30. Bölüm

5.2K 217 66
                                    

Dünya'nın var oluşundan, ilk canlıların ortaya çıkışından beri, hepsi birbiri ile mücadele halindeydi. 

Mücadele demek, birbirlerine isteklerini kabul ettirmek amacıyla iki tarafında verdiği çabayı anlatıyordu.

İstediklerini alamadıkça, sözünü geçiremedikçe, insanın kalbi nefretle dolar.

Daha fazlasını, daha iyisini ister. İşte burada, sözcükler değişir. 

Mücadele, düşmanlık olur. Hayvanlar arasındaki, baskınlık, beslenme ihtiyacı. 

İnsanlar arasındaki, zıt duygular. Ülkeler arasındaki savaş. Yaşı ne olursa olsun, konum ne olursa olsun, yaratılışımızda bu kalbimize bir parça serpiştirilmiştir. 

Bunu, kalbin derinliklerine gömmekte, onu büyütüp parlatmakta kişinin kendi elindedir.

Akay ve Demirel, senelerin getirdiği rekabeti, bir düşmanlığa dönüştürdü. Aslında eğitimciler rekabetin başarıyı getirdiğine inanıyor. 

Ancak, hırs ve nefret onların damarlarında kol öyle kol gezdi ki, biri öldü. 

Yaralandı, nefret etti, sevdi, kızdı ve kırıldı. 

Türk Hava Yolları' nın, İstanbul' da ki görkemli hava limanına saat on, iki buçukta, bir uçak indi. 

Pahalı koltuklardan, getirdiği birkaç parça eşyayla, inen adamın kalbindeki acı dayanılmazdı. 

*

Rüya' dan : 

Sıcakla baş edemeyerek, saçlarımı sıkıca topladım. Okulun bahçesinde, etütümüzü beklerken, Akay ilk kez bu kadar azdı. 

Ve sakin. 

Sadece son sınıfların bulunduğu alanda, herkes kendi halindeydi. Emir gelmemişti. 

Kızlarla beraber, burada oturuyor ve saatlerimizi geçiriyorduk. 

Yarım saatin sonunda, sınıflara ilerledik. Tüm beynimi arındırmaya, kendimi dersi anlatan hocaya vermeye çalıştım. Soruları çözmeye, anlamaya çabaladığım blok dersin bitmesiyle araya girmiştik. 

Yemek için kantine inerken, hiçbirimiz konuşmuyorduk. Merdivenlerden inerken gördüğüm yüzle, kalbim sızladı. 

Birkaç saniyeliğine yanından geçtiğimiz adamın çehresi tıpkı Yağız' a benziyordu. Duraksayan adımlarımla beraber Nil ile Selin kaşlarını çatarak bana baktı. 

"Ne oldu ?" Dedi merakla Nil.

"Baksanıza." Dedim arkası dönük, uzun boylu adamı göstererek, müdürün kapısını çalmıştı. Kızlarla ona bakarken, içeride olmayan müdürle geriye döndü. Göz göze gelirken gerildim. 

Kaşlarını çatarak baktı. Gözleri tıpkı Yağız gibi maviydi. "Hadi." Dedi Selin kolumdan çekiştirerek. Düşünceli ve sert yüzünden bakışlarımı zorlukla da olsa çekerken, dikkatsiz adımlarla aşağıya indik. 

Telefonumun titremesiyle gelen mesaja baktım.

Gönderen: Emir

Okuldayım.

Sevinçle kızları bırakarak bahçeye ilerledim. Kapının girişinde, ellerini pantolonun cebine sokmuş, Burak ve Aras' ın konuşmalarını dinliyordu. 

Beni görmesiyle gülümserken, bende tebessüm ederek yanına ilerledim. Beline sıkıca sarılırken, o da kollarını dolamış, saçlarımı öpmüştü. 

Düşman KolejlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin