Deniz uyuyakalmış bizde Emirhan'la Görkem'in yapmayı yarım bıraktığı yemeği tamamlıyorduk. İkisi de evimde duş almayı kabul etmişti hatta Deniz resmen şuan benim yatağımda uyuyordu. Adını koyamadığım bir heyecan vardı içimde.
"Oldu sanırım bu. Bir baksana."
Emirhan cidden yemek yapmaktan anlamıyordu. Eline salatalık verip salata için doğramasını istemiştim ama orantısız kesişi ve elinin ayarı salatalığı manasız şekillere soktuğu için ocağın başında dikilmesini istemiştim. Mutfaktan kovarsam alınabilirdi.
"Deniz'i uyandır istersen. Hazır her şey."
Ocakta ki yemek dediği gibi kıvamında pişmişti ve şuanlık eksik bir şey göremiyordum. Mutfaktan çıktığında tencerede ki yemeği tabaklara orantılı dağıtıp hemen arkamda ki masaya yerleştirmeye başladım. Aynı zamanda da Ekin meselesi aklımdan çıkmıyordu.
Çözülmesi gereken bir sürü konu birikmişti ve hangisiyle baş edeceğimi bilmiyordum bile.
"Beklediğimden daha becerikliymişsin Noyan." Yeni kalktığı için daha da kalınlaşan sesi dikkatimi dağıtmış aklımdakileri boşverip dakikalar önce yaşanan şeyler düşüncelerimi ele geçirmişti. Tam anlamıyla mükemmeldi.
"Öyleyimdir." İnkâr edemezdim. O kadar emek vermiştim buraya.
"Rica ederim ama gerçekten inkar etmene gerek yoktu. Ne kadar naifsin."
Emirhan'ın Deniz'e tiksinir gibi baktığını gördüğümde içtiğim su güleceğim diye boğazımda kalmış öksürmeye başlamıştım. Aynı zamanda da gülüyordum.
Emirhan bu seferde bana aynı şekilde bakmaya başladığında gülmem daha da artmış aynı oranda öksürüğümde artmıştı. Deniz de gülmeye başlamış sırtıma vurmaya başladığında biraz daha iyi hissetmiş ciddi yüz ifademi takınmaya çalısırken Deniz'in gülmesi beni daha da güldürmüştü. Çıkmaz döngüye girmiştik.
Ben gülüyorum diye o gülüyordu. O gülüyor diye ben gülüyordum. Emirhan terk etmişti mutfağı. Bu daha da komiğimize giderken sandalyeyi bırakıp yere oturmuştuk.
Sakinleşmek için biraz daha yerde oturmuş, sakinleştiğimizi hissettiğimizde içeriye Emirhan'a bakmaya gitmiştik. Koltukta oturmuş telefonuyla ilgileniyordu.
"Yarın proje teslimi var. Kalkalım biz artık?" Deniz'in cümlesi keyfimi bozmuştu.
"Noyan?" Emirhan Deniz'in cümlesini yok saymış bana yönelmişti.
"Evet?"
"Toplantı gecesi ne oldu?" Korktuğum başıma gelmişti. Denizler'in de bu işe girişip başlarına problem almalarını istemiyordum.
"Önemli bir mesele değil."
"Sence buna inanmalı mıyım?" Ne diyebilirdim ki şimdi? Pamirle Ekin olayını anlatsam, Ekin rahatsız olabilirdi. Anlatmayacağım dersem de yeni yeni iyi olan aramızı bozacaktım.
"Bunu benim anlatmam doğru olmaz. Görkem'in meselesi." Görkem'e gidip soracaklarını düşünmüyordum. Aklıma ilk bu bahane gelmişti.
"Ekin'in alakası ne peki?"
"Toplantı gecesi Pamir ve Görkem, Ekinle dışarda sigara içmişler. Biri fotoğraflarını çekmiş."
"Anladım. Gidelim bence de Deniz." Hiçte inanmış gibi durmuyordu ama kurcalar mı bu meseleyi emin değildim. Durumu az çok Deniz de anlamış olacak ki oda ciddileşmiş kapıya yönelmişti.
Arkalarından bende ilerleyip yolcu etmiştim. Kapıyı kapatıp içime derin bir nefes çektim. Umarım herşey daha fazla düğüm olmazdı.
Odama ilerleyip telefonumun mesaj bölümünü açıp mesaj attım.
Noyan: Ekin bugün içinde evim de ol.