Düzenlenmiştir. İyi okumalar.
Hastanenin, ilaç kokusu burnuma dolarken, ağlamamak adına gözlerimi kapattım. Annemlerden Nil' de kalacağım diye izin alıp hastaneye geri gelmiştim.
Büyük ihtimalle saat epey geç olmuştu.
Buraya geldiğimde Emir'in ailesi ile tanışmıştım. Annesi ile babasının arasının açık olduğu belliydi, ama Mehmet Bey sanırım hâlâ eşini yani Melis Hanım'ı seviyordu. Annesi perişan gözükürken Polat Bey onu bir odaya götürmüştü.
Ya da ben Emir'in anlattıklarından dolayı böyle anlıyordum. Derin bir nefes alarak Emir'in yatağının karşısındaki koltuğa oturdum. Emir'e ne olur ne olmaz diye sakinleştirici vermişlerdi. Onunla konuşmak istiyordum. Ama önce onun uyanması gerekiyordu.
Telefonumun ekranı yanıp söndüğünde, yavaş hareketlerle siyah montumun cebindeki telefonumu çıkarttım. Ekranda bilinmeyen bir numaradan gelen bir mesaj vardı.
Kimden: Bilinmeyen Numara
Duyduğuma göre Emir delirmiş. Kahroldum öğrendiğimde :)Kaşlarım sinirle çatılırken, tabii ki bunun Yağız olduğunu anlamıştım. Hastalığa bile saygısı yoktu. Hışımla telefonu cebime koydum. "Rüya" Emir'in yorgun sesini duyduğumda hızlıca ayağa kalktım. "İyi misin?" Diyerek hemen başucundaki sandalyeye oturdum. Alayla gülerek "Bok gibiyim" Dedi. Üzüntüyle nefes alırken bakışlarımı yüzüne çevirdim. Gözleri ve dudakları yine kızarmış boş gözlerle tavana bakıyordu.
"Herhangi bir şey ister misin?" Diyerek sessizce sorduğumda bakışlarını bana yöneltti. "Sadece su istiyorum" Dediğinde olumlu anlamda başımı salladım ve odadan çıktım. Aceleyle su almayı bile unutmuştum. Hastanenin kantinine inmeden önce Mehmet Bey'in Melis Hanım'ı yatırdığı odaya girdim ve haber verdim.
Kantinden bir şişe su aldıktan sonra yeniden odaya çıktım. Melis Hanım, Mehmet Bey ve doktor konuşurken Emir elini serumlu kolunun üstüne koymuş, kafasını geriye atmış ve gözlerini kapatmıştı. Yavaşça içeriye girdim ve suyu başucuna bıraktım.
Emir gözlerini açarak bana baktı. Gözleri suya kayarken yavaş hareketlerle suya uzandı ve kapağını açtı. Yavaş yudumlarla suyu içerken gözünü yine kapatmıştı. Serum onu halsiz düşürüyordu. "Oğlum iyisin değil mi?" Melis Hanım kırmızı gözlerle oğlunun saçlarını okşadı. Doktor Emir'in biten serumu ile odadan çıkmıştı.
Emir yavaşça başını salladığında, Mehmet Bey'de oğlunun yanına yaklaştı. "Doktorla konuştum, şimdilik kontrol altına alınabilir düzeyde, endişelenilecek bir şey yok yani oğlum." Dedi Rahatlıkla derin bir nefes aldım. "Kızım sende git istersen buralarda tek kaldın" Melis Hanım çatlak bir ses tonuyla konuşurken başımı olumsuzca iki yana salladım.
"Önemli değil efendim" Başka bir şey konuşmazken Emir sorulan sorulara kısa kısa cevaplar vermişti. Sonunda odada Emir ve ben kaldığımda bende gitmek için ayaklandım. "Rüya" Emir'in kısık çıkan sesine karşı bakışlarımı ona yönelttim. Kalktığım sandalyeye geri oturduğumda Emir devam etti. "Seni korkuttum." Gözlerini kapatarak yavaşça duvara kafasını vurdu. O bile bunu istememiş gibiydi.
"Emir, bu senin elinde değildi. Boşversene." Dediğimde gözlerinde acı çeken o ifade belirdi. "Bu şeyden nefret ediyorum. Her zaman yapmak istemediklerimi yapmama sebep oluyor." Dediğinde Emir ilk defa sakindi. "Benim için yaptığın davranışlar, fazla saçmaydı" Dedim.
"Bak ne hissettiğimi ve bana olan şeyin ne olduğunu tabii ki biliyorum. Ama şu sikik şeyi kabullenmek istemiyorum. Yoksa daha kötü olurum" Suçluluk duygusu hissederken nedensiz bir şekilde yavaş yavaş ağlamaya başladım. "Ağlama" Diye acı çeken bir ses tonunda konuştuğunda kafamı kaldırdım. "Öz..özür dilerim Emir"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman Kolejler
Teen Fictionİnsanların hayatı, bazen küçük, bazense büyük dokunuşlarla alabora olur. Alevlerin içinden yükselen dumanların ardından tertemiz bir sayfa açarak yeni olduğumuz okulda, hayatımız değişmişti. Uzuvlarım her duyguyu son raddesine kadar hissediyordu...