3. Bölüm

25.8K 1K 93
                                    

Düzenlenmiştir. İyi okumalar.

Rüya' dan:

Huzursuzca uyuduğum birkaç saatin ardından, gözlerimi açtım. Duvar saatine baktığımda, saatin 10.23 olduğunu görmüştüm.

Ağrıdan zonklayan başımı, sıkıca topladığım saçlarıma borçluydum sanırım. Onları çözerek derin bir nefes verdim. Birkaç saatlik uyku bu bedeni ayakta tutmaya yeter miydi ?

Yetmese bile daha fazla uyuyabileceğimi sanmıyordum. Aşağıdan gelen sesler, kulaklarımdan hızla beynimin duvarlarına sertçe çarpıyordu. Teyzemler gelmiş olmalıydı.

Olan olaylardan sonra beni merak etmişler ve ailece vakit geçirmek istemişlerdi. Telefonumdaki mesajları kontrol ettim. Bizimkilerin okul konuları ve dışarı çıkma planlarını şimdilik askıda bırakarak kalktım.

Kapımın sertçe açılmasıyla kaşlarımı çatarak oraya döndüm.

"Bende bu saygısız kimdi diyordum ?" Başımı iki yana sallayarak onaylamazca baktığımda Ediz kıkırdayarak yanıma geldi.

"Aa üstünde düşünmen beni üzdü." Bende güldüğümde alnıma öpücük kondurarak sarıldı.

"Neden haber vermiyorsun anında ?" Sert çıkan sesi ile ondan ayrılarak yatağa oturmasını izledim.

"Eve nasıl geldiğimizi şaşırdım. Ne ara haber vereyim ? Hem niye bu saatte geldiniz siz ?" Dedim hatırlayarak. Teyzem ve eşi erkenden işe giderlerdi.

Ediz gözlerini devirerek saçlarını karıştırdı.

"Sence ? Keyfimiz istedi." Birlikte vakit geçirerek otururken bizmimkilerin çağırmasıyla beraber aşağıya indik.

"Kuzum, nasılsın ?"

"İyiyim teyze merak etme." Birlikte yangını konuştuktan sonra konu yeni okula gelmişti. Gerilirken, gözlerimi halıya çevirdim.

Yeni ortamlardan, yeni insanlardan çekinirdim. Hayatımda ki insanlar olmasa büyük ihtimalle kimsem olmazdı. Yeni arkadaş edinmekten ya da yer değişikliği yapmaktan hoşlanmazdım.

"Rüya Akay Koleji' ne gitmeyi kabul etti." Dedi annem mutlulukla. Gözlerim Ediz' i bulduğunda sorarcasına baktım. Düşünürcesine bakarken bu kez konuşan teyzemdi.

"Çok sevindim canım. Belki böylesi geleceğin için daha iyi olur. "

"Umarım." Dedim sessizce.

"Eee, birlikte gidip bir gezin isterseniz. Okula haftaya başlıyorsunuz ama ders programını, sınıfını öğrenebilirsin." Omuzlarımı silktim.

"Bilmem, farketmez." Dedim düz bir sesle.

"Gidip bakalım Kuzen." Dedi Ediz aniden. Anlamazca ona baktığımda ellerini savuşturdu. "Hadi giyin bir an önce. Öğle arasına girmeden yakalayalım müdürü."

Bir şey demeden odama çıktım. Üstüme her zaman tercih ettiğim siyah dar bir pantolon, üstüne de onunla uyumlu beyaz bir bluz giydim.

Kendime biraz daha vakit ayırdıktan sonra Ediz ile beraber evden çıktık. "Hayırdır ? Ne bu aniden ?" Dedim Ediz'e dönerek.

Ediz bir sene sınıfta kalmıştı. Yani on dokuz yaşındaydı. Son senesini bitirmeye uğraşıyordu.

"Gözdağı vermek iyidir." Dediğinde sesi düşünceliydi. Bir süre sonra okulun önünde durmuştuk.

Siyah zeminin üstüne hoş bir yazı stili ile işlenmiş Akay Koleji yazısına baktım. Kemeri çıkarırken kapımı açmıştım. Birlikte arabadan inerken saate baktım. "Saat on iki buçuk bu arada." Bahçedeki kalabalığa ve açık olan okul kapısına baktığımda ne yazık ki öğle molasının geldiğini farketmiştik.

"Okulu gezeriz."

"Ediz !" Arkadan gelen güçlü erkek sesi ile irkilerek o tarafa doğru döndüm.

"Kardeşim." Ediz ile tanımadığım bir çocuk erkekçe selamlaşırken, bakışların bize döndüğünü farkettim. Rahatsızlanarak Ediz' e döndüm. "Ben girip müdürü sorayım. Belki odasındadır." Ediz başta itiraz etse de sonunda okula tek başıma giriş yapmıştım.

Okulun içi dışına göre fazla kalabalık değildi. Merdivenleri çıkarken etrafı inceliyordum. Çıktığım ilk katta başta duran müdür odasını gördüğümde sevinmiştim.

Yavaşça kapısını çaldım ancak ses gelmedi. Aralayarak içeri baktığımda boş olduğunu görmüştüm.

"Of ya." Diye sızlanarak adımlarımı koridora çevirdim. Şubelerin ve sınıfların yazılı olduğu yerlere baktım.

Kapısı kapalı es geçtim. Boş olduğunu gördüğüm bir sınıfı gezmek adına adımımı atmıştım ki ses duydum.

"Ne dediğinin farkında mısın sen ?!" Aniden çıkan gür, erkek sesiyle olduğum yere çivilendim.

"Abi sakin ol. Okul dışında hallederiz." Daha sakin bir ses ile derin bir nefes verdim. Yavaşça içeri adım attım.

En arka sırada, köşedeki sıralarda oturmasına rağmen gördüğüm sırtına rağmen iri ve uzun bir çocuk olduğunu anlamıştım.

Ayakta olan çocuk, mavi gözlerini bana çevirdi. Huzursuzca yüzüme bakarken oturanında bana döndüğünü hissettim. Gözlerim onu bulurken, sinirli olanın bu olduğunu anlamıştım.

Yeşil gözleri kopkoyu olmuş, esmer teninden bile olan alın damarları güpegündüz ortadaydı.

"Sen ?" Dedi sertçe bana. Yutkunarak konuştum.

"Sınıfa bakmaya gelmiştim." Dedim sakince. Kaşları çatıldı. "Aptal mısın sen ?"

Bu kez benim kaşlarım çatılırken "Ne diyorsun sen ?" Diye çıkıştım.

Oturduğu sıradan atik bir hareketle kalkarken, uzun boy gözler önündeydi. Çenemi dikerek ona baktığımda birkaç adımda önüme dikildi.

"Sınıfa bakmaya gelmek ?" Dedi alayla. Alaycı ses tonunun aksine buz gibi bakan gözlerle farkına vardım. Evet saçmaydı ama okula yeni geldiğimi söylememiştim bile.

Cevapsız bırakılmak onu kızdırmış olmalı ki sinirle sesini yükseltti.

"Bıktım sizin çocukça oyunlarınızdan." Anlamazca ona baktım. Kolumu ani bir hareketle tutarken konuştu. "Ben bu numarayı bir kez daha yiyecek kadar aptal geldim galiba gözünüze."

"Seni anlamıyorum." Dedim kolumu elinden kurtarırken, birkaç adımda geriye gitti. Başıyla kapıyı gösterdi. "Yürü."

"Sanırım yanlış an.." Arkadaki çocuk bana ilerledi ve kolumdan tutarak sürükledi. Kapının önüne çıktığımızda konuştu.

"Lütfen onun sabrını sınamayın." Dedi bıkkınlıkla. Bir şey dememe fırsat vermeden yeniden sınıfa dönerken, olanları tıpkı yangını izler gibi izlemiştim.

Anlamazca, saçma ve gereksiz bir şekilde.

Umarım beğenmişsinizdir. Vote bırakıp, yorumlarınızı yazarsanız mutlu olurumm.

Düşman KolejlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin