Beyaz odada yankılanan nefes seslerimden başka ses yoktu. Burası iyi değildi.
İyi değildi.
Hem de hiç iyi değildi.
Tedavi etmiyorlardı, doktor kadın beni anlamıyordu. Burası bana iyi gelmiyordu.
İyi gelmiyordu.
Hem de hiç iyi gelmiyordu.
Hasta olduğumu düşünüyorlarsa neden buradaydım? Miray beni iyileştirirdi. Tek tedavim oydu. Neden anlamıyorlardı?
Boktan kapı açıldı ve içeri asla güzel olmayan kadın girdi. Bu evrende kimse güzel değildi.
Sadece o güzeldi.
En güzeldi.
Miray. Evrenin en güzel dişisiydi.
"Nasılsın bakalım Pamir?"
Kadının çirkin sesi boş midemin hareketlenmesine neden oldu. İğrenir gözlerle ona baktığımda, sinirlendiğine dair belirtiler verdi. Umurumda değildi. Eğer Miray'ın yanında olsaydım, kusursuz ellerini saçlarıma daldırırdı.
Uykumu getiren güzel sesiyle bana birşeyler anlatırdı. Dizlerine yatardım mesela, gülümserdi bana.
Anlattığı şeyleri dinlemek için, gözlerimi açık tutmaya çalışırdım sürekli. Sonunda uykumun olduğunu görürdü. Uyu derdi bana. Uyurdum sırf o dedi diye. Saçma sapan konuşan varlık onu dinlemediğimi farkettiğimde "Hastalığın iyiye gitmiyor Pamir. Bir süre daha buradasın" Acımasızca konuştuktan sonra hızla dışarı çıktı.
Özlemiştim.
Çok özlemiştim.
Çok çok özlemiştim.
Şuan ne yapıyordu mesela? Ağlar mıydı? Ağlamasındı. Ben ağlardım, onsuz uyuyamazdım.
Zaten uyuyamıyordum.
Normalde de asla onsuz uyuyamazdım.
Sarılsam ona, bırakmasam ölene kadar.
🍁
Kaptaki yumurtayı güzelce çırparken, odanın kapısının açıldığını duydum. Dudaklarıma gülümseme yerleşirken Pamir'in huysuz bir çocuk gibi olacağını biliyordum. Ne zaman o uyurken kalksam yatakta olmadığımı hissediyor ve kalkıyordu. Aşağıya inen adım sesleri duymamla, Pamir'in sesi eş zamanlı olarak duyuldu.
"Sevgilim."
Belime sarılan elleriyle beraber yüzünü boynuma gömdü. Kokumu içine çekerken hazırladığım malzemeyi kaba döktüm. Ellerimi de yıkadıktan sonra, hala aynı şekilde duran Pamir'e döndüm. Böyle uyuyakalabilirdi. "Pamir." Fısıldamamla beraber kollarını sıkılaştırdı.
Boynuna doladığım kollarımı çektim. Çekmemle beraber huysuzca homurdanmaya başladı. Gülerek "Bence biraz daha uyumalısın."
Dediğimde başını iki yana salladı. Zorlukla benden ayrıldığında amerikan tarzı mutfaktaki, tezgahın diğer tarafına geçti ve taburelerden birine oturdu. Kafasını eliyle desteklerken uyku mahmuru gözlerle beni izliyordu. Hazırladığım malzemeleri bitirdikten sonra keki fırına verdim.
Pamir'in yanına ilerledim, anında belimi bulan elleriyle boynuna sarıldım. Bana neden bu kadar sarılıyordu bilmiyordum ama yeniden mutluydum. Herşeyi unutmuştum. "Azıcık daha uyusak olmaz mı?"
Pamir'in çocuksu ve masum sesiyle gülümsedim ve başımı salladım. Aniden ayaklanmasıyla beni kucağına aldı. Gülümserken kollarımı boynuna doladım. Yukarıya çıkmaya uğraşmadan gri kanepeye ilerledi ve beni bıraktı. Yanıma sokulurken, sıkıca sarıldı ve başını göğsüme koydu.
Saçlarını okşarken uyuyakalacağını biliyordum.
Bölüm sonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman Kolejler
Teen Fictionİnsanların hayatı, bazen küçük, bazense büyük dokunuşlarla alabora olur. Alevlerin içinden yükselen dumanların ardından tertemiz bir sayfa açarak yeni olduğumuz okulda, hayatımız değişmişti. Uzuvlarım her duyguyu son raddesine kadar hissediyordu...