9

6.2K 289 23
                                    

Gözlerimi orta alana dikmiş dans eden bedenleri izliyordum. Bugün takım ayrımcılığı yapmak yasaktı. Herkes herkesle kendi takımının üyesiymiş gibi takılıyordu.

Bu durum normal bir zamanda olsa, takımlar kendi takımından birinin başka bir takımdan biriyle bu kadar samimiyet içinde olmasını yadırgardı. Lakin bu tarz toplantılar için ayrımsız samimiyet gelenek hâline gelmişti.

Maçlarda duygusallık olmasın ve rekabet duygusu sarsılmasın diye takımlar arası setler çekmek camiyamız için vazgeçilmezdi.

Karşı takımdan biriyle ileri samimiyet kurulmuşsa ya ikisi de takımlarını bırakırlardı ya da ikisi de aynı takımda olmak kaydıyla maçlara devam edebilirdi.

Rol üyelerinde de bu tarz olaylar yaşanmıştı. Bir yandan takım arkadaşı kaybederken bir yandan da yeni takım arkadaşları edindiğimiz zamanlar olmuştu.

"Biz de mi katılsak? Sıkıldım." Bende sıkılmıştım. "Deniz geliyor musun? Biz ortaya geçiyoruz Görkem'le." Deniz olumsuzca kafa salladığında aklının hâla Emirhan da kaldığını biliyordum.

"Git Deniz! Geldiğimizden beri kendini kasıyorsun. Git ve düzeltin aranızı." Tebessüm etmişti. "Katılım zorunlu." Bahaneydi. "Organizasyonun nerede yapıldığının farkındasın değil mi ve karşında iki tane Rol üyesi duruyor. Sorun çıkmayacak!" Görkem de bana katıldığını belli edercesine omzumu sıkmıştı.

Deniz'in heyecanı gözlerine yansırken beni kendine çekmiş sıkıca sarıldıktan sonra Görkem'e de aynı şeyi yapmış, heyecanla teşekkür edip hızlıca çıkmıştı salondan. Onu bu kadar mutlu görünce benim de keyifim iyice yerine gelmişti.

Görkem de huzurla gülümserken hala kaçamak bakışlarla etrafına bakıyordu. Geldiğimizden beri aynı şeyi yapıyordu. "Kimi arıyorsun?" Dayanamayıp sormuştum. "Birini aramıyorum! Kim var kim yok bakınıyorum öyle." Üstelememiş Görkem'in kolundan çekip ikimizi iyice ortaya çekip kalabalığa karıştırmıştım. Şuan sadece kafa dağıtmak ve eğlenmek istiyordum. Daha sonra nasıl olsa öğrenirdim.

Aralıksız bir buçuk saate yakındır Görkem'le iyice dağıtmış uzun zamandır eğlenmediğim kadar eğlenmiştim. Bacaklarım artık dur sinyallerini yakmış yalvaracak konumdalardı. Bulduğum ilk boş tabureye oturmuş bacaklarıma inen karasuların geçmesini beklemeye başlmıştım.

Görkem'in de benden geri kalır yanı yoktu ama o akıllılık edip koltuklara yayılmıştı.

Etrafıma göz atmaya başladığımda kutlamanın başından beri görmediğim simayı görmüştüm. Ekin. Görkem'in mevzusunu konuşmak istiyordum en erken zamanda çünkü Görkem bunu gerçekten çok istiyordu.

Bacaklarım da ki ağrıyı boşverip Ekin'i ilk gördüğüm tarafa adımlamıştım ama orada görünmüyordu. Bir dakika içinde nereye gitmişti bu çocuk?

Aynı tarafa doğru biraz daha ilerlediğimde Ekin'in sesi olduğuna emin olduğum ses korkmuş ve panik halinde kulağıma ulaşmıştı. "B-bırak!"
Biraz daha yaklaştığımda tanıdık bir ses daha duymuştum ama kim olduğunu çıkaramıyordum. "Hadi ama eğleniyoruz!"

Ne olduğunu tam anlamadan olaya karışmak istemiyordum. "Pamir bırak istemiyorum!" Pamir? Ekin'le bizim Pamir'in ne işi olurdu ki!
"Ben istiyorum Ekin!" Sertçe kapatılan kapıyla bende paniklemeye başlamıştım.

Bir iki dakika duraksasam da olayı bilincim kabul ettiği gibi ellerim hızla kapı koluna gitsede kapı çoktan kilitlenmişti. Umursamadan kapıya yüklenmiş kırmak adına girişimde bulunmuştum. Bir süre sonra kapı açıldığında karşımda sinirli bir Pamir belirmişti. "Ne istiyorsun Noyan! İşim var."

Onu ittirip içeri adım atmak istediğimde beni geri ittirmiş bağırarak konuşmaya başlamıştı. "İşim var diyorum! Git eğlenmene bak. Bulaşma gece gece." Bende iyice sinirlenmeye başlamıştım.

"Gördüm Pamir! İçeride Ekin'in olduğunu biliyorum. Çekil önümden saçmalıyorsun." Yüzü endişeye bürünürken lafa atlamıştı. "Ne işim olur Ekin'le. İçmişsin benimle kafa buluyorsun. Uğraşacak başka insanlar bul hadi." Ağız burun dalmak istiyordum şuan karşımdaki bedene.

"Ya kapıyı açarsın ya da herkesi buraya toplarım." Gayet ciddiydim ve yapardım da. Pamir iyice sinirlenmiş kapıyı fırlatmak ister gibi duvara çarptıracak şekilde açmıştı.

Gözlerim anında yatakta ki bedeni bulurken baygın olduğunu fark etmiştim. "Ne yaptın?" Sinirden kulaklarımın çınlamaya başladığını hissetmeye baslamıştım. "Bayıldı sadece." Gözlerinden alev çıkaracakmış gibi bana bakıyordu. Benim de ondan geri kalır yanım yoktu.

Kollarımı Ekin'in belinden ve bacaklarından geçirip kaldırdığımda bile Pamir'le birbirimize delici bakışlarımızı esirgemiyorduk. Yönümü direk çıkış kapısına almış Ekin'in baygın bedenini arabaya hafif yaslayıp cebimden telefonumu çıkarıp Görkem'i aramıştım. Umarım bu yoğun seste fark edebilirdi telefonunun çaldığını.

İlk iki aramamda açmamış üçüncü aramam da açmıştı. "Çıkıştayım acil gel!" Nasıl bayıldığını bilmiyordum ve endişeliydim. "Ne?" Bu seste duyamaması normaldi. Telefonu yüzüne kapayıp sms atmıştım. "Çıkışa gel!"

Bir dakika dâhi geçmeden Görkem kapıda belirdiğinde hafif ıslık çalıp buraya bakmasını sağladım. Gözleri beni geçip Ekin'i bulduğunda koşarak bize yaklaşmaya başladı. "Ne oldu? Neyi var?" Cevap vermeden arabayı işaret ettiğimde arabanın kilidini açmış Ekin'i arka koltuğa koymamda yardım etmişti.

İkimizde arabadaki yerlerimizi aldığımızda dikiz aynasını Ekin'i görecek şekilde düzeltmişti. Ekin'e olan bu merakı nereden geliyordu merak etmiştim.

...

Düşüncelerinizi merak ediyorum yorumlarınızı görmek benim için önemli ve vote atmayı unutmayın lütfenn

Zamanla | bxbxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin