Kitap 3: BÖLÜM II - Eksik

2.6K 134 11
                                    

" Hikayeyi okuma listenize eklerseniz, yeni bölümlerden anında haberdar olabilirsiniz. Yorumlarınız ve Oylarınız benim için çok önemli. Lütfen beğendiğiniz bölümleri oylayınız, iyi ya da kötü yorumlarınızı eksik etmeyiniz. Şimdiden okuduğunuz için hepinize teşekkür ederim, keyifli okumalar.. :)"

Birliğe döndüğümüzde Binbaşı'nın benim için hazırladığı yeni odaya geçtim. Ağlamıyor ya da ağlayamıyordum, tam olarak hatılayamıyorum. Sadece içimde derin bir boşluk vardı. Sessiz bir şarkı, karanlık bir ışık, soğuk bir kalorifer, anlamsız cümleler gibi saçma bir his. Ne yapmam ya da bundan sonra ne yapacağıma dair bir fikrim yoktu. Öylesine bilmiyordum ki ne yapacağımı.. Vladimir'in çantasına çarptı gözüm. Onun eşyalarına dokunmak, kokusunu içime çekmek bir nebze olsa iyi gelirdi belki. Bunu umut ederek açtım bavulu. En üstte sürekli giydiği siyah gri çizgili, yaka bölgesi geniş ve oldukça beğendiğim kazağı vardı. Vladimir'i bu kazakla hayal ettim bir an. Gülümsüyordu, sonra ağladı, sonra öptü beni. Hatta bu kazağı çıkardı seviştik. Tüm anılarımızda vardı belki de bu kazak. Hepsi tek tek geçti gözlerimin önünden ve geçerken herbiri gözümde bir damla yaş unuttu. Sonra şu çok sevdiği siyah kot pantolona takıldı gözüm. Ardından şu dalga geçtiğim çizgili iç çamaşırı. Bu çamaşırı görünce tekrar tebessüm ettim. Birkaç parça daha çıkardıktan sonra İncil'i buldum. Çıkardım ve baktım uzun uzun.

İncili belki defalarca baştan sona okumuştu. Onu okumayı seviyordu, huzur buluyordu. En dar zamanlarında onu okuyarak Tanrı'nın ona mesaj gönderdiğini, ona yardım ettiğini düşünüyordu. Ah Tanrım, ona yardım et. Rast gele bir sayfasını açmak istedim İncil'in fakat kağıt sıkıştırılmış bir sayfası açıldı hemen. A4 kağıdının yarısı kadar vardı bu kağıt. Kağıdı aldım ve incili yavaşça indirdim. Kağıdı okumaya başladım.

"Tanrım, seni ne denli sevdiğimi ve bağlı olduğumu biliyorsun. O denli zor bir zaman ki bu, senin belki de bizim için hazırladığın en zor sınav. Ne demeliyim bilmiyorum. Eğer bir gün beni yanına alırsan, lütfen ardımda bıraktıklarıma göz kulak ol, onları koru ve kolla. Eğer bana bir şey olursa, onun Ercan'a ulaşmasını sağla. Çünkü biliyorum ki, beni sevdiğin kadar, onu da seviyorsun. O iyi bir insan."

Bu neydi şimdi? Ercan sanırım Vladimir'in Türkiye'de gördüğü şu askerdi. Çokça bahsetti bana ondan, iyi bir insan olduğundan bahsederdi hep. Peki burada "Ardımda bıraktıklarım" derken neyi ya da kimi kast ediyordu ki? Beni mi? başka biri ya da başka bir şeyi mi? Şaşırmıştım fakat Vladimirden böyle bir hatıra bulmak oldukça hoşuma gitmişti.

Bu sırada Binbaşı Rurik içeri girdi. "Nasılsın?" gibi saçma bir soru yönlendirdi önce. Sonra yanlış bir soru sorduğunu fark etti ve toparladı. "Bu soru pek doğru olmadı ama iyi olmasılın. Yarın seninle beraber helikoptere bineceğiz ve birkaç saat geçtikten sonra da Türkiye de olacağız. Hazır ol. Yarın sabahtan itibaren seni güçlü bir kız olarak görmek istiyorum." dedi ve çıktı. Söylediklerini duymuş ve dinlemiştim fakat umursamamıştım. Türkiye'ye gitmek isteyip estemeyeceğim konusunda da kararsızdım fakat askeri bölgede olmak benim için en güvenlisi olacaktı. Gözlerim ağırlaşmaya başlamıştı. Oldukça berbat ve kötü bir gün geçirdim ve bedenim uykuya direnemeyecek kadar güçsüzdü. Vladimir'in resmine bakarken yerde sızıp kalmıştım..

III. Dünya Savaşı: Zombilerin ÇağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin