24. Bölüm

12.2K 500 280
                                    

Düzenlenmiştir. İyi okumalar.

Yatağın üstünde otururken donuk bakışlarım, etrafta geziniyordu. Emir yoktu. Ben kalkmadan önce gitmiş olmalıydı. Benden ayrılacaktı. Gözlerimden yaşlar akarken kendimi hiç olmadığım kadar berbat hissediyordum. Hıçkırarak ağlamaya başladığımda yatakta cenin pozisyonu alırken sesli ağlıyordum.

Kapının gürültü ile açılmasıyla, kızarık gözlerim oraya döndü. Emir, dehşetle suratıma bakıyordu. Büyük ve hızlı adımlarla yanıma gelirken, yatağın önünde eğildi ve saçlarımı geriye atarak yüzümü öne çıkardı. "Neden ağlıyorsun güzelim? Ne oldu yine?" Burnumu çekerken hıçkırıklarımı durdurmayı başarmıştım.

"Benden ayrılacak mısın Emir?" Emir'in kaşarlı hızla çatılırken, gözleri öfkeyle kapandı. "Boş boş konuşma Rüya, seni bırakır mıyım ben?" İç çekmelerim başlarken yatakta yanıma çıktı ve beni kendisine çekti. Beline sıkıca sarılırken saçlarımı kokluyordu.

"Sen isteyerek öpsen de, ben sana yine inanırım." Söylediğine saatlerce ağlamak istedim. Beni kucaklarken, banyoya taşımıştı. "Şimdi dudaklarını temizleyeceğiz, sonra ben gideceğim ve seni öpen dudakların Azrail'i olacağım." Beni eşyaların olduğu küçük tezgahın üstüne koyarken, onları da kenara çekmişti.

Musluğu açtı ve elini ıslattı. Dudaklarımı canımı acıtacak derecede hırsla silerken, ona engel olmuyordum. Sonunda işini bitirdiğinde, beklemediğim bir anda dudaklarıma yapıştı. Anında karşılık verirken, kısa bir süre içinde geri çekildi.

"Kalbinde benden başka kimse yokken, bedenin yüzünden seni bırakacak kadar şerefsiz değilim yavrum." Gülümserken, beraber aşağıya inmiştik. Emir eşyalarını aldıktan sonra, anladım. Yağız'a gidecekti. Yanıma geldi ve şakaklarımdan öptü.

"Bir saat sonra geleceğim, o zamana kadar duşunu al. Beraber kahvaltı etmeye gideceğiz. Başımı sallarken, onu yolcu ettim. Odama çıkarken, başım çatlıyordu. Aç karna ilaç almak istemiyordum o yüzden Emir'le beraber alacağımı düşündüm. Duşa girerken, hiçbir şey düşünmek istemiyordum. Kısa bir duştan sonra yeniden mayışmıştım. Yatağa bornozla yatarken, saçımdaki havluyu çıkardım. Gözlerimi kapatırken, bu kadar fazla uyumamı sorguluyordum.

Ağzımdaki iğrenç tatla kalkarken, gözlerim fazla ağlamaktan olsa gerek yanıyordu. Hava kararmaya başlamıştı. Bu da fazlaca uyuduğumun kanıtıydı. Saçlarım kabarmıştı. Hala nemliydi, Emir büyük bir ihtimalle gelmemişti.

Yoksa bu şekilde kalmayacağımı biliyordum. Telefonumu elime aldığımda yaklaşık on dakika önce yarım saate oradayım diye mesaj attığını görmüştüm. Cidden bu kadar saat ne yapmıştı. Yerimden kalkmazken, hala ağrıyan başım yüzünden, yataktan kalkmadım ve Emir'in gelmesini bekledim. Gerçekten yaklaşık yirmi dakika sonra kapı çalmıştı. Yavaşça aşağıya inerken üstümdeki bornozu umursamıyordum. Kapıyı açmamla Emir'in kaşlarını çatması bir olmuştu.

"Bu hal ne kızım? Ya başka bir erkek gelseydi?" Hızla içeri girip kapıyı kapatırken homurdanmıştı. Beraber yukarı çıkarken, benimle ilgileneceğini anladım. Yatağa oturmamızla beraber, komodinin üstündeki saç fırçasını aldı ve arkama geçti. O benim saçlarımı nazik hareketlerle tararken, çekinerekte olsa "Emir" Dediğimde "Hım?" Dedi.

 "Yağız'a mı gittin?"

Emir, aniden beni kendine çevirdiğinde korkuyla gözlerim açıldı. Bana zarar vermezdi değil mi? "Bak şimdi güzelim. "Sabırsız bir şekilde konuşmasıyla beraber devam etti. "Bundan sonra Yağız'la ilgili herhangi bir şey konuşmanı istemiyorum. Hatta bir daha sikseler senin yürüdüğün yoldan onun yürümesine izin vermem." Kararlı konuşması her ne kadar beni ürkütse de başımı salladım.

Düşman KolejlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin