım. Bunlar benim gibi sıska bir adama çok boldu. Bu sırada Ece'nin hazırlanmasına yardımcı oldum. Birkaç parça elbise, birkaç fotoğraf, birkaç küçük eşya ve dolapta duran Türk bayrağını aldı yanına. Küçük bir sırt çantasını yerleştirdi hepsini. Daha sonra yakınlarda bi AVM olduğunu ve burada benim için birkaç parça eşya bulabileceğimizi anlattı. Gayet olabilirdi fakat tehlikeliydi. Içeride sıkışmamız durumunda çıkmamız zor olabilirdi. Fakat bir yandan da AVM eğer yağmalanmadıysa, birçok ise yarar şey bulabilirdik. Denemeye değerdi. Bu amaçla AVM ye doğru yola çıktık.
6 sokak arkadaydı. Giderken birkaç zombiye denk geldik fakat önemli bir şey olmadı. Avm'nin önüne geldiğimizde, bu caddeden daha önce geçtiğimi hatırladım. Avm yi fark etmemiştim. Arabadan inmeden gerekli silahlarımı kuşandım. Ece'ye rahat kullanması ve seri olması nedeni ile 2 uziyi verdim. Kafalarına nişan almasını söyledim. Şansım var ki, Ece daha önce silah kullanmıştı. Eskiden Türkiye'de olduğu dönemde babası ile arada bir poligona gittiklerini ve stres atmak için silah ile atış yaptığını anlattı. Bu iyi haberdi. Araçtan indik fakat Avm'nin ön kapısı kapalıydı. Avm'nin etrafında dolaşmaya başladık ve arka kapılardan birinin kırık camından içeriye girdik. Eğer burası düşündüğüm gibi burada 1-2 saat geçirip ise yarayabilecek şeyler bulabilirdik.
Iceriye girer girmez ilk işim Etrafı kolaçan etmek oldu. Avm temiz görünüyordu. Önce mağazanın birine girip 8-10 parça eşya alıp üstümü değiştirdim. Ece ise oyuncak dükkanına girmiş bir çocuk gibi oradan oraya koşuyordu. Kadınlar hiç değişmez diye düşündüm içimden. Alışveriş dendimi dünya umurlarında olmuyordu. Eceye burada beklemesini, o eşyalara bakarken benimde diğer mağazalara göz atacağımı söyledim. Önemli bir şey olmadan buradan çıkmamasını tembihledim. Daha sonra Avm yi dolaşmaya başladım. Bulunduğum kat mağaza katı olduğundan elbise ve ayakkabı dışında hiçbir şey yoktu. Üst kat yemek katıydı ve burada ise yarar bir şeyler bulabilirdim. Üst kata çıkar çıkmaz 2 zombi gördüm. Ikisi de Avm'nin güvenlik görevlisiydi. Buda demek oluyordu ki, burası sandığım kadar da güvenli değildi. Eceyi bulmam gerekiyordu. Hemen Ece'nin bulunduğu mağazaya koştum. Mağaza büyüktü ve Eceyi bulamıyordum. Seslendim fakat Eceden eser yoktu. Hemen mağazadan çıkıp diğer mağazalara bakmaya başladım fakat yoktu. Ilk mağazaya geldim ve mağaza girişinde kan vardı. Kan beynime sıçramıştı. Daha fazla dayanamadım ve Ece diye bağırmaya başladım. Hiçbir şey umrumda değildi. 4. bağırışımda Ece mağazanın içinden koşarak yanıma geldi. Tarif edilmez bir mutluluk kaplamıştı içimi. Eceye koşarak sarıldım. Içeride, mağazanın ofisinde olduğunu söyledi. Kanı göstererek endişelendiğimi söyledim ama kanın başından beri orada olduğunu söyledi. Demek görmemiştim.
Şoku üstümden attıktan sonra yukarıda iki zombi olduğunu ve bellerinde telsiz olduğunu söyledim. Bu telsizleri alırsak, işimize yarayabilirdi. Bu sırada bağırmamdan dolayı olmalı ki 4 zombi karşı bloktan bize yaklaşıyordu. Hemen yukarı çıkarak susturucu takılı Silahım ile iki zombiyi vurdum. Telsizleri alıp test ettim. Şansım vardı ki çalışıyorlardı. Birini Eceye verip diğerini kendim aldım. Avm'nin içinde çok şey bulabilirdik ve bu yüzden tehlikeleri göze alarak gezmeye başladık..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
III. Dünya Savaşı: Zombilerin Çağı
ParanormalHer şey Amerika'nın başının altından çıktı. Bu lanet virüs Dünyanın % 87'sini ele geçirmiş durumda. Tanrı yardımcımız olsun..