Rüya' dan:
Okula gitmek, başlı başına zor bir eylemken, bunun soğuk bir sabahta olmasının işi zorlaştırdığını düşünüyor musunuz ?
Çünkü tam da şuan sıcak yorganımı üstümden çekip almak için büyük bir mücadele veriyorum. Annemin kapıyı açması ile beraber gözlerimi kısıkça ona çevirdim.
"Günaydın." Sakince odama girerken dolabımdan formalarımı çıkardı ve sandalyeme koydu. Perdemi aralarken havanın hâlâ tam olarak aydınlanmamış olduğunu farketmiştim.
"Kahvaltı hazır sayılır. Giyin de gel." Kapıya doğru adımlarken, yorganla olan mücadelemi anlamış gibi hızlıca üstümden itti.
"Anne !" Derken annem kıkırdayarak odayı terketmişti bile.
Birkaç dakika sonra yataktan zor da olsa kalkarak banyoya girdim. Rutin işlerimi halledip, okul tişörtümü, siyah pantolonumu ve üstüme de siyah bir kazak giydim.
Sonunda hazırlanarak aşağıya indiğimde annem ile babam çoktan başlamışlardı.
Kısa ve hızlı bir kahvaltının ardından vedalaşarak evi terkettim.
Soğuk, giydiğim deri ceketi yok sayarcasına derime nüfuz ettiğinde titreyerek sokağın başına baktım.
Nil, elindeki telefonuna bakarken hızla yanına ilerledim.
"Dondum kızım. Nerede kaldın ?"
Birlikte kol kola yürümeye başlarken konuştum. "Bu kadar soğuk olduğunu farketmemişim. Keşke babama söyleseydim. Arabayla giderdik."
Yaklaşık yirmi dakikanın sonunda okul binası gözler önüne serilmişti.
Bazı öğrenciler, ellerine cebine sokmuş, girişteki duvarlara dayanmış, soğuğu yok sayarak sohbet ediyor. Bazıları hızlıca içeri giriyordu.
Nil ile beraber büyük demir kapıdan içeri girdiğimizde hemen yandaki banklarda arkadaşlarımızı görmüştük.
Ayberk bankta telefonuyla uğraşırken, Selin Ayberk' in omzuna uzanmış, uyukluyordu. Caner ise başka sınıflardan bir çocukla sohbet ediyordu.
Bizi fark eden Caner' in kaşları havalandı. " Vay, bu saatte gelmezsiniz siz."
Nil ve ben genelde okula son dakika gelirdik. Bu sabah yavaş yavaş yürüyerek gelme hayallerimiz vardı ancak soğuk havayı hesaba katmamış, dolayısıyla hızlıca gelmiştik.
"Çok soğuk." Dedi Nil kapüşonunu geçirirken.
"Neden girmiyoruz ?" Diye sorarken merakla baktım. Selin kafasını kaldırarak konuştu.
"Ben okulu hiç sevmem biliyorsunuz ama bu sabah ekstra sevmiyorum ya. Bugünlük kaçsak ?" Umutla yüzümüze bakarken başımı iki yana salladım.
"Zaten geldik. Öğleden sonra gidelim en azından."
Ders saatinin gelmesi ile beraber sınıflara girdik. Ben Ayberk ile, Caner ve Selin, ne yazık ki Nil' in tek kaldığı bir şube dağılımımız vardı.
İçime çöken sıkıntı ile beraber başımı sıraya yasladım. Bazen nedensizce kalbimin tam ortasına tonlarca yükte bir ağırlık çöküyor, tüm iç organlarımı birbirine doğru ittiriyordu.
Ayberk, telefonunu çantasına kaldırırken sordu. "Bir sorun mu var güzelim ?"
"Hiç." Dedim durgunca.
Tarih Hocamı derse girerken, konu kapanmıştı.
Akrep ve yelkovan on ikide buluşmuş, zaman yavaşça akarken, sınıf arkadaşımız olan Teo'nun ofladığını duydum. Bitmeyen konulardan ve yüklü bilgi akımından sıkılmış olmalıydı. Gözlerim üstünde gezerken bana baktı. Sessiz fısıldarken "Keşke bir şey olsa da ders iptal olsa." Dedi.
Gözlerimi devirdim.
Bazen ne dilediğimize dikkat etmek gerekirdi. Rivayete göre, bu yaşamımızda sadece üç dilek hakkımız olurmuş.
Çabalamadan, uğruna bir şeyler feda etmeden, emek vermeden sadece isteyerek elde edebileceğimiz üç şey.
Tabii ki bunun zamanı belirsiz, bu yüzden büyüklerimiz "dilediğin şeye dikkat et !" Der. Teo, üç dilek hakkından birini bu dilekle harcadı.
Güçlü siren seslerinin sınıfta yankılanmasıyla beraber, Tarih Hocamız kitabını masaya bıraktı. Telaş nidaları yükselirken kapıdan dışarı baktı.
"Sakince, tek sıra halinde okulu terkediyoruz !" Diye bağırdı. Kapının açılması ile beraber içeriye duman, gözlerimizi yakarken, ağlayan öğrenciler, okulun içinde oluşan kaos...
Şimdi, soğukta, bahçede Ayberk ile öylece dikilirken, tüm öğrenciler sakinleşmeye çalışıyordu. Arkadaşlarımıza bakınırken, sabah kaçtığımız soğuk havanın altında kurtulmanın verdiği sevinç, korkunun verdiği adrenalin ve telaşla beraber gelen o yorgunluk vardı.
Yarım saatin sonunda aileler okula gelmiş, biz toplanmış öylece açıklama bekliyorduk. Sonunda okul müdürümüz haftanın iki günü, bizi konuşmalarıyla boğduğu, şimdi ise o kürsüye çıkıp konuşması için yalvardığımız yere geldiğinde, yüzünde mahcubiyet vardı.
"Değerli veliler ve sevgili arkadaşlar. Yaşanmış olan olaydan ötürü hepinizden özür diliyorum. Öğretmen arkadaşlar ile birlikte okulu en kısa sürede boşalttık. Okulumuzun kazan dairesinde bulunan borular sebebi ile bir yangın meydana geldi. Sizleri güvenle sınıflarınıza geri yollamayı çok isterdim ancak, sanıyorum ki sorun büyük. Aileleriniz, bizler ve başta da Sağlık Bakanlığı' nın okulu onaylayıp, eğitime devam ettireceğini düşünmüyorum.
Hepinizden tekrardan ihmalim için özür diliyorum. Öğrenciler, en kısa sürede, eğitimine güvenle devam edebileceği kurumlara verilecek."
Merhaba. Kitap düzenlenmeye alınmıştır. İlk bölümden itibaren, temel aynı olsa da birçok şey değiştirilecektir. Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı belirtmekten lütfen çekinmeyin. Votede bırakırsanız çok sevinirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman Kolejler
Novela Juvenilİnsanların hayatı, bazen küçük, bazense büyük dokunuşlarla alabora olur. Alevlerin içinden yükselen dumanların ardından tertemiz bir sayfa açarak yeni olduğumuz okulda, hayatımız değişmişti. Uzuvlarım her duyguyu son raddesine kadar hissediyordu...